Ukrayna savaşının başlamasından sonra militarist politikalara ağırlık veren AB devletleri, “asker avına” çıkmış görünüyor. Askerliği cazip hale getirmek için çareler arayan emperyalist devletler maaşları arttırmak, sosyal hakları genişletmek, emeklilikte avantaj sağlamak, kadınları asker olmaya teşvik etmek gibi icraatlara başladılar.
Bu süreçte militarist histeriyi en çok körükleyen Alman hükümeti, şimdi ordudaki “asker eksikliğini” giderme gerekçesiyle zorunlu askerliği geri getirmeği tartışıyor. Ancak bu adımın atılması, en azından şimdilik o kadar kolay görünmüyor. Rusya-Ukrayna savaşının başlamasından sonra Almanya’da “güvenlik uzmanları”, “askeri stratejistler” ve “silah uzmanları” revaçta. Zira Ukrayna’ya para/silah göndermek, militarizmi körüklemek ve savaşa hazırlık gibi temalar sürekli gündemde tutuluyor.
Emperyalist Nazi rejiminin ikinci dünya savaşında oynadığı uğursuz rolden ötürü özünde “pasifist” olan Almanya’da bu durum değişiyor. Artık “stratejik güvenlik politikası” lafı eden herkes savaş çığırtkanlığı yapıyor, militarizme dayalı kolektif bir zihniyet oluşturmaya çabalıyor. Nitekim bu “tabu” toplumun bir kesimi nezdinde yıkılmış durumda.
Almanya, ABD’den aldığı destekle Avrupa Birliği içindeki gücünü daha da artırma çabaları içine girdi. Silah sanayine harcadığı milyarlarca Euro ile yeni bir dönemi başlattığını gözü dönmüş bir saldırganlıkla ortaya koyuyor. Bu sayede zorunlu askerlik tartışmalarını tekrar halkın gündemine oturtmayı başarmış görünüyor.
Propaganda bombardımanı ile sersemletilen toplumun bir kesiminin zorunlu askerlik hizmetinin yeniden uygulamaya konulmasına destek vermeye başladığı görülüyor. Yapılan anketler gerçeği yansıtıyorsa, militarizm ve savaş politikasına destek verenlerin sayısında belirgin bir artış var. Bundan güç alan hükümet ve medyadaki savaş borazanları daha yüksek sesle ve daha büyük bir pervasızlıkla zorunlu askerliği “ordunun savaşma yeteneğini artırmanın en hızlı ve en etkili yolu” diye propaganda ediyor. Almanya’da zorunlu askerlik hizmeti 1 Temmuz 2011'de askıya alınmıştı.
Militarizmi körükleyenlerin sesleri yüksek çıksa da zorunlu askerlik uygulamasının yeniden etkin hale getirilmesi kolay görünmüyor. Zira bunun önünde lojistik, askeri, hukuki ve mali engeller var. Yeniden yapılanma uzun bir zaman ve yüklü bir maliyet gerektiriyor. Kimilerine göre sadece askeri kışlaların restorasyonu için 50 milyar Euro gerekiyor. Mevcut durumda askerlerin önemli bir kısmının acemi askerlerin eğitimine atanması gerekiyor, bu ise NATO'nun belirli bölgelerinde boşluklar yaratacaktır. Bugünkü hegemonya savaşları sürecinde özellikle Almanya’nın bu boşlukları göze alıp almayacağı merak konusu.
Almanya’nın hedefi, halen 181.000 kişiden oluşan orduyu 2031 yılına kadar 203.000 erkek ve kadından oluşan bir güce ulaştırmak. Birçok kampanyayla gençlerin ilgisini arttırmaya yönelik çalışmalar yapan Savunma Bakanlığı istediği sonuca ulaşamıyor. İmdada yetişmeye çalışan Federal Eğitim Bakanı Stark-Watzinger, okullarda “öğrencileri savaş durumuna hazırlamak” gerektiğini savunuyor. Okullarda sivil savunma tatbikatları yapılması, "Bundeswehr/Alman ordusu ile rahat bir ilişki" geliştirilmesi, askerlerin okullara gelip ordu ve güvenlik konulu seminerler vermesi gibi öneriler sunan “Eğitim” Bakanı, eğitimden çok okulların militarize edilmesiyle uğraşıyor.
***
Rusya -Ukrayna savaşında çıkmaza giren batılı emperyalistler savaşı diplomatik yollarla çözmek yerine yeni saldırı planları yapmayı tercih ediyorlar. Buna karşın hem Ukrayna hem Avrupa toplumlarında savaşın sonlandırılmasını talep eden seslerin yükselmeye başladığı bir döneme girmiş bulunuyoruz.
Ukrayna toplumu iki senenin sonunda hem maddi hem manevi olarak yorgun düşmüş durumda. Cepheye gönderecek insan gücünün kalmadığı, Almanya’nın zorlamasıyla ve verdiği mali/askeri “destekle” devam ettirilen bir savaş var. Ukrayna örneği, ABD-NATO-AB emperyalistlerinin kendi hegemonyalarını korumak için halkları savaş, sefalet ve ölüme nasıl pervasızca attıklarını göstermesi açısından çarpıcıdır.