140 bin metal işçisini doğrudan ilgilendiren Metal Grup Toplu İş Sözleşmesi, yetkili sendikaların satış sözleşmesine imza atması ile son buldu. Sendika ağaları sözleşme süreci boyunca işçilerin taslakların revize edilmesi taleplerine kulaklarını tıkadılar. Göstermelik eylemlerle metal işçilerini oyalamaya kalktılar. Gece yarısı 2.30’da 3 sendikanın da bürokratları, satış sözleşmesine imza attılar. Fahiş zamlarla, yükselen enflasyonla yaşam koşullarının daha da arttığı bir atmosferde sefalet ücretine ve kölelik koşullarına onay verdiler.
Metal işçileri sözleşmeye öfkeli ve tepkili...
Ancak bu açık ihanete sadece Mersin Çimsataş işçileri seslerini yükselttiler. Satış sözleşmesini tanımadıklarını söylediler, kendi taleplerini belirlediler. Üretimden gelen güçlerini kullanarak eyleme başladılar. Çimsataş işçilerinin talepleri, tüm metal işçilerinin talepleridir. Çimsataş işçileri, “Sözleşme bitti, artık bir şey yapılamaz” denilen algıyı da yıktılar. Dediler ki “Biz bitti demeden bitmez!”
Tekstil ve dokuma işçileri olarak Çimsataş işçilerinin yolunda ilerleyelim!
Çimsataş işçileri, aynı zamanda önümüzdeki ay başlayacak olan tekstil grup sözleşmesi kapsamında tekstil ve dokuma işçilerine de izlenmesi gereken yolu gösteriyor. Sefalet ücretlerine, kölelik koşullarına, tekstil ve dokuma patronlarının dayatmalarına ve sendika ağalarının oyunlarına karşı Çimsataş işçilerinin açtığı yoldan ilerleyelim.
Bugün bu haklı ve onurlu mücadeleyi veren Çimsataş işçileri, büyük bir kuşatma altında… Kolluk kuvvetlerinin baskısıyla fabrika dışına çıkarıldılar, bir grup arkadaşımız işten atıldı. Sermaye, devlet ve kolluk güçleri elbirliğiyle saldırıyor, sendika ağaları suskunluğunu koruyarak bu ihanete ortak oluyor. Çimsataş işçilerinin bu ablukayı kırması için gerekli olan en temel güç sınıf dayanışmasıdır. Çimsataş kazanırsa metal işçileri kazanır, tekstil işçileri kazanır. Metal işçilerinin “Çoban Ateşi” Çimsataş işçilerinin direnişi direnişimizdir.
Dayanışmayı yükseltelim, mücadeleyi büyütelim.
Tekstil İşçileri Birliği