Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Olağan Genel Kurulu Ankara The Green Park Otel’de toplandı. Cumartesi günü başlayan Genel Kurul’da Covid-19 salgınında sağlık çalışanlarının yaşadığı sorunlar ön plana çıktı. Genel Kurul’a SES delegelerinin yanı sıra KESK yöneticileri ve KESK’e bağlı sendikaların yöneticileri katıldı, pandemi nedeniyle konuk davet edilmedi.
Genel Kurul’da konuşan SES Eş Genel Başkanı İbrahim Kara AKP iktidarının pandemi sürecindeki sağlık politikalarını eleştirerek ekonomik krizin derinleştiği bir ortamda pandeminin etkisini gösterdiğini, iktidarın ise sermayenin çıkarlarını koruduğunu ifade etti.
Salgın sürecinde sağlık kurumlarına yeterli atamaların yapılmamasının yanı sıra sağlık çalışanlarının kişisel koruyucu malzeme ve test taleplerinin de yerine getirilmediğini, temaslı sağlık çalışanlarının bile test yaptıramadığını belirtti. Salgın sürecinde yaşananların sağlığın kamusal bir hizmet olması gerektiğinin ne kadar hayati olduğunu gösterdiğini ve piyasanın vahşi koşullarına terk edilemeyeceğini vurgulayan Kara, “Dünya Bankası, IMF tarafından dayatılan özelleştirmeci sağlık reformu politikalarından vazgeçilerek kamusal sağlık palitikalarına dönülmelidir” dedi. Kara, sağlık emekçilerinin taleplerini sıralayarak konuşmasını sonlandırdı.
İbrahim Kara’nın konuşmasının ardından KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik söz aldı. İktidarın pandemiyi fırsata çevirdiğini belirten Bozgeyik, bu süreçte sağlık çalışanlarına ve sağlık emekçilerinin örgütlerine yönelik baskının arttığını ifade etti.
Konuşmalardan sonra verilen aranın ardından Çalışma ve Denetim Kurulu raporları okundu. Raporların okunmasının ardından delegelere söz verildi.
Delegelerden eleştiriler: Etkili ve hak alıcı mücadele şart
Genel Kurul’da söz alan delegeler, iktidarın salgını fırsata çevirerek çalışma yaşamında köklü dönüşümlere gittiğini; son dönemde sağlık sektöründe esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışmanın kural haline getirildiğini ve sağlık çalışanlarının kazanılmış haklarına yönelik bir saldırıya girişildiğini ortaya koydu. Söz alan delegelerin büyük bir çoğunluğu SES Genel Merkezi’nin süreç karşısındaki tutum ve yaklaşımlarını eleştirerek iktidarın saldırıları karşısında etkili ve hak alıcı mücadele yöntemini ve araçlarını geliştiremediğini ifade etti.
İlk sözü alan ihraç edilmiş bir delege sendikanın ihraç edilmiş üyelerine yaptığı maddi yardımın geri ödenmesi için taahhütname imzalatmaya çalışmasına değindi. Bunu imzalamayan üyelere yapılan yardımın kesildiğini ifade ederek “Biz yapılan 750 TL’lik yardımın peşinde değiliz. Bu hangi politik tutumun ürünüdür ben bunu merak ediyorum. Bu sendikanın üyelerine güvensizliğidir. Biz 18 yıllık AKP iktidarı döneminde faşist bloğun güdümündeki yöneticilerin baskılarına rağmen sendikamızdan istifa etmeyerek mücadele eden üyeleriz. Bunun bir sonucu olarak da ihraç edildik. Gelinen yerde aldığımız yardımı geri ödeyeceğimize dair taahhüt imzalamıyoruz diye sendikamız bu yardımı kesiyor.” diyerek sendikanın tutumunu eleştirdi.
“Mevcut anlayışla bir yere varamayız”
Bir başka delege SES’in farklı bir sendikal anlayışı yaratması gerektiğini ifade ederek “SES çok fazla yasalcı bir anlayışa sahiptir. Sendikamızın mücadele anlayışını ve araçlarını değiştirmesi gerekiyor. Yeni mücadele araçlarını ve örgütlenme biçimlerini bulmamız gerekiyor. Mevcut anlayışla bir yere varamayız. Teslimiyet ihanete, direniş zafere götürür” diyerek sözlerini tamamladı.
Söz alan başka bir delege ise “Olağanüstü koşullardan geçiyoruz ama her şey olağanmış gibi davranıoruz. Faaliyet raporu da bunun bir göstergesi oldu. Pandemi döneminin başında basın açıklamaları yapıldı. Ancak bu eylemler olağanüstü koşulları kavramayan, sıradan eylemler olarak kaldı. Yapılan eylemler olağanüstü koşullara rağmen olağan dönemin alışılmış eylemlerinin ötesine geçemedi. Sendika koşullara uygun yeni mücadele araç ve yöntemlerini geliştirmek zorundadır” ifadelerini kullandı.
“Fiili-meşru, militan mücadele”
Bir diğer delege çalışma yaşamının yeniden yapılandırılmasıyla birlikte esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaştırıldığını ifade ederek böylesi bir dönemde KESK ve KESK’e bağlı sendikaları yasal çerçeveye sınırlı kalmakla eleştirdi. Sendikaların fiili-meşru ve militan sendikal mücadeleden uzak durduğunu ifade eden delege bu anlayışla bir yere varılamayacağını sözlerine ekledi. Esnek ve kuralsız çalışma yöntemleri karşısında sendikal bürokrasinin teslimiyetçi tutumunun baştan iflas ettiğini belirtti.
Evlerine yapılan operasyon sonucu Yüksel direnişçileriyle birlikte gözaltına alınarak tutuklanan, ihraç edilmiş SES üyesi Mahmut Konuk’un Genel Kurul’a gönderdiği mektup okundu. Konuk, mektupta yönetim kuruluna bağımsız aday olduğunu açıkladı.
Delege konuşmalarının ardından Genel Kurul’a gönderilen önergeler okunarak delegelerin oylarına sunuldu.
Genel Kurul bugün yapılan seçimlerle devam ederken seçimler sonuçlandı. Seçilen listeyle birlikte üst kurul, disiplin, denetleme kurulları ve genel merkez yönetimi belirlendi, sendikanın eşbaşkanları ise yönetimin ilk toplantısında belli olacak.
Kızıl Bayrak / Ankara