“Ceza yönetmeliğinizi de infaz komisyonlarınızı da kabul etmiyoruz”
İzmir Sağlık Platformu, aile hekimlerine yönelik çıkarılan yönetmelik ve komisyonları İzmir Tabip Odası binasında düzenlediği basın toplantısında protesto etti. “Ne ceza yönetmeliğinizi ne infaz komisyonlarınızı kabul etmiyoruz” yazılı ozalitin asıldığı toplantıda basın metnini okuyan İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Nuri Seha Yüksel, aile sağlığı merkezlerinin hastalıkları önleme ve toplum sağlığı için önemli olduğunu vurguladı. Aile Sağlığı Merkezlerinde sözleşmeli ve güvencesiz çalışıldığını belirten Yüksel, “Sözde sözleşmeyi karşılıklı imzalıyoruz ama Sağlık Bakanlığı bu sözleşmenin bir tarafı olan bizlerin fikrini sormadan sürekli ek iş yüklüyor. Sürekli negatif performans getiriyor. Bu uygulama dünyanın hiçbir yerinde yok” dedi.
Yeni yönetmelikle valiliklerin aradan çıkarılarak sözleşme yetkisinin sağlık müdürlüklerine verildiğini hatırlatan Yüksel, müdürlükler bünyesinde oluşan komisyonlara sınırsız yetkiler verildiğini belirtti. Komisyonun sözleşme yenilemek konusunda keyfi davrandığına dikkati çeken Yüksel devamında şunları söyledi:
“İstanbul, Tekirdağ ve Hakkari’de birçok Aile Hekimi ve Aile Sağlığı Merkezi çalışanının sözleşmeleri yenilenmedi. Bu hukuksuz kararlara verdiğimiz büyük tepki sonrası arkadaşlarımızın sözleşmeleri yenilendi. Ancak bu yönetmelik ortadan durduğu sürece her sözleşme dönemi başka bir ilde aynı sorun, keyfiyet devam edecek. İzmir Sağlık Platformu olarak ceza yönetmeliği geri çekilene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Susmuyoruz, korkmuyoruz, vazgeçmiyoruz.”
Yüksel’in ardından İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı da, çıkarılan yönetmelikler sonucunda aile sağlık merkezlerinin kaotik bir süreç yaşadığına dikkati çekti. Buna karşı yaptıkları bütün itirazlara iktidarın kulağını tıkadığını söyleyen Çamlı, iktidarın bu kaotik süreci sürdürmesine izin vermeyeceklerini ifade etti.
İzmir Aile Hekimleri Derneği Başkanı Muhteber Çolak da, aile sağlığı merkezlerinin asker kontrol etme, silah ruhsatı verme yeri olmadıklarını söyledi. iktidarın siyasi adımlarla kapattığı askeri hastanelerin yükünü de kendilerine yüklediklerini dile getiren Çolak, kendilerine yüklenen işlerden kaynaklı asli işlerini yapamadıklarını kaydetti.
Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik Ve Dayanışma Sendikası Derya Aydın Mengücük ise şimdiye kadar yaşananların bir fragman olduğunu belirtti. Asıl sözleşme yenileme sorununun 2022 sonunda çıkacağını söyleyen Mengücük, fragmana itiraz ettiklerini, filmin oynanmasına izin verilmeyeceğini iletti.
Açıklamada SES, Genel Sağlık-İş ve birçok sağlık örgütü temsilcileri de söz alarak haklarına yönelik saldırılara tepki göstererek, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, vazgeçmiyoruz” vurgusu yaptılar.
Ankara’da ASM’lerin yıkılmasına tepki
Ankara Tabip Odası (ATO) ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Şubesi, Birinci basamak sağlık hizmeti olan Aile Sağlığı Merkezleri’nin (ASM) güvenli kamu binalarında yapılması talebiyle ortak basın toplantısı düzenledi. ATO binasında yapılan toplantıda “Birinci basamak sağlık hizmeti, güvenli sağlık hizmeti sunumuna uygun kamu binalarında yapılmalıdır” yazılı ozalit asıldı.
Toplantıda konuşan ATO Yönetim Kurulu üyesi Dr. Ümit Yaşar Öztoprak, iktidarın bütçe konusunda tercihinin birinci basamak sağlık tesisleri olmadığını, ASM’ler açısından kamu binalarına yeterli kaynak aktarılmadığını söyledi. Cumhurbaşkanlığı 2022 Yılı Yatırım Programı’nda 13 şehir hastanesine kira bedeli olarak 14,1 milyar TL kaynak aktarıldığını belirten Öztoprak, “80 ili kapsama alan ‘1. Basamak Sağlık Tesisleri ve İdari Binalar’ yapım projesine sadece 501 milyon TL kaynak ayrılmıştır” dedi. Öztoprak devamında şunları söyledi:
“2022 yılı için 30 bin 680 ASM birimi hedef olarak belirlenmiştir. Bir aile sağlığı merkezinin yaklaşık 6 aile hekimliği biriminden oluştuğu düşünüldüğünde 2022’de ek 657 aile sağlığı merkezinin açılması gerekmektedir. 2022 yılında planlamaya uygun 657 aile sağlığı merkezi açılması gerekirken kamu tarafından 151 birinci basamak sağlık tesisi planlanmıştır. Bakanın ifadesinin aksine son 19 yılda kamu binalarında hizmet sunulan birinci basamak sağlık tesisi oranı azalmıştır. 1994’te sağlık ocaklarının yüzde 64’ü Sağlık Bakanlığı binalarında hizmeti sürdürürken, 2001’de bu oran yüzde 68’e çıkmış, 2021’de TTB anket çalışması kapsamında bu oranın yüzde 47’ye indiği görülmüştür.”
Ankara’da bulunan 20’ye yakın kamu binası için depreme dayanıksız rapor düzenlenerek aile hekimliği birimlerinin binaları boşaltmasının istendiğini ifade eden Öztoprak, “Ankara İl Sağlık Müdürlüğü bu işlemi şeffaf bir şekilde yürütmediği gibi uygulamalarda kuşkularımızı arttıracak gerçeklikler de bulunmaktadır. Boşaltılması istenen binalar arasında 1999 depremi sonrası inşa edilen ASM binaları bulunmaktadır. ASM binalarına ilişkin denetimi yapan firmanın Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yetkilendirilen firma olmadığı ifade edilmektedir” dedi.
Şeffaf çalışma yürütülmesi gerektiğinin altını çizen Öztoprak, Ankara İl Sağlık Müdürlüğü’ne şu soruları sordu:
“* Denetimler sadece kamuya ait binalarda mı yapılmıştır?
* Denetimleri yapan firmalar Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş midir?
* Birinci basamağa yönelik son 1 yılda Ankara genelinde kaç ASM binası depreme dayanıklılık yönünden kontrol edilmiştir?
* Binaların yıkılması yerine güçlendirilmesi kamu yararı açısından değerlendirilmiş midir?
* Yıkılması planlanan merkezi konumdaki ASM binaları yerine inşa edilecek olan binalar için birinci basamak hizmeti dışında kullanım planlanmakta mıdır?
* ASM’lerin taşınma işlemi sırasında hizmet veren sağlık çalışanlarının ve hizmet alan yurttaşların mağdur olmaması adına gerekli destek sunulacak mıdır?
* Boşaltılması planlanan ASM’lere herhangi bir kamu binası gösterilecek midir?
* Merkezi konumdaki yüksek kira bedelleri olan bölgelerde ASM’lere yönelik ek kira yardımları yapılacak mıdır?”
Diyarbakır’da Dev Sağlık-İş'ten sağlık işçileri için imza kampanyası
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'na (DİSK) bağlı Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (Dev Sağlık-İş) Diyarbakır Şubesi, sağlık işçilerinin yaşadıkları sorunlara ilişkin Dicle Üniversitesi Hastaneleri Başhekimlik binası önünde açıklama yaptı. "Haklarımızı istiyoruz" pankartının açıldığı açıklamada konuşan Dev Sağlık-İş Diyarbakır Şubesi Başkanı Ümit Umdu, hastanedeki hizmetlerin arkasında sağlık işçilerinin emeklerinin olduğunu belirterek, sağlık emekçilerini yok sayan uygulamaları kabul etmeyeceklerini vurguladı.
"Sağlık hizmeti ekip işidir, bu ekibin bozulmasına izin vermeyeceğiz" diyen Umdu, şunları söyledi: “Diğer sağlık çalışanlarıyla birlikte pandeminin tüm yükünü taşıyoruz, izinler kaldırıldığında sağlık işçisi sayılıyoruz, bize de uygulanıyor ama ücretlendirmede adımız bile anılmıyor. Sağlık işçileri yok sayılmaya ve sefalet ücretlerine razı olmayacak.”
Umdu, sağlık işçilerinin acil talepleri için ayrıca imza kampanyası başlattıkları açıklayarak taleplerini şöyle sıraladı:
"* Geçinemiyoruz, insanca yaşayabileceğimiz bir ücret istiyoruz. Enflasyon farkı zam değildir. Tüm sağlık işçilerine ek zam talep ediyoruz!.
* Sağlık emekçileri açısından kazanılmış bir hak olan “haftada 40 saat çalışma” istiyoruz!.
* Taşeron döneminden gelen keyfiyet ve hukuksuzlukların artık son bulmasını, yaptığımız işlerin belirlenmesini ve 'Görev Tanımları'mızın yapılmasını istiyoruz!.
*12 saatlik çalışmamız 11 saat gösteriliyor.
*Ara dinlenme ve yemek molalarımızın düzenlenmesini istiyoruz.
* 696 Sayılı KHK ile getirilen 'Zorunlu Emeklilik' uygulamasının son bulmasını, tayin ve becayiş hakkımızı istiyoruz."
Kaynak: Mezopotamya Ajansı