Pandemi sürecinde AKP iktidarı güya işten atmayı yasaklamıştı. Ama işsizler ordusuna pandemi sürecinde işten çıkarılan işçiler de katıldı. İş Kanunu’nun 25. maddesiyle işten çıkarılan işçilerin tazminatları gasp edilirken, işsizlik ödeneği hakları da ellerinden alınıyor.
25. madde gerekçe gösterilerek işten çıkarılan işçilerden biri olan 24 yaşındaki İbrahim Özdemir “Bu nedenle ne tazminat ne işsizlik ödeneği alabildim. Benim gibi birçok arkadaşım da mağdur edildi. Oy zamanı gelince hepimiz kardeşiz işçi dara düşünce kimse görmüyor, bütün destekler işverenlere” dedi.
“Hakkım olanı istiyorum”
Murat Uysal’ın Evrensel’de yer alan haberine göre, İbrahim Özdemir 13 Nisan 2020 günü evine gelen ihtarname ile işten atıldığını öğrendi. İbrahim Özdemir’e göre, yasak çıkana kadar patronlar çıkaracağını çıkarmış zaten. Kendisiyle beraber 40 kişinin daha çıkışının verildiğini söyleyen İbrahim Özdemir, patronların adeta kurtarıcısı olan “İşçinin ahlak ve iyi niyet kullarına aykırı davranışı” maddesiyle işten çıkarılmış. Bu maddeyle işten çıkarıldığı için işsizlik ödeneğinden de yararlanamamış.
Yaklaşık 1500 içinin çalıştığı Elif Plastik’te çıkışı verilenlerden 2-3 senelik olanlar ve altındakilere tazminat verilmediğini söyleyen İbrahim Özdemir, “Zaten çıkışı verilenlerin çoğunu da 2-3 senelik ve daha kısa zamandır çalışan işçilerden yaptılar” diyor. Kendisinin de tazminat alamadığını söyleyen Özdemir ara bulucunun 10 bin liralık teklifini de kabul etmemiş, “Hakkım onun iki katı, niye kabul edeyim ki 10 bin lirayı? Hakkım olanı versinler, ben onu istiyorum” diyor.
“2 sene nasıl bekleyeceğim”
İşten atıldığı günün ertesi gün işyerine gitmeye çalıştığını söyleyen Özdemir, “Kapıda işyerine giriş kartımın iptal edildiğini öğrendim. Fabrikaya giremedim. Sözsüz savunmasız işten attılar” diye anlatıyor.
İşten çıkarılanların çoğunun alacakları tazminatın yarısına ara bulucu ile anlaştığı söyleyen Özdemir, “İnsanlar mecbur kalıp ara bulucu ile anlaşıyor. İşçiler işsizlik maaşı alamıyor birikimi zaten yok, uğraşamıyorlar, mahkeme 2 sene bekletiyor, ben bir yandan da 2 sene nasıl bekleyeceğim diye düşünüyorum” diyor.
İşten çıkarıldığı ay 12 gün çalışan İbrahim Özdemir’in 1400 lira alması gerekiyormuş ancak hesabında 400 lira görünce işyerini aramış. “Yaklaşık 1000 lira elbise parasıymış. Neymiş, iş kıyafetlerimi onlara teslim etmem gerekiyormuş. İşyerine girmeye çalıştım, beni güvenlikle kapının önüne koydular. İşyerine giremedim ki iş kıyafetlerimi dolaptan çıkarıp onlara vereyim” dedi.
Ne işsizlik ödeneği ne de tazminat alabilen Özdemir son çare destek kredisine başvurmuş. “Destek kredisi diyorlar, o da yalan. Krediye de başvurdum ama onun için çok uğraştım. Zaten işsizim, bankaya gidip geldim, sürekli değerlendirmede deyip durdular. Ben de şikayette bulundum, arayıp krediniz değerlendirmede dediler. 3 ay değerlendirip durdular” diyor.
“Canı yanmadıkça kopamıyor insanlar”
İbrahim Özdemir daha önce AKP seçmeni olduğunu söylüyor. Bu süreçte destek için siyasi partilere gittiğini ifade eden Özdemir, “Ne AKP’den ne de CHP’den destek bulabildim. Normalde AKP’ye oy veriyordum. Oy zamanı gelince hepimiz kardeşiz işçi dara düşünce kimse görmüyor, bütün destekler işverenlere. Pandemide bizim patronun aldığı desteğin haddi hesabı yok. Bundan sonra vermem asla AKP’ye. İşverene sahip çıktıkları kadar işçiye sahip çıksalar işçi şimdi ayakta olurdu” diye sitem ediyor.
AKP’ye oy verdiği dönemleri değerlendiren Özdemir, “Eskiden bende bana dokunmayan yılan bin yaşasın hesabı vardı. Şimdi o yılan bana da dokundu, kuyruk acım bundan, millete de dokundukça açılıyor işte makas, canı yanmadıkça kopamıyor insanlar. Ülke büyüdü ülke büyüdü diye bağırıyorlar, ben büyümedim ki patronlar büyüdü. İşçinin aldığı yine 2 bin 300 lira. Kıt kanaat geçiniyoruz. Önceden babam tek başına çalışıyordu, 4 kardeşiz, 6 kişinin geçimini sağlıyordu. Bizi hem okuttu hem de borca girip ev aldı. Şimdi asgari ücretle tek başına yaşayan bekar insan geçinemiyor. Bir ev kirası asgari ücret kadar olmuş” diyor.
Pandemi sürecinde patrona destek olunduğu kadar işçiye destek olunmadığını söyleyen Özdemir, “Televizyonlara çıkıp devlet ayakta, devlet ayakta diye anlatıyorlar, devlet ayakta olabilir ama millet ayakta değil” diyor.