Günlerdir bir mafya liderinin itiraflarını ibretle takip ediyoruz. Kirli ilişkilerin ele verildiği bu videoları milyonlar izliyor. Bozuk düzenin çürümüş tuğlaları bir bir dökülüyor. Hak arayan işçilerin, emekçilerin, toprağına, suyuna, deresine sahip çıkan köylülerin karşısına yasalar, yasaklar çıkıyor. Ama bir çete liderine koruma veriliyor. Pis işlerine göz yumuluyor. Mafya ile yapılan iş birliğinin yol açtığı bataklığa tanık oluyoruz.
Tüm bu karanlık odakların nasıl vakti zamanında “saygı değer işadamı” diye takdim ve takdir edildiklerini bir kez daha görüyoruz. Kirli iş birlikleri bozulanlar, çıkarları çatışanlar birbirlerinin pisliklerini ele veriyor.
Uyuşturucu ticaretinden fuhuşa, kumarhanecilikten tetikçiliğe tüm kirli işlerin siyasetle nasıl iç içe geçtiği ortada. Adına serbest piyasa sistemi denilen bu kapitalist düzende para kazanmak için her yol mubah. Makam ve mevki korumak için her türlü kirli iş birliği serbest. İşçilerin sömürüldüğü bu düzen hiç temiz olabilir mi? Bir avuç zenginin çıkarını koruyan, yoksulu daha yoksul yapan bu düzen hiç adil olabilir mi?
Düzen sürsün diye mafya yöntemlerine başvurulurken gerektiğinde mevcut kanunlar bile hiçe sayılıyor. Mafya raconu kanun, çete yöntemleri icraat oluyor. Tıpkı çalıştığımız fabrikalardaki gibi. Mevcut İş Kanunu hükümlerine bile uymayan patronlar kendi kölelik kanunlarını uyguluyor. Kuralsızlık çalışma yaşamının en temel kuralı haline getiriliyor. Yani mafya yöntemleri başta çalıştığımız fabrikalar olmak üzere yaşamın her alanında uygulanıyor.
Ancak alınterimizi çalanların, emeğimize el koyanların, geleceğimizi mahvedenlerin düzeni artık dikiş tutmuyor, yamaları patlıyor. İnsanca, hakça yaşayacağımız, sömürünün olmadığı bir geleceği ancak biz dokuyabiliriz. Tertemiz, apaydınlık yarınları ancak biz inşa edebiliriz.
Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası