İzmir AOSB’de bulunan Kastaş Kauçuk fabrikasında sömürü, baskı, taciz, mobbing ve eşitsiz ücret gibi sorunlara karşı örgütlenme çalışması yürüten Sonay Tezcan ve Kardelen Yoğungan 25 Mart günü işten atılmış ve direnişe geçmişti. 71 gündür fabrika önünde süren direniş bugün yapılan basın açıklaması ile sonlandırıldı.
Saat 17.30’da toplanan kitle halaylar çekerek direnişin ilk günkü heyecanıyla basın açıklamasını bekledi. Eyleme işçi sınıfının şairi Nazım Hikmet’in ölüm yıldönümü dolayısıyla “Dünyanın en tuhaf mahluku” şiiri okunarak başlandı.
Ardından basın açıklamasına geçildi. Basın açıklamasında 25 Mart’tan bugüne süren direnişle birlikte işçi ve emekçi kadınların yaşadığı sorunlara dikkat çekmeye çalışıldığı vurgulandı. Direnişe desteğe gelen kurumların ve özel olarak da direnişçilerin de içerisinde yer aldığı Ege İşçi Birliği’nin direnişe sunduğu katkıya değinilirken “Belediye-iş ve Genel-İş 5 nolu şubedeki işçilerin toplu ziyaretleri son derece anlamlıydı” denildi.
Açıklamada, süreç boyunca direnişin sesini duyurmak ve çifte sömürüye karşı mücadelenin önemine işaret etmek amacıyla yürütülen faaliyetler üzerinde duruldu.
Petrol-İş 1 No’lu Şube’den üyelerine: Ah bir erkek olsaydınız
Açıklamada, Kastaş patronunun, devletin ve özel olarak da polisin direnişe yönelik saldırılarına bir kez daha dikkat çekildi. Bunun yanı sıra, devletin işçiler üzerinde kurduğu hegemonyanın bir parçası olan sendikal bürokrasinin de direnişe sırtını çevirdiği, belirtilerek şu ifadeler kullanıldı:
“Sendikal bürokrasi diğer bütün direnişlerde olduğu gibi, bizim direnişimiz karşısında da uğursuz bir rol oynadı. Bazı sendikalar tüm destek çağrılarımıza kulaklarını tıkayıp, direnişimizi görmezden gelmeye kalkarken en ibret verici tutumu üyesi olduğumuz Petrol-İş sendikası aldı. Bu ağalar 60 gün boyunca kendi üyelerinin bulunduğu direniş alanına bir kez bile uğramamayı başardılar. Daha da ötesi 1 no’lu şube ile yapılan görüşmede 30 yıldır sendikanın başında bulunan bir zatın ‘Siz kime sordunuz da örgütlendiniz’ ile başlayıp ‘Ah bir erkek olsaydınız’ diye biten hadsiz ve düşkün tutumlarına tanık olduk.
“Yanı başımızda başlayan, ortak mücadele imkânları doğuran başka bir direnişi, Dost Cam direnişini kendi direnişimiz gibi sahiplenmemize rağmen, bu direnişteki işçi arkadaşlarımızı bizden ve mücadelemizden uzak tutmak için direnişe yön veren siyasal çizginin akıl almaz grupçu tutumlarını ibretle izledik.”
“Mücadelemize başka araç ve yöntemlerle devam edeceğiz”
Açıklamanın devamında, direnişin sonlandırılması süreci üzerinde duruldu. Bu açıdan “Gelinen yerde, dikkatleri fabrikamızda yaşananlara ve kadın işçilerin yaşadığı çok yönlü sorunlara çekme amacını yerine getirdiğini düşündüğümüz çadır önü eylemimizi sona erdiriyoruz” ifadeleri kullanılırken, bundan sonrası için mücadelenin devam edeceği vurgulanarak şöyle denildi:
“Kadın işçilerin yaşadığı çifte sömürü elbet son bulacak. Yaşananların hesabı sorulacak. Bu kölelik düzeni yıkılacak, sınıfsız sömürüsüz bir dünya muhakkak kurulacak. Bizde yaşamımızın sonuna kadar bunlar için mücadele edeceğiz.”
“Dünyanın birçok yeri eylem ve direnişlere sahne oluyor”
Açıklamada, işçi sınıfının ve emekçilerin hem Türkiye’de hem de dünyanın pek çok bölgesinde direnişi kuşandığı bir dönem yaşandığının altı çizilerek “Gün birleşme Fabrika fabrika, sektör sektör, havza havza örgütlenip geleceğimizi kendi ellerimize alma günüdür” denildi.
Açıklama “Bizim için her fabrika artık kastaş olacak özgür yarınlara varıncaya değin mücadelemiz sürecek” ifadeleriyle sonlandırıldı.
Eylemde, “Yaşasın Sınıf Dayanışması”, “Kahrolsun Ücretli Kölelik Düzeni”, “Direne Direne Kazanacağız”, “Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam”, “Kastaş İşçisi Köle Değildir” ve “İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek” sloganları coşkuyla atıldı.
Eyleme Ege İşçi Birliği, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, Metal İşçileri Birliği, Birleşik Devrimci Parti, Anarşist Komünist İnisiyatif, İlerici Kadınlar, Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası, Devrimci Gençlik Birliği ve Devrimci Liseliler Birliği katıldı.
Kızıl Bayrak / İzmir