Kadınlar: "İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz"

Türkiye’nin pek çok şehrinden gelen binlerce kadın Maltepe Miting Alanı’ndan haykırdı: “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz!”

  • Haber
  • |
  • Kadın
  • |
  • 19 Haziran 2021
  • 15:10

AKP-MHP iktidarının kadın düşmanı politikalarının bir parçası olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı binlerce kadın Türkiye’nin dört bir yanından gelip Maltepe Miting Alanı’nda buluştu.

İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkan kadınlar "Deniz Poyraz ölümsüzdür", “Kadın cinayetleri politiktir”, “Jin, jiyan, azadi”, “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz”  sloganları attı.

Miting alanına doğru Maltepe’nin çeşitli yerlerinden yürüyüş ile alana gelen kadınlar sloganları ile Deniz Poyraz’ı andı. LGBTİ+ bayrak ve flamalarına dönük tahammülsüzlük, çeteleşen devlet gerçekliğini ifade eden dövizlere de yansıdı. Bazı giriş noktaların pankart ve dövizler alana alınmadı.

LGBTİ+ kortejinde pankartı almak isteyen polise kadınlar engel oldu.

Yürüyüşün ardından miting alanına tüm kadınların gelmesi ile miting başladı. Katılımcıların selamlandığı miting alanında konuşma yapıldı.

“Kazanılmış haklarımızdan vazgeçmiyoruz!”

Kadınlar adına yapılan konuşmalarda İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede tek adam kararı ile çıkılmasının hukuksuzluğuna ve kadınların, çocukların, LGBTİ+ bireylerin yaşadığı saldırılara değinerek şunlar ifade edildi:

“Açık açık ilan ediyoruz: Kazanılmış haklarımızın hiçbirinden vazgeçmiyoruz!

Biz haklarından, hayatlarından, İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmeyen milyonlarız… Haklarımızı güvenceye alan yasaları hayatı pahasına kazananlarız. Ve daha nice hakkımızı mücadelemizle kazanacak olanlarız. Biz bugün ülkenin dört bir yanından gelip, İstanbul Sözleşmesi’nin imzaya açıldığı şehirde bir kez daha İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmediğini ilan etmek isteyenleriz…

En güçlü, en umutlu olduğumuz anlar yan yana geldiğimiz zamanlar.”

Kalben sahneye çıktı ve şarkılarının yanı sıra  “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğini” ifade etti. Kalben'in ardından sahneye Pınar Aydınlar çıktı. 

Kalben'in ardından sahneye Pınar Aydınlar çıktı. 

“Eşitlik için İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz!”

Konuşmaların devamında İstanbul Sözleşmesi’nin içeriğine değinerek şunlar ifade edildi:

İstanbul Sözleşmesi eşit ve şiddetten uzak hayat hakkımızın güvencesidir. İstanbul Sözleşmesi, din, dil, ırk, sınıf, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, yaş, medeni hal, doğum yeri, göçmenlik gibi nedenlerle ayrımcılığa uğramaksızın şiddetten uzak bir hayat yaşama hakkının garantisidir. İstanbul Sözleşmesi, sınırları aşan mücadelemizin belgesidir. Şiddetle mücadeleyi en kapsamlı şekilde ele alan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıp, “milli” ve “yerli” söylemleriyle mücadelemizin evrenselliğini yadsıyan yeni sözleşmeleri asla kabul etmiyoruz.

Haklarımız ve hayatlarımız hakkında pazarlık yapmıyoruz.”

Kadın mücadelesinin bir sonucu olarak 6284 sayılı yasanın kazanıldığının altı çizilen konuşmada yasaların etkin uygulanması, yargısal süreçlerde ayrımcılığın, adaletsizliklerin ve yeni şiddet biçimlerinin tekrar tekrar ortaya çıkmaması için, etkin ve ivedi koruma, soruşturma ve yargılama için İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkma çağrısı yapıldı.

“HDP’yi savunmaya devam edeceğiz"

İstanbul Sözleşmesi uygulansa aramızda olacaklardı denilerek katledilen kadınların ismi okunarak "burada" diye haykırıldı.

HDP’ye dönük saldırganlık ve Deniz Poyraz’ın öldürülmesi protesto edildi. Konuşmada “Barışı ve HDP’yi savunmaya devam edeceğiz” denildi.

“İstanbul Sözleşmesi hayatlarımızın güvencesidir. Vazgeçmiyoruz!”

Katillerin cezasızlık politikasıyla ortaklık eden devletin, şiddetin ve cinayetlerin suç ortağı olduğu vurgulanarak şunlar söylendi:

“Kadınlar en çok boşanmak istedikleri eşlerinden, ayrılmak istedikleri partnerlerinden, en yakın ve akrabaları olan erkeklerden şiddet görüyor ya da öldürülüyor. Aile içi diye üstü örtülen, karakollarda uzlaştırılan, yargıya taşınmayan şiddet vakaları bizi yaşamdan koparıyor. Görevlerini yapmayan kolluk güçleri bizi şiddet ile baş başa bırakırken, erkek yargı failleri aklarken, siyaset cezasızlığı beslerken faillerin sırtı sıvazlanıyor. Hayatını savunmak için şiddet gördüğü erkekleri öldürmek zorunda kalan onlarca kadın, binlerce düşünce suçlusu hala cezaevlerindeyken, çıkarılan aflar, yapılan infaz yasası düzenlemeleriyle binlerce şiddet faili erkek serbest bırakılıyor.

Buradan bir kez daha teşhir ediyoruz. Katiller aramızda! Şiddet failleri aramızda!

Cezasızlık politikasıyla faillere ortaklık eden bir devlet bu şiddetin ve cinayetlerin suç ortağıdır.”

“Çalışma hayatında tam eşitlik”

Fabrikada, tarlada, ofiste, kampüste, hastanede, şantiyede, serada, postanede kadın işçilerin yaşadığı şiddete değinerek şu şekilde devam edildi:

“Erkeklerden daha az ücrete mahkûm edilerek, düşük statülü, güvencesiz işlerde çalıştırılarak, yönetici konumlara getirilmeyerek toplumsal cinsiyet ayrımcılığına maruz kalıyoruz. İşyerinde fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik şiddetin hedefi oluyoruz. İstanbul Sözleşmesi işyerinde eşitsizliğin, şiddetin, ayrımcılığın önlenmesinin, çalışma hayatında da tam eşitliğinin sağlanması talebimizin somut dayanaklarından biri. Vazgeçmiyoruz! Sadece İstanbul Sözleşmesinin uygulanmasını değil, İLO 190 sayılı “Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizin Önlenmesi Sözleşmesi”nin de imzalanmasını ve gereğinin yerine getirilmesini istiyoruz.”

Yoksulluk, savaş, göç, şiddet

Kadın öğrencilerin kampüslerde, yurtlarda yaşadığı saldırılara değinilen konuşmanın devamında şunlar ifade edildi:

“Bölgesel savaşlar, ekolojik afetler, ekonomik çöküş göçü giderek daha fazla zorunlu hale getiriyor, göçmen kadın ve çocukların şiddete karşı korunması daha da önem kazanıyor.

Göçmen kadın ve çocuklara karşı şiddet durumunda, dil bariyeri, mevzuat sorunları, yabancı düşmanlığı, önyargılar yüzünden karşılaşılan ekstra zorluklar İstanbul Sözleşmesi gibi yol gösterici yasal metinleri olmazsa olmaz kılıyor.  İstanbul Sözleşmesi, hangi hukuki statüde olursa olsun, hatta kimliksiz dahi olsalar tüm göçmenlerin şiddete karşı korunmasını garanti ediyor. Doğduğu yerde yaşadığı yoksulluk, savaş ve şiddet nedeniyle göçe zorlananların şiddete karşı korunmasının güvencesi İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmiyoruz!”

LGBTİ+’lerin yok sayılmasına karşı “Ayrımcılık, nefret söylemi ve eşitsizlik karşısında İstanbul Sözleşmesi eşit ve özgür yaşam için dayanaktır” denildi.

Fatma Altınmakas’ın katledilmesi hatırlatılarak dil ve kimlik hakları için Sözleşme’ye sahip çıkma çağrısı yapıldı.

“Ne İstanbul Sözleşmesi’nden ne de Lanzarote Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz

Çocukların yaşadığı saldırılara karşı “Devletin çocukların cinsel sömürü ve istismara karşı korumasını garanti altına alan Lanzarote Sözleşmesi’nden de çıkılmasını dillendiriyorlar. Kabul etmiyoruz. Ne İstanbul Sözleşmesinden ne de Lanzarote Sözleşmesinden Vazgeçmiyoruz” denildi.

Sözleşmenin feshinin 1 Temmuz’da gerçekleşeceği hatırlatılarak “Bu davadan vazgeçmeyeceğiz. 1 Temmuz’dan sonra da mücadeleyi sürdüreceğiz” denildi.

Talepler şu şekilde sıralandı:

“* Eşit yurttaşlık hakkımızın garanti altına alınması için hayatın her alanında somut adımlar atılmasını istiyoruz…

*Toplumsal cinsiyet eşitliğinin yasalarda ve hayatın her alanında sağlanmasını istiyoruz.

* Kazanılmış haklarımızı ve mücadeleyle yazdığımız yasaları tehdit eden söylemlere ve girişimlere son verilmesini istiyoruz… 

 * Şiddetsiz bir yaşam sürme hakkımız için acil bir eylem planı açıklanması ve uygulanmasını istiyoruz… 7/24 çalışacak etkin, farklı dillerde hizmet veren özel bir Alo Şiddet Hattı… Her semtte bir kadın danışma evi, her 100 bin nüfusa en az bir sığınak, her 200 bin nüfusa en az bir cinsel şiddet kriz merkezi… Şiddetle ilgili ulusal mücadele ağı... Şiddete uğrayan kadınların ve LGBTİ+’ların bağımsız bir yaşam kurmak için ihtiyaç duyduğu barınma, eğitim, sağlık, istihdam olanaklarının kamusal hizmet olarak sağlanması… Göçmen kadın ve çocuklara yönelik şiddeti önleme ve şiddete karşı korumada ayrımcılığa son verilmesi… 6284 kadınları şiddetten koruma yasasının etkin uygulanmasını istiyoruz… Yasaların eksiksiz uygulanmasını istiyoruz… 

* TCK 103. madde kapsamındaki çocuk cinsel istismarcılarına af, “erken evlilik” “genç evlilik” gibi adlar altında çocuk cinsel istismarının meşrulaştırılmasına; kadınların Medeni Kanun, Ceza Kanunu ve şiddet ile ilgili kanunlardaki kazanılmış haklarını ve anayasal eşit vatandaşlık ilkesini kamuoyu önünde sürekli olarak tartışmaya açan tüm söylem ve girişimlere son verilmesini istiyoruz…

* Çocuk yaşta evlendirmeleri ve çocuk istismarını önlemesi gerekirken; aksine teşvik eden, kolaylaştıran ya da göz yumanların soruşturulmasını ve cezalandırılmasını istiyoruz...

* İşyerinde şiddetin ve ayrımcılığın önlenmesi için etkin politikalar, örgütlenme özgürlüğü ve İLO 190 sayılı sözleşmenin imzalanıp uygulanmasını istiyoruz

* Eğitimin her kademesinde, medyada, toplumsal hayatın her alanında cinsiyetçi rolleri, kalıplaşmış tutum ve davranışları değiştirmek üzere somut adımlar atılmasını istiyoruz… 

 *  Tüm şüpheli kadın ve LGBTİ ölümlerinin mercek altına alınmasını; Yeldana Kaharman, Nadira Kadirova, Gülistan Doku, Aleyna Çakır gibi ekonomik ve siyasal olarak nüfuzlu kişilerle ilgili cinsel saldırı ve cinayet iddialarının aydınlığa kavuşturulmasını, faillerin ve soruşturmaların kapatılmasında rolü olanların cezalandırılmalarını istiyoruz…

Biz, İstanbul Sözleşmesi’ni istiyoruz!”

Yapılan konuşmaların ardından Rewşan, Deniz Tekin, İstanbul Kadın Orkestrası konser gerçekleştirdi.

Eylem bitiminde gözaltı

Eylem bitiminde Sosyalist Kadın Hareketi üyeleri Özge Turan, Tuğgen Gümüşay, Zehra Aydemir, Ekin Gündoğan, Dev-Lis’li Eren Kaya, Sosyalist Kadın Hareketi üyesi İlke Gürsoy gözaltına alındı. Gözaltına alınan kadınlar akşam saatlerinde serbest bırakıldı.

Mitingin fotoğrafları için fotoğraf galerisini ziyaret edeniz...

 Kızıl Bayrak / İstanbul

İLİŞKİLİ HABERLER