Türkiye, tarihinin en ağır ekonomik krizini yaşarken, bunun faturası işçi ve emekçilere ödetiliyor. Artan ekonomik sorunlar sosyal sorunları da alabildiğine derinleştiriyor. Kadın işçi ve emekçiler bu krizin sonuçlarını en ağır şekilde yaşıyor. Bunlara AKP-MHP iktidarının kadın düşmanı politikalarının körüklediği kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddettin katlanarak artması da ekleniyor. Sadece son haftalarda yaşananlar bile kadına yönelik şiddetin ulaştığı vahim boyuta dair fikir vermeye yeter.
İstanbul’un göbeğinde iki genç kadının vahşice katledilmesinin ardından ülkenin dört bir yanında ağırlıklı olarak kadınlar ve gençler olmak üzere on binlerce kişi sokaklara çıktı, tepkisini gösterdi. Halen devam etmesine rağmen eylemlerin büyük oranda durulduğunu söylemek mümkün. Ancak ne öfke ve tepkimiz sona erdi ne toplumsal yaşamın tüm alanlarında kadına yönelik şiddet... O nedenle devam eden eylemlerin büyütülmesi, kitlelerin henüz sokağa çıkmadığı her alanda bunların örgütlenmesi için harekete geçmeliyiz.
İşçi ve emekçi kadınlar olarak, bulunduğumuz her alanda kadına yönelik şiddete/kadın cinayetlerine ve bu vahşeti körükleyen sermaye iktidarının gerici saldırılarına karşı örgütlenmeliyiz.
İşyerlerimizde de psikolojik şiddet, mobbing ve cinsel taciz alabildiğine yaygınlaşmış durumda. İktidarın emekçi düşmanı politikalarından güç alan kapitalistler sömürü düzenleri sürsün, çarklar dönsün diye kadın işçi ve emekçilerin üzerinden eşitsizlik, baskı ve şiddeti eksik etmiyorlar. Bugün direnişlerde yer alan kadın işçi arkadaşlarımızın aktardıkları sorunlar, her birimizin yaşadıklarına tercüman oluyor. Ücret eşitsizliği, mobbing, cinsel taciz, hakaret, küfür, aşağılama, kadın sağlığını hiçe sayan işler yaptırma vs. ilk elden akla gelenler…
Yanı sıra, bugün ülkede gerçekleşen kadın cinayetlerinde yaşamını yitiren kadınların da büyük çoğunluğu emekçidir… Hatta yakınları tarafından işyerinde öldürülen kadın arkadaşlarımız da var. Bu sistem, işçi-emekçi kadınlara güvenceli ve güvenli bir yaşam sunmaktan tümüyle yoksundur! Dahası, icraatları ve politikalarıyla güvencesizliği günden güne arttırmaktadır.
Bu nedenle kadın işçiler olarak başta işyerlerimiz olmak üzere toplumsal yaşamın tüm alanlarında kadına yönelik şiddete karşı aşağıdaki taleplerimiz için mücadeleyi yükseltmeliyiz.
-Toplumsal hayatın her alanında kadın-erkek eşitliği!
-Cinsiyet ayrımcılığına son verilsin, eşit işe eşit ücret ödensin!
-Fabrikalarda, işyerlerinde şiddet, taciz, mobbinge karşı etkin önlemler alınsın! Kadın işçilerin ağırlıkta olduğu denetleme mekanizmaları kurulsun!
-6284 Sayılı Kanun, İstanbul Sözleşmesi, nafaka hakkı vb. kazanılmış haklar gasp edilemez!
Bu taleplerin kazanılması için olduğu kadar, erkek işçilerin değiştirilip dönüştürülmesi, mücadeleye katılması için de kadın işçi arkadaşlarımızın bir adım öne çıkarak harekete geçmesi önemlidir.
Yaşamlarımız için olduğu kadar, çocuklarımızın geleceği için de kadın-erkek işçiler olarak örgütlü mücadeleyi büyütmek dışında bir seçeneğimiz yok! Tüm kadın işçi arkadaşlarımızı yan yana gelmeye, birleşmeye ve mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.
İşçi Emekçi Kadın Komisyonları