İzmir’de 25 Kasım: Bu sömürü düzenini kabul etmiyoruz!

İzmir’de kadınlar 25 Kasım’da sokağa çıktı. Kadınlar; kendilerine şiddet, açlık, salgın reva gören bu sömürü düzenini kabul etmediklerini haykırdı.

  • Haber
  • |
  • Kadın
  • |
  • 25 Kasım 2020
  • 23:36

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla İzmir’de eylem yapıldı. “Kriz, şiddet, erkek egemen sistem, pandemi, deprem; Bir aradayız, yaşamı savunuyoruz!” çağrısı ile düzenlenen eylem için Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi Halkbank önünde saat 18.30’da toplanıldı.

İşçi Emekçi Kadın Komisyonları (İEKK) ve Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası’nın (DEV TEKSTİL) taleplerin yazıldığı dövizlerle katıldığı eylemde birçok kadın örgütü yer aldı. Halkbank önünden başlayan yürüyüşün sonunda Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması yapıldı.

Kadın platformları adına hazırlanan ortak basın açıklaması önce Türkçe ardından Kürtçe okundu. 25 Kasım'ın tarihçesine değinilen açıklamada ilk olarak, Mirabel Kardeşler'in mücadelesinin sürdüğü ifade edilerek “25 Kasım’ın üzerinden tam 60 yıl geçti. Mirabel kız kardeşlerin katledilmesine yol açan mücadeleyi dünyanın dört bir yanından kadınlar olarak mücadele ve dayanışma günü olarak sürdürüyoruz. Sürdürüyoruz çünkü hala kadına yönelik şiddet devam ediyor” denildi.

10 ayda en az 453 kadın yaşamını yitirdi

“Türkiye’de kadınların şiddete uğramadığı, vahşice katledilmediği, evde, işyerlerinde, sokakta şiddet görmediği, çocukların istismara maruz kalmadığı tek bir gün bile yok” diye devam eden açıklamada, kadına yönelik şiddetin ekonomik kriz, savaş, pandemi ve depremle katlanarak arttığı belirtildi. Devamında bu şiddete ilişkin şu veriler paylaşıldı:

“2020 yılının 10 aylık zaman diliminde en az 256 kadın, cinayet sonucu yaşamını yitirirken, en az 197 kadının ölümü ‘şüpheli’ olarak kabul edildi. Şüpheli olarak kayda geçen ölümlerle beraber 2020 yılının ilk 10 ayında toplam 453 kadın yaşamını yitirdi. Bu süre içerisinde İzmir’de ise 19 kadın cinayeti yaşandı. İpek Er’in, Aleyna Çakır’ın ve Nadira Kadirova’nın katilleri hala sokaklarda ellerini kolları sallayarak geziyor.”

“İşçi-emekçi kadınlar açlığa terk ediliyor”

“Kadın cinayetlerinin asıl failli erkek egemen kapitalist sistemdir” denilen açıklamada, LGBTQ+ bireylerin cinsel saldırılara maruz kaldığı ve katledildiğine değinildi. Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddette yargının rolüne dikkat çekilen açıklamada, “Bu şiddeti önlemek için devlet nezdinde tek bir somut adım bile atılmıyor” ifadeleri kullanıldı, devletin kadına yönelik ikiyüzlülükleri dile getirildi. “Kadına yönelik şiddeti ve cinayetleri önlemek istiyorlarsa İstanbul Sözleşmesi’ni uygulasınlar. Kadın katillerini korumaktan vazgeçsinler.” denilen açıklama, pandeminin kadın üzerindeki yükü arttırdığına dair şu vurgularla devam etti:

“Ülke ekonomisinde yaşanan krizin yükü en çok biz kadınların omuzlarına yüklenirken, pandemi nedeniyle artan işsizlik ve ev içi bakım yükü yaşamlarımızı katlanılamaz hale getiriyor. Kadınlar ya krizin getirdiği artan işsizlik ve güvencesizlikle, aile içindeki şiddetten uzaklaşacak geçim kaynağı ve gelecek güvencesi olmadığı için erkek şiddetine mahkûm ediliyor ya da aynı işi yapmasına rağmen erkeklerden daha düşük ücret almaya, ucuz iş gücü olarak kayıt dışı güvencesiz, esnek çalışmaya zorlanıyor. Tüm bunlar yaşanırken kadınları daha çok işsizliğe, sigortasızlığa, kayıt dışı ve sendikasız çalışmaya ve ücretsiz izinlere mahkum eden istihdam paketleri açıklanıyor. Emekçiler açlığa terk ediliyor. Kadınları giderek daha fazla oranda güvencesiz ve niteliksiz işlere mahkûm eden, bakım yüklerini arttıran, şiddeti derinleştiren, kadınları çaresizleştiren bu sömürü düzenini kabul etmiyoruz. Ya açlıktan ya salgından ya da cinayet sonucu ölmek istemiyoruz.”

“Devlet kadın cinayetlerini meşrulaştırıyor”

Devletin, kadın cinayetlerini meşrulaştıran uygulamalarına dikkat çekilen açıklamada bunların eğitim alanındaki yansımalarına şöyle dikkat çekildi:

“AKP iktidarında eğitim sistemindeki müfredatlarda yer alan içeriklerde tacizi normal gören, pedagojik problemlere sebep olabilecek içerikler yerleştiriyorlar. 4+4+4 eğitim sistemiyle çocuklar evliliğe ve ucuz işçiliğe itiliyor. Baskıyla yetişen çocukların geleceği de ucuz işçiliğe; cinsel, psikolojik, ekonomik, fiziksel istismara hapsoluyor. Eğitim alanında dinselleştirme politikalarından vazgeçin, toplumsal cinsiyet eşitliğini, kadın özgürlüğünün önemli dayanaklarından birisi olan laiklik ilkesini esas alan bir eğitim istiyoruz!”

Açıklamada kadınların talepleri şöyle sıralandı:

* İstanbul Sözleşmesi’nin iptali şiddetin önünü açmaktır: Sözleşme uygulansın!
* İyi hal indirimi kaldırılsın!
* Denetimli serbestlik uygulamasından kadınlara karşı suç işlemiş olanların faydalanması engellensin!
* Kadınların korunmasının önündeki tüm bürokratik ve fiili engeller kaldırılsın!
* Yeterli sayıda ve kadınların yönetiminde olan, kamu tarafından finanse edilen kadın sığınma evi açılsın!
* Korunma ve sığınma talep edenler öncelikli olmak üzere her kadına iş ve sosyal güvence sağlansın!
* Kadına yönelik her türlü şiddeti önleyen ve kadınları koruyan yasal düzenlemeler acilen yapılsın!
* İşyerinde şiddeti, ayrımcılığı ve mobbingi önleyen düzenlemeler yapılsın!
* Kadın istihdamında tek seçenekmiş gibi sunulan esnek-güvencesiz-kayıt dışı ve taşeron çalıştırmaya, kiralık işçilik uygulamasına son verilsin!
* Bütçede, eğitimde ve her türlü yasa ve uygulamada toplumsal cinsiyet eşitliği esas alınsın!
* Kapatılan kamu kreşleri açılsın, kadın veya erkek olduğuna bakılmaksızın en az 50 çalışanın bulunduğu iş yerlerinde gündüz bakım evi ve kreşler açılsın!
* Eşit işe eşit ücret sağlansın!
* Kadınlar için daha fazla yoksulluk, şiddet, göç ve ayrımcılık anlamına gelen savaş politikaları son bulsun.
* Eşit ve özgür biçimde bir arada yaşamın sağlanacağı demokratik koşulların oluşması sağlansın!
* KHK’ler iptal edilerek haksız hukuksuz yere işten çıkarılan tüm emekçiler görevlerine iade edilsin!

Basın açıklamasında sık sık “Kadın cinayetleri politiktir!, “Krizin faturası patronlara!”, “Kadınlar yürüyor mücadele büyüyor!”, “Kadına yönelik şiddete son!”, “Kadının kurtuluşu sosyalizmde!”, “Kadınlar sokağa eyleme özgürleşme!”, “Sinbo işçisi yalnız değildir!”, “Metal işçisi yalnız değildir!”, “Maden işçisi yalnız değildir!”, “Korkmuyoruz susmuyoruz itaat etmiyoruz!”, “Kadınlar yürüyor mücadele büyüyor!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak / İzmir