Resmi açıklamaya göre 33 askerin İdlib’de öldürülmesinden iki gün sonra ilk açıklamasını yapan AKP şefi, müritleriyle birlikte sırıtarak medyaya poz verdi. Kendisi de müritleri de savaş fitilinin ateşlenmesinden memnun görünüyordu. Zira bu zevat kokuşmuş rejimlerinin ömrünü savaşla uzatabileceğini var sayıyor. Hatırlanacağı üzere bu yola 7 Haziran 2015 seçim hezimetinden sonra da başvurdular. Beş ay boyunca “hendek savaşları” adı altında Kürt halkına karşı vahşi bir saldırı gerçekleştirilmiş, binlerce kişi katledilmişti. IŞİD’in cellatları da aynı dönemde AKP iktidarının düzlediği zeminde yüzlerce kişi öldürdüler.
Kürt halkının yaşadığı bazı mahallelerin yıkımına eşlik eden toplu kıyımların ardından gerçekleştirilen 1 Kasım seçimlerini AKP kazanmıştı. Bu aynı kıyım senaryosu Suriye’ye savaş ilan edilerek bugün de icra ediliyor. Bu defa Suriye topraklarını ilhak etmek gibi ek bir hedefleri de var. Dolayısıyla bu kanlı oyunun faturası çok daha ağır oluyor. Zaten kokuşmuş rejimlerine hizmet ettiği sürece onların istediği de budur.
“Şehitler tepesi” vaazları
Suriye’ye resmen savaş ilanından hemen önce vaaz veren AKP şefi, “şehitler tepesi boş kalmayacak” demişti. Bu vaazdan bir gün sonra 33 askerin ölüm haberini Hatay valisi duyurmuştu. İki gün sonra sırıtarak medyaya poz veren T. Erdoğan sonuçtan memnundu. Askerlerin toplu ölümlerine tepki gösterenler de oldu. Askerleri ölüme süren AKP şefini eleştirenler olmuş, Türk ordusunun Suriye topraklarından geri çekilmesi gerektiği dillendirilmişti.
Eleştirenleri hain ilan eden T. Erdoğan, “şehitler tepesi boş kalmayacak demiştim, diyorum, demeye devam edeceğim” diye yeni bir vaaz verdi. Bu gözü dönmüşlük, AKP-saray rejiminin bekasını öldürmeye endekslediğini bir kez daha kanıtlamıştır. Büyük şefin müritleriyle birlikte saraylarda sefahat sürmeye devam edebilmesi için, şehitler tepesindeki mezar sayısının sürekli artması gerekiyor. Bunu ilan etmekte sakınca görmeyecek kadar da şirazeden çıkmış durumdalar.
İlla da NATO savaşa girsin
Zıvanadan çıkan AKP şefi, “mülteci şantajı”nı kullanarak, emperyalist savaş aygıtı NATO’yu Suriye’ye saldırtmak için kendini paralıyor. “Ya NATO bizimle birlikte Suriye’ye saldırır ya da bütün mültecileri Avrupa’nın üzerine salarım” diyen T. Erdoğan, faşist parti rejisi D. Bahçeli’nin “yansın İdlib, yıkılsın Suriye” çağrısını gerçekleştirmeye çalışıyor. Suriye topraklarının bir kısmını ilhak edeceğini de ilan AKP şefi, bunun için NATO’nun savaşa katılmasını istiyor. Zira NATO ya da Pentagon’daki efendileri savaşa katılmazsa, bu yayılmacı hevesin kursağında kalacağını biliyor.
Türk ordusunun bir tarafına IŞİD artıklarını bir tarafına El Kaide’yi yerleştiren AKP-saray rejiminin öldürme kapasitesi kuşkusuz ki artmıştır. Buna rağmen batılı emperyalist efendileri savaşa girmezse kuyruklarını kısıp geri çekilmek zorunda kalacaklar. Tek tesellileri Suriye’de çok insan öldürmektir. Nitekim bire on katarak her gün ne kadar çok kişi öldürdüklerini iftiharlar ilan ediyorlar. Artık tek mottoları var; “öldürüyoruz/hayattayız!”