Halk can derdinde iktidar ihale

Kanal İstanbul yapıldığı koşullarda bugünden daha zor günler geçireceğimiz kesindir. Hem temiz su ihtiyacımız, hem doğanın talanı ile gelecek hava kirliliği ve hastalıklar bugünden daha beter olacak.

  • Mücadele postası
  • |
  • Güncel
  • |
  • 28 Mart 2020
  • 00:08
ikon

İnsanlık koronavirüsle mücadele ederken Ulaştırma Bakanlığı Kanal İstanbul projesi kapsamında tarihi Odabaşı ve Dursunbey köprülerini taşıma ihalesini açacak. İşçileri ücretli izine çıkarmayan iktidar 110 milyar lirayı talan projesine aktaracak. Koronavirüse karşı alınacak tedbirler için ayrılan bütçe 100 milyar. Bu bütçe işçiye emekçiye değil sermayeye aktarılmaktadır. AKP iktidarı dünyayı saran salgın tehdidine rağmen sermayenin kârını korumak için işçilerin çalışmasına göz yumuyor ya da işten atılmasına engel olmuyor. Sermaye iktidarı, kapitalizm bataklığına biz işçileri de çekmek istiyor. Oysaki güç işçilerdedir! 

Sendikalar acil genel grev kararı almalı, bütün emekçiler genel greve çıkmalıdır. Aksi halde sermayenin ve onun hizmetindeki iktidarın kurbanı durumuna düşeceğiz. Taksim AKM’de dün yaşanan olay da bunu gösteriyor. Taksim AKM’de çalışan bir işçiye koronavirüs şüphesi ile test yapılıyor. İşçide bütün belirtilerin olması, çalışan diğer işçilerin isyan etmesine, iş bırakmasına sebep oluyor. AKM yetkilisi olayı şu sözlerle anlatıyor: 

“Karantina doğru ama işçide tüberküloz şüphesi var aslında. Ateş, öksürük vb belirtiler var. Her an korona vakası çıkabilir, dün işçiler isyan etti-iş bıraktı ama maalesef tehditlerle iş bırakma yarım kaldı. Sendika ise 'lütfen çalışanlar işten çıkarılmasın' dedi. Biz bu koşullarda çalışmak istemiyoruz, kapatalım istiyoruz ama devlet genelge yayınladı. Çalışma şartları kötü, yatakhane meseleleri yetersiz, yeterli havalandırma yok, yemekhane şartları çok kötü. Söylediğimiz önlemler inşaatı kapatma dahil dosyada mevcut ama maalesef devlet projeye devam kararı aldı. Yatakhaneler çok kalabalık. Yemek sırası ve ortamı problemli, proje destek olmuyor bu konuda.” 

İşçilerin durumu tam anlamıyla buyken, AKP şefi kendi sarayında güvenliğini alıp telekonferans ile toplantılar yapıyor. Bu işçiler evlerine gidiyor ve taşıyıcı olma riskleri çok yüksek. Buna rağmen patron işten atma tehdidi ile işçileri çalıştırıyor. Ülkenin her yanı yangın yeriyken iktidar ve yandaşları rant peşinde. 

İşçiler için bütçe ayırmak yerine böylesi bir dönemde Kanal İstanbul Projesi gibi bir talan projesinin ihalesi açılıyor ve 110 milyar ödenek ayrılıyor. Öte yandan kurak geçen kış ayından dolayı su sıkıntısı yaşayacağımız söylenirken, sağlığımız için temiz suya ihtiyacımız varken hala talan projesinde ısrarcı olmaları AKP iktidarının ve AKP şefinin halkın sağlığını hiç düşünmediğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. 

Kanal İstanbul yapıldığı koşullarda bugünden daha zor günler geçireceğimiz kesindir. Hem temiz su ihtiyacımız, hem doğanın talanı ile gelecek hava kirliliği ve hastalıklar bugünden daha beter olacak. Yaşam hakkımız için kanal İstanbul talan projesine dur demeliyiz. Kanala ayrılan bütçe iptal edilmeli ve bütçe halkın sağlığı için kullanılmalıdır. Sermayenin kazancı değil işçinin sağlığı. Kanal değil “hızlı test kiti” istiyoruz. İşçiler ücretsiz izine çıkarılsın. Kanala değil sağlığa bütçe. Salgından kapitalistleri değil halkı koruyun.

Ümraniye’den Kızıl Bayrak okuru