Çağımızın zorba rejimleri toplum tarafından tanınmış kişileri kendilerinin şakşakçısı durumuna düşürmek için özel bir önem verirler. Zira bu kişiler sayesinde tartışmalı olan meşruluklarını kısmen de olsa güçlendirebileceklerini var sayarlar. Bu hedeflerine ulaşmak için havuç/sopa silahlarını kullanırlar. Zorbalığa boyun eğmeyen, buna karşı net/onurlu bir duruş sergileyenler fiziki şiddetten yargı şiddetine, linç girişimlerinden sürgün edilmeye kadar uzanan farklı yöntemlerle susturulmaya çalışılır.
Öte yandan ise “havuç silahı” ile zorbaların dalkavukları takımına katılanlar var. Böyleleri Saray’da ağırlanır, TV kanallarına çıkar, düzenin yağma ve talan pastasının dağıtımından nemalanırlar. Bunlar, onurlarını yerlerde süründürmek karşılığında zorbanın özel ilgisine mazhar olurlar. Zorbalar bu tür devşirmeleri hor görseler de onları el üstünde tutarlar. Çünkü kullanışlılar.
Bu tiplerin talihsizliği, kapkara bir leke ile kirlenmek ve toplumun geniş kesimleri nezdinde itibarlarının yerlerde sürünmesiyle belirginleşir. Bir dönem faşist diktatör Kenan Evren’in etrafında fır dönenler vardı. O düşkün takımı insanlığa karşı suç işleyen bir diktatörün vitrinini süslemek için kullanılmıştı. Son yıllarda ise, “Saray’ın dalkavukları” ya da “soytarıları” denen bir tür peydahlandı. Bu tiplerin en bariz temsilcisi Yavuz Bingöl’dür. Bir dönem Mahirlerden Denizlerden söz eden türküler söyleyen bu dalkavuk, Tayyip Erdoğan’a “ilan-ı aşk”la bağlanarak düşkünlükte birinci olduğunu kanıtladı. Rejimin zengin ettiği kişiler arasına katıldı ancak toplumun geniş kesimleri nezdinde bir “tiksinti nesnesi” durumuna düştü.
Saray’ın dalkavukları korosunda pek çok “ünlü” var. Bunların bir kısmı toplumun belli bir kesiminde kabul görüş kişilerdi. Bu konuda öne çıkan son isim Orhan Gencebay oldu. Kendisi “iyi arabesk” müzik yaptığı söylenen biriydi. Ancak Gencebay zorbalara karşı tutum alanlardan, hatta ortada duranlardan biri olamadı. Dinci-faşist rejimin dalkavukları arasına katıldı. Görünen o ki, kişi o bataklığa bir kez girdi mi, battıkça batıyor.
Dalkavuklar, genellikle kendi iş alanlarında zorbalara hizmet ederler. Zorba bir seremoni düzenlediğinde ise etrafında dizilip poz verirler. Böylelikle zorbaları yaptıkları hizmet konusunda tarihe not düşerler. Anlaşıldığı kadarıyla Orhan Gencebay bu sınırların da ötesine geçmek için görevlendirilmiş. Sahte açılışlar, sahte vaatler, ırkçı şoven söylemler, faşist tehditler üzerinden seçim propagandası yapan Tayyip Erdoğan, Gencebay’ın sırtına ağır bir iş yüklemiş görünüyor. Sorun şu ki, dalkavuğun görev reddetme özgürlüğü de yok. İradesini zorbaya teslim ettikten sonra emredileni yapar.
“Canım Türkiyem” adlı şarkısına klip çeken Gencebay bu vesileyle şu açıklamaları yaptı:
“Art niyetli bazı ülkeler, başarılarımızdan rahatsız olarak halkımızın oylarıyla göreve gelen Erdoğan yönetimini yıkmak için içimizde ve dışımızda her kötülüğü yapmaktadırlar. Ülkemiz son dönemlerdeki kazanımlarıyla dünyanın en önemli ülkeleri arasına girdi. Fakat art niyetli bazı ülkeler, kişiler başarılarımızdan çok rahatsız olarak her kötülüğü yapıyorlar…”
AKP’nin sahtekarlığa dayalı propagandada kullandığı bu zırvaları tekrarlayan Gencebay, dinci-faşist rejim için pervasızca seçim propagandası yapıyor. Kalan yaşamını kapkara bir leke ile kaplayacak olan bu alçaltıcı işi bir Saray dalkavuğunun “görev bilinciyle” mi yoksa efendilerinden aldığı emirle mi yapıyor? Bu henüz belli değil. Ancak kesin olan bir şey varsa, o da Orhan Gencebay’ın bir ölüm ve sömürü düzeni olan “Saray rejimine hizmet eden bir düşkün” olarak tarihe geçecek olmasıdır.