Sivas Katliamı’nın 28. yıl dönümü vesilesi ile Madımak Oteli’nde yitirilenler Kadıköy Rıhtım'da yapılan eylemle anıldı.
İstanbul Emek ve Demokrasi Güçleri’nin “Mafya-çete düzeninden Maraş’ın, Sivas’ın, İzmir’in hesabı sorulacak” şiarı ile yaptığı çağrı ile bir araya gelenler yaşanan katliamları unutmadıklarını bir kez daha yineledi. Katliamda yitirilenler adında yapılan saygı duruşunun ardından Metin Altıok’un şiiri okundu.
“Sivas’ı ateşe verenler Deniz Poyraz’ı katledenlerdir”
Şiirin ardından HDP Milletvekili Musa Piroğlu konuşma yaptı. Konuşmasında Sivas Katliamı’nın katillerinin sokaklarda dolaşıyor olmasının yarattığı öfkeden bahsetti. Sivas Katliamı’nın düne ait olmadığını vurgulayan Piroğlu “Sivas’ı ateşe verenler Deniz Poyraz’ı katledenlerdir” dedi.
Bileşen adına okunan basın açıklamasında Sivas Katliamı’nın Alevilerin toplumsal mücadeledeki varlığını pasifize etmek için düzenlendiği belirtilerek “Alevi, Kürt, Ermeni gibi Türk-Sünni kimliği dışındaki kimliklere mensup halklara yönelik yapılan katliamlar bu ülke siyasetini dizayn etmede kontrgerillanın sıkça başvurduğu yollardandır. Hesap sorulmadıkça yenilerine kaygı duyulmadan başvurulmaktadır” denildi.
“Katliamlar devlet yönetmenin aracına dönmüştür”
Açıklamanın devamında dava süreci anlatılarak şunlar ifade edildi:
“Sivas Katliamı ve benzeri diğer katliamlar devlet yönetmenin temel araçlarından bir haline dönüşmüş durumdadır. Egemen sınıflar sürekli kriz içindeki iktidarlarını sürdürebilmek, halk muhalefetini pasifize edip dağıtmak için sık sık kitle katliamlarına başvurmaktadırlar. Bu yolla yönetme krizini çözmeye çalışmaktadırlar. Çünkü hukuki yollar çürümüş düzenlerini ayakta tutmaya yetmemektedir.”
Açıklamada katliamların sürdüğü belirtilerek şunlar vurgulandı:
“Bugün de çetelerle, mafyayla iç içe geçmiş bir devlet manzarasını tüm toplum olarak izliyoruz. İktidar ortaklarının her biri ortak olduğu mafya gruplarını gizleme ihtiyacı bile hissetmiyor. Biri Peker’le poz veriyordu, diğeri Çakıcı’yla, sonra mafya ve çete koalisyonu tüm Türkiye’ye birlikte poz veriyorlar. Uyuşturucu taciri Cumhurbaşkanı danışmanlarından müteveffa Burhan Kuzu tarafından hapisten kurtarılıyor. Karaparacı Sezgin Baran Korkmaz Cumhurbaşkanı Erdoğan’la poz veriyor. Karaparacının otelinde bakandan bürokrata, savcıdan hakime neredeyse tüm devlet erkanı bedava konaklıyor. Milyon dolarlık marinalara, şirketlere, arazilere devlet ortaklığıyla “çökülüyor”. Para kavgası çıkınca da iktidar içinde mafyanın has bir tarzla iç çatışma başlıyor.”
“Tek seçenek faşizme karşı birleşmek”
Topyekun saldırılara karşı mücadele çağrısı yapılarak son olarak şunlar ifade edildi:
“Topyekün saldırıların karşısında bizlerin tek seçeneği var, faşizme karşı birleşmek ve mücadele etmek. Çalışırken ölmeye, sömürülmeye karşı mücadele eden işçiler, emekçiler; yaşamını ve özgürlüğünü kazanmak için direnen kadınlar, “alışın buradayız” diyen LGBTİ+’lar; üniversiteleri ve hayalleri için mücadele eden öğrenciler, gelecekleri için direnen gençler; onurları için buradayız diyen halklar; doğası, yaşam alanı için direnenler olarak, bu ülkenin Alevileri, Kürtleri, sosyalistleri olarak seçeneğimiz; geleceğimizi, onurumuzu, özgürlüğümüzü kazanmak için bir araya gelmek, örgütlü mücadeleyi, ortak mücadeleyi yükseltmektir.
Katliamlar tarihine son vermenin yolu da budur.”
Eylemde sık sık “Sivas’ın ışığı sönmeyecek”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Katillerden hesabı emekçiler soracak”, “Deniz Poyraz isyanımızdır”, “Sivas’ın faili Deniz’in katili”, “Gün gelecek devran dönecek, katiller halka hesap verecek” sloganları atıldı.
Kızıl Bayrak / İstanbul