10 Ekim Ankara Katliamı’nın 6. yıl dönümü vesilesi ile İstanbul’da eylem yapıldı. İstanbul Emek ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısı ile Kadıköy Beşiktaş İskelesi’nde bir araya gelenler, IŞİD’ci tetikçileri ve katliamın sorumlusu devleti lanetleyerek yaşamını yitirenleri andı.
Katledilenler adına saygı duruşunda bulunulmasının ardından basın açıklamasına geçildi. Katliamın gerçekleştiği günün hatırlatıldığı açıklamada saldırının arka planı şu ifadelerle aktarıldı:
“Ortadoğu'ya barış ve özgürlük götürme yalanı ile gerçekleştirilen emperyalist müdahalelerinin bölgedeki taşeronluğuna soyunan AKP iktidarı ülkemizi de bu kan gölü ve bataklığın ortasına taşımıştır. Kendi iktidarının devamını özelde Suriye’de genelde ise Ortadoğu’daki emperyalist projelerin başarısına bağlayan AKP iktidarı Türkiye emekçi sınıflarının birleşik mücadelesi karşısında gerileme emareleri gösterdiği her durumda içeride ve dışarıda provokatif ve kışkırtıcı adımlar atmaktan geri durmamıştır. 10 Ekim 2015’te yaşanan katliam da bunun bir örneğidir.
“Afganistan'da iktidarı ele geçiren Taliban’ın kurucuları ile geçmişteki ilişkileri bilinen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ‘Taliban ile aramızda anlayış farkı yoktur’ açıklaması AKP iktidarının çağdışı, gerici, faşizan düşünce ve uygulamalarının ikrarıdır. Yine Suriye'deki cihatçı örgütlerin hamiliğine soyunan AKP, El Kaide ve IŞİD artıklarının bölgede ve ülkemizde cirit atmasına yol vermektedir. Bu örgütlerle 10 Ekim katliamını yapanlar arasında zihniyet farkı yoktur. Siyasal iktidarın bunlara yönelik destek ve hayırhah tutumu bölgede ve ülkemizde yeni provokasyon ve katliamların zeminini hazırlamaktadır.”
“Failleri gizleyenler suçların ortağıdır”
Katliamın yargılama sürecine değinilen açıklamada “Türkiye’nin barış umuduna darbe vuran, insanları sokağa çıkamaz hale getiren 7 Haziran ile 1 Kasım 2015 seçimleri arasında yaşanan olayların sorumlusu kimdir? Bizim çocuklarımız neden öldürüldü?” diye soruldu ve şunlar söylendi:
“Bilinmelidir ki, insanlığa karşı işlenen bu suçların faillerini gizleyenler, bu suçların ortağıdır. İktidarını korumak için toplumu kaos ve şiddet sarmalına sürükleyenleri asla unutmayacağız. Kardeşlerimizin hayatlarından, bizlerin acılarından oy devşirenleri asla affetmeyeceğiz.”
Dava sürecinde gelinen aşamaya dair şunlar ifade edildi:
“10 Ekim katliamı, kendinden önce aydınlatılmamış 5 Haziran 2015 Diyarbakır ve 20 Temmuz 2015 Suruç katliamları gerçek anlamda araştırılsa ve failleri bulunsaydı hiç yaşanmayacaktı. Kamusal sorumluluğun katliamlardaki yerinin ortaya koyulabilmesi, ‘devletin hizmet kusuru’ olduğunun bir mahkeme kararında geçebilmesi adına açmış olduğumuz tam yargı davalarının pek çoğunda artık Danıştay aşamasına gelinmiş bulunmaktadır. 2021 yılı Temmuz ayında Danıştay tarafından verilen, devletin bu katliamlardan dolayı ‘kusursuz’ olduğu ve ölenlerin, yaralananların kusurlu ve borçlu çıkarıldığına dair kararı, katliamın 6. Yılında vicdanları yaralamaktadır. İlk derece mahkemelerde açık ve bariz kamusal kusura işaret edilirken üst mahkeme süreçlerinde devletin sosyal risk sorumluluğundan dahi bahsedilmemesi büyük bir çelişki ve sorundur. Elbette ki, verilen her yanlış ve hatalı karara karşı bu ülkenin iç hukuk yollarını tüketmek amacıyla her türlü hukuki başvuruyu yapmış bulunmaktayız.”
Açıklamada son olarak “Eşitlik, özgürlük, demokrasi ve barış mücadelesi, yitirdiğimiz arkadaşlarımızın en büyük emanetidir” denilerek yitirilenler anıldı.
Ardından 10 Ekim’de yaşamını yitiren Vahdettin Ozğan’ın oğlu Hozan Ozğan konuşma yaptı. Ozğan, “Baskılara karşı hiçbir zaman yılmadık, yılmayacağız. 103 canımızı umutlarıyla toprağa gömdük, çiçek olarak doğdular” dedi.
Kızıl Bayrak / İstanbul