İşçi sınıfına ve emekçilere sefalet ve yoksulluk reva gören dinci-gerici iktidarın başı Tayyip Erdoğan, Hak-İş’in 14. Olağan Genel Kurulu’nda boy gösterdi. Daha önce patronların önünde grev yasaklarıyla övünen Erdoğan, Hak-İş genel kurulunda “işçileri düşünüyor” görüntüsü vererek riyakarlığının yeni bir örneğini sergiledi.
Sefaleti pekiştirdiler, “zenginliğin tabanını genişlettik” diyor
İşçi ve emekçileri mahkum ettikleri hayat pahalılığını görmezden gelmeye devam eden Erdoğan “82 milyonun hayat seviyesini yükseltecek icraatlar ortaya koyduk. Milletin, emekçinin yanında yer almak lafla olmaz. Zenginliğin tabanını genişlettik” iddiasında bulundu.
İşsizlikteki tırmanıştan bahseden Erdoğan “istihdam seferberliği” yalanlarını da örtbas etti. “Son dönemdeki dalgalanmalarla birlikte işsizlik oranının bir miktar yükseldiğinin farkındayız” diyen Erdoğan işsizliği tek hanelere düşürecekleri vaadiyle aldatmacalarını sürdürdü.
IMF demagojisine devam
Krize çözüm adına IMF politikalarıyla işçi sınıfına ve emekçilere yeni bir sosyal yıkım dayatmaya hazırlanan AKP şefi, konuşmasında “IMF karşıtı” pozlarına da devam etti. Kendi damadı IMF toplantılarında boy gösteren, YEP adlı yıkım paketiyle de bizzat bu IMF direktiflerini uygulamayı hedefleyen Erdoğan, “Şimdi bize IMF’yi tavsiye edenler var. O kapı kapanmıştır. Bizim için IMF diye bir şey artık söz konusu değildir” ifadelerini kullandı.
“Tek adam rejimi” ifadesi üzerinden CHP’yi hedef alan Erdoğan, AKP-CHP kutuplaşmasını körüklemeye devam etti. Sermayenin demir yumruğu Erdoğan, “rejimin aksayan yönleriyle ilgili reform” söylemiyle bu yöndeki tepkileri de yumuşatmaya çalıştı.
Krizin bedelini “siyasetçiler ödüyor”muş
Erdoğan’ın konuşmasında bir diğer konu başlığı da Merkez Bankası’na yaptığı atama oldu. Kendi faiz teorisinde ısrarını sürdüren Erdoğan, Merkez Bankası faizleri düşürmediği için kriz olduğu ve bedel ödendiği iddiasında bulundu. Krizin bedelini siyasetçilerin ödediğini iddia eden Erdoğan “Banka başındaki bedel ödemeliydi, ödettik” yönünde şöyle konuştu:
“Merkez Bankası’nda yaptığımız görev değişikliği nedeniyle özellikle birilerinin yaklaşım tarzını kabul etmemiz mümkün değil. Bedelini kim ödeyecek, siyasetçi ödeyecek. Mutluluğunu banka başındaki yaşayacak. Yok böyle bir şey. Davul birisinde, tokmak birisinde… Verilen karara uyacaksın. Yeni yönetim sisteminde başkan bu konulara müdahale yetkisini almıştır. ‘Faiz’ denilen, her türlü kötülüğün anası olan, hele hele para politikalarında bu konuyla ilgili verilen talimatlara uymayan bu arkadaşımızın bir değişikliğe tabi tutulmasının gerektiğine inandık. Faiz enflasyonun anasıdır. Orada tıkanıklık vardı. Bedelini tüm ülke birlikte ödüyoruz. Bu nedenle istişare yaptık ve kararımızı uyguladık. Faizi tek haneli rakamlara indirmek zorundayız. Bundan sonra Merkez Bankası ekonomi programımıza çok daha güçlü destek verecektir.”