Yerel seçimler öncesinde bizzat örgütlediği aday toplantılarıyla üyesi olan işçileri AKP’nin adaylarına oy vermek için camhıraş bir çaba sergileyen Hak-İş’in AKP’li başkanı Mahmut Arslan, gerici iktidara desteğini seçim sonuçlarına ilişkin yaptığı açıklamada da sürdürdü.
AKP döneminde gerici iktidara sunduğu desteğin karşılığını AKP’li belediyelerdeki yüz binlerce işçinin kendi sendikasına üye yapılmasıyla alan sendika ağası çok iyi bilmektedir ki AKP kaybedip de bu “lale devri” bittiği oranda kendisi de kaybedecektir.
İşte tam da bu nedenle AKP'li sendika başkanı tam da efendisinin seçim propagandasında söylediği gibi “Yerel seçimlerin ötesinde bir anlam ifade eden seçimler tamamlanmıştır” diye konuştu.
Hak-İş ağası gerici iktidarın ve sermaye düzeninin seçim oyununu işçi sınıfı içerisinde meşrulaştırma hizmetine ise şu ifadelerle devam etti: “Türkiye önemli bir seçimi daha başarılı bir şekilde geride bırakmıştır. Seçimler sırasında hepimizi üzen münferit bazı olaylar dışında büyük sorunların yaşanmaması, seçimlerin barış ve huzur ortamında, büyük bir olgunluk içinde ve şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmiş olması memnuniyet vericidir. Katılım oranının yüksek düzeyde gerçekleşmesi ülke ve demokrasi açısından son derece önemlidir. Seçimlere katılım oranının yüksekliği, halkımızın sandığa ve siyasete olan güvenini bir kez daha ortaya koymuştur.”
Efendisinin “milli irade” demagojisine paralel konuşan Arslan “Seçim sonuçlarına göre, millet iradesini ortaya koymuştur. Türkiye güçlü demokrasisini bir kez daha ispat etmiştir” dedi.
Türkiye’nin geleceğini demokratik seçimlerin belirlediğini iddia etti.
“Yerel seçimlerin ötesinde bir anlam ifade eden” seçimlerin geride kaldığını artık gündemin ekonomi ve çalışma yaşamı olması gerektiğini söyleyen zat, “Seçim meydanlarında yapılan tartışmalar geride bırakılmalı” diyerek bir yandan sermaye düzeninin “bekasını” gözetirken diğer yandan da AKP’nin kaybettiği belediyelerde de okların kendisine çevrilmemesi temennisini dışa vurdu.
İşçi sınıfını sermaye düzenine ve dümenindeki iktidara yedeklemek ve ucuza sömürülmesinin önünü açmaktan başka bir amaca hizmet etmeyen bu zat bugün bu oklardan kurtulsa bile, saltanatı er ya da geç bizzat işçiler tarafından yıkılmaya mahkumdur.