Darbe girişiminin ardından işçi sınıfı ve emekçilerin haklarını gasp etmeye dönük çok yönlü saldırılar sürerken, işçi ve emekçilerin hak arama eylemleri de OHAL bahanesiyle engelleniyor. Kıdem tazminatının gaspı için atılan adımlar, hafta sonu tatilinin kaldırılmasının önünün açılması, iş güvenliği önlemlerine dair yasanın yürürlüğe girmesinin ertelenmesi gibi saldırılar sermayenin elindeki OHAL silahıyla devreye sokulmuştu.
Referandumla birlikte sermayenin demir yumruğu olmaya soyunan Erdoğan son olarak, OHAL’in işçi sınıfının hak arama mücadelesine dönük olduğunu itiraf etti. Bunun “15 Temmuz anma etkinliği”nde olması ise tesadüf olmadı.
“OHAL’i grevleri yasaklamak için kullanıyoruz”
OHAL’in, iddia edildiği gibi “darbeyle mücadele”, “demokrasinin korunması”, “huzur ve güvenlik” için değil, işçi sınıfının haklarını gasp etmek için devreye sokulduğu sermaye devletinin dinci-gerici şefi Erdoğan tarafından da itiraf edildi. 15 Temmuz anma etkinliği adı altında Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin düzenlediği bir toplantıda konuşan Erdoğan, OHAL’den istifade grevleri yasakladıklarını söyledi. Sermayeye güven vererek kendi konumunu sağlamlaştırmaya çalışan Erdoğan şunları söyledi: “İş dünyasında herhangi bir sıkıntınız aksamanız var mı? Biz göreve geldiğimizde OHAL vardı. Şimdi grev tehdidi olan yere OHAL'den istifade izin vermiyoruz. Bunun için kullanıyoruz OHAL'i. Milletin verdiği yetkiyle OHAL’i iş dünyamız daha rahat çalışsın diye yapıyoruz.”
Zulmünü meşrulaştırmak için demagoji
Muhalif kesimlere dönük baskı ve zorbalığını da “hiçbir ülkede sınırsız özgürlük olmadığını” söyleyerek meşrulaştırmaya çalışan Erdoğan, “Yargı medya için var” dedi. İşçi ve emekçilere zulmettiklerini açıkça itiraf eden Erdoğan, “mağdur” pozlarını da sürdürerek Almanya’nın kendisine izin vermemesine değindi. Kamudaki hukuksuz ihraçlarla ilgili de “başka ülkelerde de var” diyen Erdoğan, “Almanya birleştiğinde 500 bin kişiyi kamudan çıkardı. Kimse sordu mu?” diye konuştu.