Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi, hapishanelerde hak ihlalleri ve tecrit üzerine online panel gerçekleştirdi. Kenan Özyürek'in moderatörlüğünü üstlendiği panelde ilk sözü Avukat Gülizar Tuncer aldı. Tunce, infaz yasasındaki değişikliklere değinerek, yasanın yeni olmadığını vurgulayarak "Konjöktürel durum ne ise ona göre belirlenen uygulamalar oluyor" dedi.
Hapishanelerde siyasi tutsakların kimliksizleştirme, kişiliksizleştirme, ideolojik olarak duruşlarından vazgeçirerek hiçleştirme, başka bir kalıba sokma dayatmasının geçmişten bu yana defalarca iktidar eliyle gerçekleştirilmek istendiğine dikkat çeken Tuncer devamında şunları söyledi:
"Yönetmelikler infaz yakmaların yeniden gündeme gelmesi, 'iyi hal' değerlendirilmesinin yeniden piyasa sürülmesi bununla bağlantılı. Bir dönem başarılı olamadıkları politikaları başka şekillerde yeniden uygulamaya çalışıyorlar."
ÖHD Açlık Grevi İzleme Komisyonu'nda da yer alan avukat Destina Yıldız da yönetmelik değişikliği ile "Pişmanlık" dayatıldığını belirterek şunları ifade etti:
"Böyle bir kriter var. Uygulamadaki örnekleri gördüğümüzde kişinin pişman olup olmaması değil kişinin iradesinin kırılması, teslim almaya yönelik bir uygulama. Daha çok siyasi mahpuslar bakımından bakıldığında bir irade savaşı olarak görüyoruz. Mahpusun hapishanedeki tüm yaşantısı 'iyi hal' değerlendirilmesinde bir kriter olarak ele alınıyor; mektup, yazışma, telefon görüşü, görüş, protesto eylemleri vs bunlar hep karşısına çıkıyor."
Yıldız tecride karşı süren açlık grevi hakkında şunları söyledi:
"Ortalama 2-3 kişilik gruplarla beşer günkü devam ediyor. Sayının az olduğu hapishanelerde mahpuslara çok sık dönüyor gruplar. Vücutları çok daha fazla yıpranıyor hele ki sağlıklı besinlere, vitaminlere erişimin kısıtlı olduğu pandemi koşullarında etkileri daha yakıcı oluyor."
Daha önce hapiste kalmış Goncagül Telek ise şu ifadeleri kullandı:
"Uygulamalar, yasal düzenlemeler yeni değil hepsinin bir geçmişi var. Bugün o geçmişin pandemiyle tamamlanmaya çalışıldığı bir süreç yaşıyoruz. Geçmişte hak gasplarına karşı tutsaklar ortak bir direniş ortaya koyuyordu dışarıda aileler bir şeyler yapıyordu. Bugün bu sessizlik içeride de verilen mücadelenin karşılıksız kalmasına neden oluyor. Dilekçelerimiz kayboluyor, yerine ulaşmıyor, ulaşsa da olumsuz oluyordu; nadirdir olumlu yanıt aldığımız. O da saklanırdı. Bugün o örnekler o kadar az ki, paylaşımlar da bir bütün olarak engelleniyor."
Pandemiyi bahane ederek tutsaklarla görüş yapamadıklarını belirten Telek, ama kalabalık bir şekilde koğuş baskınları yaptıklarını ifade etti.