Diyarbakır ve Batman’da gözaltında kayıplar, Ankara’da ise hasta tutsakların serbest bırakılması için eylem gerçekleştirildi.
Diyarbakır
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları 662. hafta eylemini Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde yaptı. Eylemde bu hafta 1995 yılında Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Kurke Köyü’nde gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Abdullatif Yağızay’ın akıbeti soruldu.
İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun’un konuşmasının ardından basın metnini İHD Kayıp Komisyonu üyesi Fırat Akdeniz tarafından okundu.
Abdülltif Yağızay 1995 yılında sivil giyimli polislerin yanına gelip, ‘Ekrem Yağızay’ı sen misin?’ diye akrabası olan ismi sorduğunu aktaran Akdeniz şunları ifade etti:
“Kimliğini gösterir ‘ben Abdullatif’im der. Polisler ona ‘sen Ekrem’sin, o zaman kimliğin sahte’ diyerek Yağızay’ı mavi bir araca bindirip götürürler. Ailesi önce Nusaybin Emniyet Müdürlüğüne başvuruda bulunur. Emniyet önce gözaltına alındığını reddeder. Yağızay ailesi, ısrar edince sonraki başvurulardan birinde Abdullatif Yağızay’ın Mardin İl Jandarma Komutanlığı’na götürüldüğü söylenir. Nusaybin Cumhuriyet Başsavcılığı ise ailenin başvurusuna ‘Abdullatif Yağızay’ın gözaltına alındıktan 3 gün sonra serbest bırakıldığı’ cevabını verir.”
Akdeniz, Yağızay’dan haber alamamaları üzerine tekrar savcılığa başvuran ailesinin bu kez dilekçesinin işleme konulmadığını anlattı.
Olayla ilgili soruşma açılmadığını ve ailesinin tüm başvurularının sonuçsuz kaldığını söyleyen Akdeniz şunları vurguladı:
“26 yıldır Abdullatif Yağızay’ın akıbetini açığa çıkartmaya ve failleri cezalandırmaya yönelik etkin bir soruşturma yürütülmedi. Abdullatif Yağızay, İsmail Hakkı Karadayı’nın Genelkurmay Başkanı, Teoan Koman’ın Jandarma Genel Komitanı, Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanı, Mehmet Ağar’ın, Emniyet Genel müdürü, Ünal Erkan’ın OHAL Valisi ve Tansu Çiller Başbakanlığındaki 51’inci Hükümet’in görevde olduğu döenem de kaybedildi. Abdullatif Yağızay’ın kaybedilmesinde bu yetkililer sorumludur. Yargısal işlevleri yerine getirmeye çalışıyoruz.”
Batman
Batman'da da kayıp yakınları, katledilen ve kaybedilen yakınları için eylemlerinin 499. haftasında İHD Batman Şube binasında düzenledi. Bu hafta 19 Ekim 1995 yılında İstanbul Fatih ilçesinin Aksaray semtinde polislerce gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan Halit Boran’ın akıbeti soruldu.
Basın metnini okuyan İHD Şube Yöneticisi Abdulrezzak Katmaz, devlet adına suç işleyen maaşlı katillerin yargı önüne çıkarılması ve devletin ailelerden özür dilemesinin kayıp yakınlarının acılarını bir nebzede olsa hafifletebileceğini dile getirdi. Kayıpların izine ulaşmadan, hakikatler ortaya çıkarılmadan ve adalet sağlanmadan bu mücadeleden asla geri adım atmayacaklarını vurgulayan Katmaz, hakikatten ve haklılıklarından aldıkları meşruiyetle susmayacaklarını ifade etti.
Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Hereg köyünden çalışmak üzere İstanbul’a giden Boran’ın Aksaray'da polisler tarafından gözaltına alındığını anlatan Katmaz, ailesi ve yakınlarının Boran'ı 8 gün sonra İstanbul’da gözaltına alınanlar kişilere dair Show TV adlı özel bir televizyon kanalının haberlerinde gördüğünü aktardı.
Bu haber ve fotoğraflarının sonraki gün Sabah Gazetesi’nde yayımlandığını beliren Katmaz, bunun üzerine ailesinin resmi kurumlar nezdinde girişimlerde bulunup, oğullarının akıbetini sorduğunu söyledi. Ancak başvurdukları resmi makamların aileye gözaltına alındığına dair bir kayda rastlanılmadığı yanıtını verdiğini paylaşan Katmaz, "Ailesinin tüm girişimlere rağmen Halit Boran’dan o tarihten itibaren bir daha haber alınamadı” diye konuştu
Ankara
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi İHD Ankara Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi. İHD Ankara Şubesi Genel Merkez yöneticisi Nuray Çevirmen, Afyon 1 No’lu T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde bulunan ağır hasta tutsaklardan Adem Amaç’ın serbest bırakılmasını istedi.
Amaç’ın yolladığı mektupta karnında 3 açık yaranın olduğunu ve bunlardan sürekli olarak kan ve iltihap aktığını aktardığını belirten Çevirmen, ameliyat olması gerektiğini ancak birçok defa hastaneye götürülmesine rağmen ameliyat ettirilmediğini söyledi.
Amaç’ın 2007’den beri hapishanede olduğunu belirten Çevrimen şunları söyledi:
“14 yıl önce ciddi bir yaralanma sonucunda karın içi organlarda ve karın duvarında, kas yapısını tamamen ortadan kaldıran ciddi bir hasar meydana gelen tedavi amacıyla ile kolostomi, daha sonra uç uça gnastamoz, karın duvarında kas yapısı yerine protestik yama konulması ameliyatları olmuştur. Ayrıca bu ağır ameliyatlardan sonra gelişen enfeksiyon ile apselerden dolayı belli tarihlerde toplam 12 kez ayrı ayrı ameliyatlar geçirmiştir.”
Amaç’ın geçirdiği ağır ameliyatlara rağmen tedavisinin tamamlanmadığını aktaran Çevirmen, Amaç’ın karın duvarında zayıflık ve şişlik şikayetlerinin devam ettiğini, oturma, kalkma ve diğer tüm hareketlerinde sorunlar ve kısıtlılıklar yaşamakta olduğunu aktardı.
Amaç’ın Adana Numune Hastanesi’nde ciddi bir ameliyat geçirdiğini söyleyen Çevirmen, ameliyat sonucunda oluşan enfeksiyon ile karnındaki ameliyat yerinde deliklerin açıldığını bu deliklerden uzun yıllardır sürekli iltihap aktığı için yaralarının bir türlü kapanmadığını ifade etti. Çevirmen, Amaç’ın kalan ameliyatlarının dışarda ailesinin yanında yapılması için infaz ertelemesi taleplerinde bulunmasına rağmen haklı talebine karşılık olumlu bir sonuç almadıklarına dikkat çekti.
“Adem Amaç’ın karnındaki yaralar ve geçirmiş olduğu ameliyatlardan kaynaklı olarak yaşamı risk altındadır” diyen Çevirmen şunları dedi:
“Yapılması gereken ameliyatları geciktirilmeden yapılmalı ve ailesinin yanında daha sağlıklı koşullarda tedavisinin yapılması amacıyla infazının ertelenmesi amacıyla gerekli çalışmalar yapılmalıdır.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı