Gözaltında kayıp ve hasta mahpus eylemleri

Gözaltında kaybedilenler için adalet talebi ile ve hasta mahpusların serbest bırakılması için eylemler yapıldı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 25 Eylül 2021
  • 22:30

Gözaltında kaybedilenler için adalet talebi ile ve hasta mahpusların serbest bırakılması için eylemler yapıldı.

 

Diyarbakır     

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, Bağlar Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde 659. hafta eylemini gerçekleştirdi.

Lice’nin Kılıçlı köyünde 5 Mayıs 1994 tarihinde gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınmayan Mehmetcan Ayşin’in akıbeti soruldu. Basın metnini İHD Diyarbakır Şube Yönetiminden avukat Derya Yıldırım okudu.

Yıldırım, kaybedilen Ayşin’in hikayesini babasının aktarımları doğrultusunda aktardı. Kılıçlı köyüne düzenlenen operasyonun Bolu Tugayından gelen askerler tarafından düzenlendiğini ve operasyon sonrası köydeki tüm genç ve yaşlılar dahil tüm erkeklerin gözaltına alındığını hatırlatan avukat Yıldırım, gözaltına alınanların bir hafta arayla bırakılsa da Mehmetcan Ayşin’in alıkonulduğunu belirtti.

Bunun üzerine ailenin girişimlerde bulunduğunu dile getiren Yıldırım, yaşananları şöyle anlattı:

DGM’ye başvuruda bulunan ailenin, dilekçesi geri çevrilerek işleme konulmaz. Ardından OHAL Valiliğine başvuran aile, Asayiş Komutanlığı’na gönderilir. Lice Asayiş Komutanlığı aileye, söz konusu tarihte operasyon düzenlenmediğini ve adı geçen kişileri gözaltına almadıklarını bildirir. Mehmetcan Ayşin, gözaltına alındıktan sonra önce Lice Tugay komutanlığında 5 gün tutulur ve gözaltına alınanların tümü işkenceye maruz kalır. Mehmetcan Ayşin’in, gözaltında bulunduğu sırada, Bolu Tugay Komutanlığına bağlı birliklerin yerleştirildiği, Lice Yatılı bölge Okuluna götürüldüğüne, gözaltındaki diğer kişiler tanık olur. Aile pek çok ilgili kurum ve kuruluşlara müracaatta bulunur. Ancak bu girişimlerinden hiçbir sonuç alınamaz. Mehmetcan Ayşin’den, 05 Mayıs 1994 tarihinden itibaren hiçbir haber alınamaz.”

Yapılan açıklamanın ardından oturma eylemine geçildi. Kayıp yakınları eylemlerine alkışlarla son verdi.

Batman

Batman’da kayıp yakınları ve İHD yöneticileri, 496. hafta açıklamasını dernek binasında düzenlediği basın toplantısında yaptı. Basın toplantısında konuşan İHD Batman Şube yönetiminden Mehmet Zeki Tangüner,  23-24 Eylül 1994’de Dersim merkeze bağlı Gökçek köyü Mîrik mezrasında başlatılan operasyon sırasında askerler tarafından katledilen Ali Işık, Dilek Serin, Düzali Serin, Elif Işık, Gülizar Serin, Hatun Işık, Hıdır Işık ve Yeter Işık cinayetlerinin faillerinin aydınlatmasını talep etti.

23-24 Eylül 1994 tarihlerinde Dersim’de süreklileşen askeri saldırılar sonrası Mirik’e giriş ve çıkışların yasaklandığını dile getiren Tangüner, operasyonda sırasında Mîrik köyünde sadece Işık ve Serin ailelerinin kaldığını belirtti. Operasyonları düzenleyenlerin Tuğgeneral Yavuz Ertürk komutasındaki Bolu Dağ Komando Komutanlığı’na bağlı askerler olduğunun dile getiren Tangüner, mezrada bulunan yerleşim yerlerinin bombalandığını ve her iki aileden olan Hıdır Işık (63), Hatun Işık (31), Yeter Işık(22), Elif Işık (29), Düzali Serin (37), Gülizar Serin (34) ve üç yaşındaki Dilek Serin’in gözaltına alındığını dile getirdi. Tangüner yaşananları şöyle anlattı:

“Bu kişilerden bir daha haber alınamadı. Onları soran köylülere Mirik’ten sorumlu olan Gökçek Jandarma Karakolu ‘onları biz de görmedik’ yanıtını verdi. Olay tarihinde asker olan ve olaydan bir-iki gün sonra Dersim’e dönen Işık ailesinin büyük oğlu Ali Işık, kendisine yapılan tüm uyarılara rağmen Mirik'e yakınlarını aramaya gitti. Ondan da haber alınamadı. 

Öldürülen ve kaybolanların yakınları tarafından TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na yapılan başvuru üzerine Olağanüstü Hal Bölge (OHAL) Valiliği tarafından komisyona gönderilen yazıda, 21-26 Eylül 1994 tarihleri arasında Mirik mezrası Kutu deresi bölgesinde düzenlenen operasyonda, 2 güvenlik görevlisinin ve 18 örgüt militanın öldüğü, operasyon sırasında Mirîk mezrasında kimsenin bulunmadığı, Işık ve Serin ailelerinin güvenlik güçleri ile muhatap olmadıkları, 35 kilometre genişliğindeki operasyon bölgesinde rastlanan 200 kadar başıboş koyunun sonradan sahiplerine iletilmek üzere Gökçek Jandarma Karakolu’na teslim edildiği yanıtı verildi. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu da incelemesini sonlandırdı. Dönemin Komisyon Başkanı Sabri Yavuz tarafından 27 Aralık 1994 günü Süleyman Işık'a gönderilen mektupta ‘kayıp kişiler hakkında herhangi bir bulgunun elde edilemediği... Kutuderesi operasyonunda ağır kayıplar veren örgütün bu iki hane efradını rehin aldıkları ya da ihbar ettikleri düşüncesiyle yanlarında götürdüklerinin değerlendirildiği’ bildirildi. Bu tarihten itibaren Mirik olayı, Savcılık, Jandarma ve Emniyetin dosyalarında ‘faili meçhul olay’ olarak kaldı; hiçbir ilerleme sağlanmadı ve araştırma durduruldu.”

Yaşanan katliamı anlatan Tangüner, kayıp yakınlarının yaktığı ağıtların ve kör karanlığa savurdukları çığlıkların üzerinden tam 496 hafta geçtiğini kaydederek şunları ifade etti:

“Bizler; insan hakları savunucuları ve kayıp yakınları olarak yıllardır suçluların açığa çıkarılması ve faillerin yargılanması umuduyla sesleniyor, gözaltında kaybetme ve yargısız infaz suçlarının cezasız bırakılmasına itiraz ediyoruz. Yıllardır iktidara, yasal makamlara bu suçların soruşturulması için yasal yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyoruz”

Kayıpların, yargısız infazların, bir devlet politikasının sonucu olarak uygulandığını ısrarla dile getirdiklerini kaydeden Tangüner şunları vurguladı:

“Türkiye'de güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındıktan sonra varlığı inkâr edilen ve kendilerinden bir daha haber alınamayan insanların aileleri ve insan hakları savunucuları olarak başlattığımız ‘Kayıplar bulunsun, failler yargılansın’  barışçıl eylemimizin 496.haftası ile devam ediyoruz.

Ankara

Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, eylemlerinin 368. haftasında İHD Ankara Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi. İHD Ankara Şubesi Hapishane Komisyonu üyesi Avukat Ömer Faruk Yazmacı, 20 Eylül’de Eskişehir’de tutuklanan yüzde 98 engelli Bekir Güven ve Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan hasta tutuklu Hikmet Kara’nın sağlık durumunu aktardı.

Güven’in tutuklandıktan 4 gün sonra hastaneye kaldırıldığını ve eşinin kendisine refakat ettiği bilgisini veren Yazmacı, Güven'in hapishaneye girme riskinin ortadan kalkmadığını kurum olarak cezanın bozulması noktasında yapılan başvurunun kabul edilmesini talep etti.

Yazmacı Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde tutulan 28 yıllık tutuklu Hikmet Kara’nın sağlık durumuna ilişkin, Kara'nın 2016 yılında kaldırıldığı Van Bölge Araştırma Hastanesi'nde kalp ve mide rahatsızlıklarının tespit edildiğini, 2018 yılında da yine bu hastanede sağlık raporu hazırlanarak farklı hastalıklarının da oluştuğunun tespit edildiğini ifade etti.

Yazmacı, Kara'nın sonradan tespit edilen sağlık sorunlarına ilişkin şunları belirtti:

"Hafif KOAH, akciğer hastalıkları, nefes darlığı, koroner arter hastalığının bulunduğu, kalp kapak hastalığının devam ettiği şekilde tespitler olmuştur. Kalp hastalıkları için 4 çeşit ve KOAH için de iki çeşit ilacı devamlı olarak kullanmaktadır. Tüm bu hastalıklarının yanı sıra sık sık şekeri düşmektedir.”

Hikmet Kara’nın 28 yıl boyunda 5 kez mide kanaması geçirdiğini belirten Yazmacı şunları ifade etti:

“Son aktardığı bilgilere göre bu hastalıklarının yanı sıra 25 Haziran tarihinde safra kesesi ameliyat olmuş ve lazerle taşlar kırılmış, ameliyat sonrasında 3 gün Van Araştırma Hastanesi'nde kalmıştır. Hala bu hastalığı için düzenli olarak tedavi görmektedir”

Kara’nın cezasının 22 ayın altına düşmesine rağmen denetimli serbestlik koşullarından yararlanma talebinin kabul edilmediğini belirten Yazmacı, Kara'nın hastalıkları nedeniyle infazının ertelenerek sağlıktı tedavi koşullarının yaratılması gerektiğini ifade etti.

 

 Kaynak: Mezopotamya Ajansı