“Eğitimde şiddete dur de!”

Eğitim Sen İstanbul 2 No’lu Şube üyesi eğitim emekçileri eğitimde yaşanan saldırılara karşı yaptığı açıklamada “Eğitimde yaşanan şiddetin önüne geçilmeli, gerekli önlemler derhal alınmalıdır” dedi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 24 Mayıs 2024
  • 21:30

Eğitim Sen İstanbul 2 No’lu Şube üyesi eğitim emekçileri Necati Bey İlkokulu’nda iki kadın öğretmene yönelik saldırıyı protesto etmek için Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir basın açıklaması yaptı. Açıklamaya Eğitim İş üyesi eğitim emekçileri de destek verdi. 

Basın açıklamasını Eğitim Sen İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Bengi Şahin okudu.

Evde, sokakta ve işyerinde yer alan şiddet olgusunun, eğitim kurumları olan okulları da kuşattığını çok sayıda meslektaşlarının şiddetin hedefi haline geldiğin ya da getirildiğini belirten Şahin şiddetin nedeninin öğretmeni itibarsızlaştıran politikalar olduğunu vurguladı.

Açıklamada şu öneriler sıralandı:

“*Okulda şiddet, erişkinlerin tepkisel yaşamının en açık bir şekilde görünen şekillerinden birisidir. Çocuk ve gençlerin hem şiddetin uygulayıcısı hem de şiddetin mağduru olduğuna dikkat edilmelidir. Bu nedenle okullarda yaşanan şiddet olayları hem psikolojik hem de sosyolojik bir sorun olarak ele alınmalıdır.

*Saldırgan çocukların aileleri üzerine yapılan akademik çalışmalarda en çok dikkati çeken özelliklerden biri de babaların annelere ağır bir şekilde fiziksel şiddet uygulamalarıdır. Bu da şiddeti beslemektedir. Çocuklar şiddet uygulayan ebeveynlerini model aldıklarından dolayı, onları taklit etmektedirler. Çocuk yaşlardaki taklitler, gençlik ve yetişkinlik dönemlerinde gerçek davranışlar olarak ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan, aile içi şiddetin önüne geçecek mekanizmalar oluşturulmalı, aile ve çocuk eğitim kurumları geliştirilerek yaygınlaştırılmalıdır. Ayrıca davranış bozuklukları sergileyen çocuklar, psikolojik destek almalı, bu noktada devlet gerekli maddi olanakları seferber etmelidir.

*Okulda şiddetin önlenebilmesi için, sorun fark edildiğinde gecikmeksizin müdahalenin yapılması gerekmektedir. Müdahalenin yöntemi önemlidir. Temel amaç sorunu anlamak ve en etkin müdahale yöntemini uygulamaktır. Korkutma, bastırma, ayıplamanın uzun vadede çözüm olmadığı bilinmektedir.

*Öğrenciler arasında alkol ve uyuşturucu kullanımının yaygınlaşması da şiddet olaylarını arttırmaktadır. Zararlı alışkanlıklar öğrencilerin muhakemelerini olumsuz yönde etkilemektedir.

*Okulda şiddetin önlenmesinde rehberlik uzmanlarının rolü önemlidir. Rehberlik uzmanı ile sorunlu öğrencilerin yapıcı görüşmeleri, öğrencilerin yaşam tarzlarının değişmesinde önemli bir rol oynayabilir. Rehberlik hizmetlerinin önemsenmesi ve yaygınlaştırılması şiddet sorunun çözümünde önemli bir adım olacaktır. 

*Erken uyarı işaretlerini bilmek ve potansiyel şiddet oluşturacak davranışları fark etmek ve bu işaretleri gösteren çocukları teşhis etmek gerekir. Bu süreçte, mutlaka krize müdahale planı yapılmalı, ani gelen travmalara karşı nasıl davranılması, şiddet davranışı karşısında neler yapılması gerektiği bu planda bulunmalıdır.

*Çocuklarımızın içinde bulundukları toplumsal çevreye özen gösterilmeli, davranış bozukluğunun kökeninde toplumsal çevrenin nasıl bir rol oynandığı irdelenmelidir. İçinde bulunulan çevre suç işlemeye itiyorsa, çevre değiştirilmelidir.

*Kimsesiz ve korumasız çocuklar, devlet tarafından koruma altına alınmalı ve çocuk ıslah evleri birer cezaevi olmaktan çıkarılıp eğitim ve öğretim kurumlarına dönüştürülmelidir.

*Göç, planlı kentleşme ve nüfus planlamasına dönük olarak, sürekliliği olan ve sağlıklı işleyen eğitim ve bilgilendirme mekanizması oluşturulmalı, göç eden ailelerin çocuklarının yeni toplumsal çevrelerine uyum sağlamaları için gerekli psikolojik destek sağlanmalıdır.

*Öğretmenlerimizin topluma yansıyan şiddet dalgasının geriletilmesinde önemli bir rolleri vardır. Bu bakımdan, okulları esir alan şiddet ve çeteleşme olgusunun önüne geçmek için eğitim-öğretim kurumlarında suç ve ceza kavramı üzerine bilgilendirici, eğitici, açıklayıcı etkinlikler düzenlenmelidir."