“Güvenceli bir iş ve güvenceli gelecek” talebiyle iş bırakan eğitim emekçileri dört bir yanda basın açıklamaları yaptı.
Eğitim sendikalarının ortak açıklamasında Öğretmenlik Meslek Kanunu üzerinden öğretmenlik mesleğinin itibarsızlaştırıldığına dikkat çekilerek “Önceki gün ömrünün büyük bölümünü eğitime ve öğrencilerine adamış olan bir meslektaşımızı hayattan ve öğrencilerinden koparan ne basit bir öfke krizi ne failin öğrenci oluşu ne de failin uyruğu ile ilgilidir” denildi.
Açıklamada Milli Eğitim Bakanı’na şu sorular yöneltildi:
“*Okulda şiddeti önlemek için daha kaç eğitim emekçisinin can vermesi gerekiyor?
*İktidarın ve MEB’in plansızlığı nedeniyle okullarımız güvenlik açısından ciddi risk altındadır. Okullarımızdaki güvenlik açığının faturasını canımızla mı ödeyeceğiz?”
Açıklamanın devamında suçun azmettiricilerine ilişkin şu vurgulara yer verildi:
“-Daha önce defalarca yaşadığımız cinayetler gibi bu son bu cinayetin de azmettiricileri; öğretmenler çalışmıyor gibi yanlış bir algıyı toplumda yaymaya çalışanlardır.
- Bizleri bugün okullarımızda açık hedef haline getirenler; liyakatsiz şekilde atandıkları koltukları bir hükümdarlık alanı gibi kullananlar, her fırsatta bizleri aşağılamaya çalışan mülki amirlerdir. Öğretmenliğin aynı zamanda bir uzmanlık mesleği olduğunu görmezden gelenlerdir. Okullarda şiddeti körükleyenler; eğitime dair eleştiri ve önerilerimize yıllardır kulak tıkamakta ısrar edenlerdir.
- Bizleri hedef haline getirenler; her fırsatta emeğimizi küçümseyenler, mesleğimizi itibarsızlaştıranlardır.”
Açıklamada talepler sıralandı ve şunlar ifade edildi:
“Kendimizin ve öğrencilerimizin canından endişe ederek okula gitmek istemiyor, can güvenliğimizin olmadığı bir eğitim sistemini kabul etmiyoruz!"