“Laik, bilimsel ve karma eğitimin çanına ot tıkamak istiyorlar”

Eğitim Sen İstanbul 5 No’lu Şube Başkanı Ata Esen ile karma eğitimin yönetmelikten kaldırılmasını ve eğitimdeki gericileştirme saldırılarını konuştuk.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 17 Eylül 2018
  • 08:16

AKP iktidarı eğitimdeki gericileştirme saldırısında son olarak “karma eğitim” maddesini yönetmelikten kaldırdı. İktidarın toplam eğitim politikasının bir parçası olan bu saldırıyı Eğitim Sen İstanbul 5 No’lu Şube Başkanı Ata Esen ile konuştuk.

AKP iktidarının son olarak “karma eğitim” zorunluluğunu yönetmelikten kaldırılmasına değinen Esen; “Aslında hükümetin laik-bilimsel eğitimi kaldırmaya yönelik girişimlerinin ilki değil. Bundan önce birçok girişimler oldu. Onları da hayata geçirmeye çalışıyor ve birçoğunu da hayata geçirdi. Onlardan bir tanesi, ama en son halkası denebilir mi değil. Bundan sonra yenileri de gelecektir” dedi.

Esen Karma eğitimin önemini ise şu sözlerle dile getirdi: “Karma eğitim tüm dünyada bilimsel eğitim yapan ülkeler-kuruluşlar ne varsa olmazsa olmazdır.

Çünkü karma eğitimden ödün verdiğiniz ya da saptığınız zaman laik-bilimsel eğitimden sapmış oluyorsunuz. Karma eğitim laik-bilimsel eğitimin ana ögelerinden bir tanesidir.”

Bu nedenle iktidarın yaptığı bu düzenlemeyi “talep varsa olabilir”, “talep varsa karşılanabilir” diye basitçe geçiştirmeye çalıştığına ancak bunun basit bir adım olmadığını belirten Esen, “Çok bilinçli ve planlı bir eğitim anlayışının sonuçlarından bir tanesidir” vurgusu yaptı.

İmam hatiplerdeki harem-selamlık uygulama yasal değildi

Yıllardır imam hatip okullarında harem-selamlık uygulamanın da yasal olmadığını ve fiili olarak uygulandığına dikkat çeken Esen şunları söyledi:

“İmam hatipler de MEB’e bağlı ve yasal olarak oralarda da karma eğitimin olması şart aslında.

Ama orada dini eğitimin öne çıkarılması bahanesi ve ‘İslam’ın gereklerini yapıyoruz’ gerekçesiyle bu toplumun hassasiyetlerini de kullanarak bu fiili durumu yarattılar geçmişte. Ama bu imam hatiplerle sınırlıydı. Belki toplumun da dikkatini çok çekmemişti bu açıdan.

Ama bunu imam hatiplerin dışına taşırarak toplumun bütün kesimlerine yönelmesi toplumun dikkatini çekiyor. Bu anlamda niyetlerinin ne olduğunu da ortaya koyuyor.

Özetlemek gerekirse imam hatiplerde yapılan da Türk eğitim sisteminin içerisinde olan bir durum değildir. Laik eğitim sisteminin hiç içinde değildir.”

Eğitimin gericileşmesine, piyasalaştırılmasına hizmet eden planlı bir adım

Dün sadece imam hatiplerde hayata geçirilen bu fiili adımın bugün yönetmelik değişikliği ile daha kapsamlı bir saldırı olarak karşımıza çıkacağına dikkat çeken Esen şöyle devam etti: “Tesadüfi veya bir velinin isteği doğrultusunda ortaya çıkmış bir şey değildir. Planlı, eğitimin gericileşmesine ve piyasalaşmasına yönelik özellikle gericileşmesine dair bir anlayışın çalışmanın üründür.

Bu zaten tarikatların isteğiydi. Cumhurbaşkanı başta olmak üzere bugün bizi yönetenlerin de ve eğitimin başında olanların hepsinin birbiriyle koordinasyon halinde ortaya çıkardığı bir durumdur.

Bu durumun gidişatı şudur; Gelecekte gerçekten laik, bilimsel bir eğitimin karma eğitimin çanına ot tıkamaktır deyim yerindeyse. Ot tıkamayı hedefliyorlar.

Birçok şeyi başardılar biz ses çıkarmaya çalışıyoruz. Eğitim Sen ve laik bilimsel eğitimden yana olan kesimler...

Ama onlar da çok taviz verecek gibi durmuyorlar. Bu mücadele ile durdurulabilecek bir şey. Mücadelenin yaygınlaştırılmasıyla durdurulacak bir şey. Bunun için uğraşıyoruz.”

“Gücümüz yetmez” demeden ses çıkarmalıyız!

AKP iktidarının 16 yıllık eğitim politikasının “kurbağa sıcak su” örneğine benzeten Esen; “Birden ben ‘bunu değiştirdim, tümden ortadan kaldırayım’ demiyor. Yavaş yavaş getiriyor. Toplumu da buna alıştırıyor. Alışan toplum çok fazla tepki vermiyor. Bundan da yararlanarak istediği gibi bir sonucu almak istiyor.”

Eğitim Sen genel merkez ve 5 Nolu şube olarak ‘bizim gücümüz azdır, bizim buna gücümüz yetmez’ demeden bütün demokratik kamuoyu ile birlikte bir mücadele örülmesi gerektiğini söyleyen Esen; “Sesimizi yükseltmemiz gerekiyor. Sesimizi ve tepkimizi birleştirmemiz gerekiyor. Aksi takdirde kurbağa-sıcak su misali bu toplum buna alışacaktır. O zaman da ses çıkaran bulunamayacaktır” dedi.

Kızıl Bayrak / İstanbul