Eğitim Sen okulların tatil edilmesinin ardından eğitim alanındaki sorunlara karşı yaptığı eğitim günlükleri raporunun 14.’sünü bugün açıkladı.
Açıklamada ilk olarak, MEB’in uzaktan eğitim dönemiyle birlikte öğretmenlerin üzerindeki baskının arttığı, birçok kentte bunlara dair örnekler olduğu belirtildi. EBA TV üzerinden gerçekleşen derslere de değinilerek, öğretmenlerin ders içeriğine göre öğrencilerle yapması gereken uygulamaların yerine ders içeriğinde olmayan video ve konferans gibi uygulamaların kullanılmaya zorunlu bırakıldığı ifade edildi.
İkinci olarak MEB tarafından 2020’nin Haziran ayında alınacak 20.000 öğretmen ile ilgili atama takvimine ve alanlara göre atanacak kontenjan sayılarına dair görüş dile getirildi. Eğitim Sen, atamaların ihtiyaç sayılarına göre yapılmasının gerektiğinin altını çizdi. Aynı zamanda, atama kontenjanlarının ihtiyaçlarla uyuşmadığı belirtildi. Bazı alanların kontenjan sayıları sınırlanmışken, din kültürü ve ahlak bilgisi alanına her dönem fazla kontenjan alanı ayrılmasının da eşitsizlik olduğu ifade edildi. Ayrıca, 2020’in ocak ayında yapılan atamaların halen görevlerine başlamadığına değinilen açıklamada, okullar açıldığında görevlerine başlayacakları öne sürülen 20 bin öğretmenin bu ara dönem boyunca mağdur edileceğinden bahsedildi.
Ortaöğretim merkezi sınav sistemi üzerinde durulan açıklamada, yayınlanan kılavuzda kontenjan sayıları 213.128’e arttırılmış olsa da sorunun çözülmesi için yeterli olmayacağı belirtildi. 1.800.000 öğrencinin yerleşebilmesi için iyi bir eğitim çizelgesinin oluşturulmasının gerekli olduğunu vurgulandı. Lise kontenjanlarında öğrencilerin ilgi, istek ve tercihlerine göre okullaşma politikasının uygulanması istendi. 2020-2021 yılının yerleşme sorunuyla ilgili, dersliklerin sayısının arttırılması değil, okulların sayılarının arttırılması gerektiğine dair görüş dile getirildi.
Öğretmenlerin 28 Mart 2020 tarihinde ücret ödemelerinin yapılmamasıyla birlikte bilim sanat alanında çalışan öğretmenlerin de ayrıca mağdur edildiği belirtildi.
Son olarak, salgında okulların kapanması ile birlikte okul aile birliği üyesi eğitim emekçilerinin de işsiz kalmasına değinildi. Bu emekçilerin ekonomik zorluklar çekmemesi için devletin bu kesimleri desteklemesi gerektiği belirtildi.