Tedbir alınmadı, mağduriyet yaratıldı!
Çin’de ortaya çıktığı varsayılan ve tüm dünyayı etkileyen Korona virüsü telaşı Türkiye’de de neredeyse yaşamı durduracak noktaya geldi. Sağlık Bakanlığı’nın ilk vakayı açıklamasının ardından toplumsal alanların akıbeti tartışılmaya başladı. Tartışmaların odağı doğal olarak okullar oldu. Milyonlarca öğrencinin eğitim gördüğü kurumlarda ne denli sağlıklı bir ortam olacağı tartışılmaya başlanmıştı ki, ilk-orta öğretimlerin ve Yükseköğretim kurumlarının ara tatile girdiği duyuruldu.
Eğitimin ne denli aksayacağı, bu durum uzadıkça ne şekilde devam edeceği, şu an için yetkililerin gündeminde değil. YÖK’ün yaptığı tek açıklama, okullarda dezenfektan çalışmalarının ve rutin temizlik uygulamalarının arttırılacağı yönündeydi. Bu açıklamalar, “bugüne kadar neredeydiniz?” sorusunu akla getiriyor. Çünkü vakıf üniversiteleri hariç Türkiye’nin hemen hemen her eğitim kurumunun tuvaletlerinde peçetenin dahi olmadığı bilinen bir gerçektir. KYK yurtlarında kalan öğrencilerin kendi peçetelerini aldıkları bilinen bir gerçektir.
Çalışmayan sifonlar, doldurulmayan sabunluklar, ortak alanların dezenfekte konusu, her zaman tartışılmıştır. Okulların ara tatili dolayısıyla ertelenen bu tartışmaların yanı sıra bir de “ara tatil” meselesi vardır. Çin’den sonra en çok Korona virüsten etkilenen ülkelerin başını çeken İtalya’da virüsün yayılma nedeninin kontrolsüz yurt içi dolaşım olduğu bilinmekte. Yani İtalya’nın Kuzey Bölgesi’nin sınırlarının birkaç saat içinde kapanacağını duyan halkın büyük kitleler halinde otobüs ve trenlere akın etmesi sonucu, virüs ülkenin her yanına çok hızlı bir şekilde yayılabilmiştir. Türkiye’de ise Yükseköğrenim’de ara tatil ilanının hemen ardından yaşanan otogar ve hava limanı izdihamları, “ara tatil”in tek başına alınabilecek bir önlem olmadığının göstergesidir.
KYK yurtlarında kalan öğrencilere tatil haberinin hemen ardından Mart ayı ücretlerinin geri verileceği söylendi. Bu süreçte kullanacakları iznin ise yurt iznine dahil edilmeyeceği duyuruldu. Bu durum öğrencilerin yurtlardan ayrılmasına bir teşvikti aynı zamanda. Bu açıklamaların hemen ardından üniversite öğrencilerinin bulunduğu şehirlerdeki otogar ve hava limanlarından yansıyan tablo ise vahimdi. Çünkü binlerce öğrencinin daracık alanlarda memleketlerine gidebilmek için toplanmaları, “toplu alanlardan uzak durun, kişisel hijyene özen gösterin” gibi açıklamalara hiç uygun düşmüyordu.
Bu denli hassas bir süreci öğrencilerin aile ve akrabalarının yanında geçirmek istemeleri doğaldır. Ancak kontrolsüz dolaşım, bu virüsün Türkiye’nin her noktasına ulaşacağının da göstergesi niteliğinde. Kısacası bu yaşananlar, halk sağlığını umursamayan, ama imajlarını ve günü kurtarmanın yollarını arayanların umurlarında değildir. Bu süreçte birçok öğrenci, parası olmadığı için de memleketine dönmek zorunda kalmıştır. Kolonya ve dezenfektan alınmasını önerenler toplumun insani acil ihtiyaçlarını karşılasa, sağlıklı bir ortam yaratıp gıda teminatı sağlansa, ülke içi ulaşımda bu denli vahim bir tablo görülmeyecekti. Bu tablo “evlerinizden, bulunduğunuz mekanlardan mecbur kalmadıkça çıkmayınız” uyarısının altının boş olduğunu da gözler önüne sermiştir. Yapılması gerekenlerden biri de ara tatil ilanının ardından öğrencilerin kendilerini güvende hissettikleri yerlere dönmesi için ücretsiz, sağlıklı ve nitelikli ulaşım sağlanmasıydı.
Bir diğer konu ise, Avrupa’dan ve umreden gelenlerin KYK yurtlarına yerleştirilmeleridir. Devlet yurtları bu süreçte karantina alanları olarak kullanılmaya başlanmıştır. Ama bu durum ciddi mağduriyetler yaratmıştır. Ankara Gölbaşı’nda bulunan kadın öğrencilerin kaldığı KYK yurdunda başlayan bu uygulama, Konya ve Sivas’ın ardından, İstanbul’da da çoğalmaktadır. İlk olarak Ankara’da sabaha karşı saat 03.00 civarında, öncesinde hiçbir duyuru yapılmadan çıkarılan öğrencilerin mağduriyeti, yine aynı şekilde, gecenin bir yarısında yapılan “yarın yurdu terk etmeniz gerekmektedir” gibi anonslarla İstanbul’daki yurtlar izlemiştir.
İstanbul’da KYK’ya bağlı Florya Beşyol Kız Öğrenci Yurdu, Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman öğrenci yurtları, karantina yurtları ilan edildi. Başka yurtların da bu listeye eklenip eklenmeyeceği ise henüz bilinmiyor. Burada kalmaya devam eden öğrencilere söylenen tek şey ise ya memleketinize dönün oluyor ya da bazı başka devlet yurtları gidilecek adres olarak gösteriliyor. Ama yaşananlar, tüm önlemlerin yalnızca günü kurtarma amacı ile alındığının kanıtı niteliğindedir. Bu uygulamalardan dolayı yüzlerce öğrenci ciddi mağduriyet altında bırakılmıştır. Ayrıca tüm bu süreç bitip karantina ortadan kaldırıldıktan sonra ise öğrenciler yurtlara dönüp dönmemekte endişeli olacaklar. Çünkü tuvaletlere sabun koymaktan bile imtina edilen devlet yurtlarının tekrardan ne denli hijyenik olacağı soru ciddi bir işaretidir.
Alınan tedbirlerin dışında tutulan fabrika ve atölye gibi toplu üretim alanlarında çalışan işçi ve emekçiler risk altında bırakılıyor. Halk sağlığı bu süreçte hiçe sayılmıştır. Devletin eksiksiz olarak yerine getirdiği tek şey, gerçek verileri ve tabloyu saklamak olmuştur. İktidarın icraatı, bu kepazelikleri gözler önüne serenleri gözaltına almak olmuştur. İnsanların hayatını tehlikeye atan böylesi bir virüste bile bu sistem kendi kâr düzeninin devamını ve yalnızca kendi sağlığını düşünmektedir.