Din istismarcılarının “ahlakı”

Sermayenin siyasal alandaki dinci-gerici temsilcilerinin anti-komünist olmaları şaşırtıcı değil elbet. Hem sınıfsal konumları hem ortaçağ artığı bir ideolojiyi temsil etmeleri bunu kaçınılmaz kılıyor. Ancak tepeden tırnağa pislik içinde yüzen mafyatik bir rejimi savunurken kendilerini “ahlaklı”, muhaliflerini ise “ahlak eğitimine muhtaç” diye resmetmeleri kepazeliklerini dışa vuruyor.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 03 Ocak 2022
  • 17:03

Din istismarında ölçü tanımayan AKP-MHP rejimi işi “bize Allah yaptırıyor” deme noktasına vardırdı. Kendilerini meşru gösterme çabasıyla her türlü yalan, manipülasyon ve söylemi kullanan rejimin şeflerinin başında “Suçişleri Bakanı” geliyor. Zira bu ifadeleri bizzat kullanan Soylu, mafyatik iktidarın çürüyen profilini gözler önüne seriyor.

Kokuşmuş mafyatik rejimin “tipik” temsilcisi olan tiplerden bir diğeri de AKP Elazığ Milletvekili Zülfü Demirbağ’dır. Çizdiği vasat altı profiliyle, kaba pervasızlığıyla, beslendiği saray saltanatına “hizmet edeyim” diyen Demirbağ, bunu yaparken rejimin rezilliklerini ortaya seriyor. Demirbağ bu rolünü, bir süre önce yaptığı şu açıklama ile ispatlamıştı: “Bugün ekonomik sıkıntı çekebiliriz. Normal şartlarda 2 kilo et yiyorsak yarım kilo yeriz. Domatesi iki kilo yerine iki tane alırız. Biber alacaksak bir kilo yerine üç tane alırız”

“İtibarı düşmesin” diye saraydaki lüksten, şatafattan, sefahatten tasarruf etmeyen rejimin bu “dinci-ahlaklı” temsilcisi, toplumun geniş emekçi kesimlerine, “yarı aç yarı tok yaşayın ve şükredin” diye vaaz vermekte sakınca görmemişti. Kısa süre önce yaptığı skandal mahiyetindeki açıklamalarla yetinmeyen AKP Elazığ Milletvekili Zülfü Demirbağ bir kez daha sahnede göründü. 

Elazığ’da yerel yayın yapan Kanal Fırat’ta bir programa katılan bu adam, “Millet İttifakı’nı eleştirmek” iddiasıyla komünistlere dil uzattı. TKP’nin ittifakın ortaklarından biri olduğu yalanını ortaya atan bu “ahlaklı dinci” şu ifadeleri kullandı: “Bir de Komünist Partisi var. Komünistlerde zaten namus anlayışı diye bir şey yoktur, aile namus anlayışı olmaz.” Aynı konuşmada CHP’ye LGBT’ye İyi Parti’ye de dil uzatan söz konusu kişi, “bunları topyekûn ahlak eğitiminden geçirmek lazım” iddiasında bulundu.

Sermayenin siyasal alandaki dinci-gerici temsilcilerinin anti-komünist olmaları şaşırtıcı değil elbet. Hem sınıfsal konumları hem ortaçağ artığı bir ideolojiyi temsil etmeleri bunu kaçınılmaz kılıyor. Ancak tepeden tırnağa pislik içinde yüzen mafyatik bir rejimi savunurken kendilerini “ahlaklı”, muhaliflerini ise “ahlak eğitimine muhtaç” diye resmetmeleri kepazeliklerini dışa vuruyor.