Sermaye medyası kendi ahlak sınırlarını da aşıyor

Sermaye medyası kendi ahlak sınırlarını aşarak yalan haberlerinde sınır tanımıyorsa bu, sermayenin çöküşe varan krizini gösteriyordur.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 14 Eylül 2016
  • 14:42

Sermaye medyası elbette tarafsız olmayacak. Sermayenin hizmetinde olacak. Sermayenin çıkarları doğrultusunda yalan haberler yapıp toplumu kandıracak ve hatta yönlendirecek. Bu söylediklerimiz sermaye medyasının yalan haberlerini, “yapmak zorundalar” diyerek meşrulaştırmak değil, ama gerçekliğini vurgulamak içindir.

Yine de yalan haberin de, yönlendirmenin de ahlaki sınırları olur. Ahlaki sınır, kısmen onurla bağlantılı etik kaygılarla belirlenir. Kısmen de söyledikleri yalanın inandırıcı yanları olmalı ki toplumu yönlendirebilsin. İşte bu yüzden ağırlıklı olarak bu yanıyla ahlaki sınırları olur.

Ne var ki yandaş medya ahlaki sınırların alt üst etmiş durumda. Tüm sermaye medyası için bu durum söz konusu. ATV gibiler bugün ‘ultra yandaş medya’ sözcüğüyle ifade edilebilir. 28 belediyeye kayyım atanması, yani belediyelerin işgali, ya da seçmen iradesinin gaspı ATV’de haber yapılırken, haber sunucusu olarak maaş alanlar öyle bir anlatıyor ki, haberi dinleyenler biraz inanacak olsa, “Allah Allah” nidalarıyla kayyım atanan belediyelere yürüyecekler. Belediyenin iş makineleri hendek açmakta kullanılıyormuş. Hendekler, ağır silahlardan bile çok daha güçlü silahlar gibi gösterildiğinde, elbette hendek açmak bir suç gibi görülür. Darbe girişimi sırasında darbecilerden korunmak için bazı yerlere kendileri hendek açtılar. Saldırmak için değil, korunmak için. Bu haberler sermaye medyasında çok az yer aldı ama, hepsinin ana mesajı, savunma amacıyla hendek açılması oldu. Ama aynı hendekler Diyarbakır’da açıldığında tanktan bile çok daha güçlü saldırı araçları olarak gösteriliyor.

Yalan haber yapılırken “hendekler kirli savaş başlamadan 1 yıl önce kazılmaya başlandı” deniyor. Bunu söylerken 1 yıldır kazılan hendekleri görmediklerini ima ediyorlar. Bunları yaparken “insanlar kendi yaşadıkları mahalleye neden hendek kazar” sorusundan uzak duruyorlar. Çünkü hendeği bir an için saldırı aracı gibi görsek bile hiç de gizlenebilecek bir şey değil. Bu yüzden böyle bir saldırı hazırlığı tek kelimeyle aptalca olurdu. Hendekler mahallelere saldırılardan sonra açıldı. Haber sadece bu kronolojik sırasıyla bile verilse, hendeklerin bir savunma aracı olduğu apaçık görülür. Ama bunu bile yapmıyorlar. İyice ahlaksızca “haber” yapıyorlar.

Sermaye medyasının bu kadar ahlaksızca “haber” yapması, sermayenin çaresizliğinden kaynaklı. Bugün Kürt ulusal kurtuluş mücadelesi öne çıktığı için bu konuda çok daha yoğun ahlaksızca haber yapıyorlar. Sınıf mücadelesi yükselse aynı ahlaksızca “haberleri” işçi direnişleri için de yapacaklar. Bugün için ahlaki sınırı çiğnemeden yalan “haberler” yapıyorlar. Direniş güçlendiği oranda ahlaki sınır çiğnenmeye başlanıyor.

Çünkü sermaye sınıfı onca güçlü, istikrarlı yalan haberlerine rağmen, alabildiğine güçsüz. Deyim yerindeyse, yalan haberlerine inandırabildiği kitle dışında gücü yok. Bu ahlaksızca yalan “haberlerin” azımsanmayacak kitleyi hala kendine inandırabilmesi, kitlelerin kendi çıkarları etrafında örgütlü olmamasından kaynaklı. Kitleler örgütsüz oldukları için güçsüz. Güçsüz oldukları için de “haber” diye dinlediklerini, hiç düşünmeden ezberliyorlar.

Ezber ancak örgütlenerek bozulur. Ezber bozmayanlar ise, aynı ahlaksızlığın bir parçası haline gelir. 28 belediyeye kayyım atandı. Bu “haberler” çok az sorgulansa bile, en azından haksızlık yapılıyor, diye bir itiraza neden olur. Biz daha ötesini söyleyelim. Haksızlık değil, yapılan; Kürt halkına yönelik kirli savaşın seçmen iradesi gasp edilerek sürdürülmesi.

M. Kurşun