“O, ne önde
ne arkada
sırada
sıramızdaydı..
Ve yanındakinin kanlı başı onun omuzuna eğilince
ona sıra gelince
sayını saydı...
Söz istemez.
Yaşlı göz istemez.
çelenk melenk lazım değil...
Susun
Sıra neferi uyusun...”
Nazım bu şiiri Hüseyin yoldaş için yazmış gibi hissediliyor. Nazım'ınki derin bir öngörü değil, deyim uygunsa basit bir gözlem. Devrimin sıra neferleri ne önde dururlar ne de arkada kalırlar.
Hüseyin (Temiz) yoldaş örgütçü olarak önde gelen bir yoldaştı. Ama kibrin, büyüklenmenin zerresi bile yoktu yoldaşta. İşçi Kültür Evi'ne gelen işçiler, eğer iş yerine ilişkin bir çalışma yapmak istiyorsa ilk önce “Hüseyin hoca” olarak belleklerinde ve yüreklerinde yer eden Hüseyin yoldaşı sorardı. Çünkü eğer işçi önceden bir çalışmaya başlamamışsa bile, Hüseyin yoldaş onu bir çalışma yapmaya yönlendiriyordu. Direktif vererek değil, işçilerin kendinden biri, Hüseyin hocaları olarak sohbetlerle yapıyordu bunu.
İşçilerle ilgili her habere dikkat kesilirdi. Akademik bilgilenme değildi kaygısı. Her işçi, emekçi direnişinde örgütlenme sürecinde değerlendirilecek deneyimler, dersler var. Hüseyin yoldaş bu deneyim ve dersleri özümserdi. Bu yüzden işçi direnişlerinde olabilecek en isabetli taktik eylemleri buluyordu. Bulduğu fikri ne yoldaşlarına ne de işçilere dayatıyordu. Tartışıyor ve tartıştırıyordu. Hüseyin yoldaşın fikri daha zenginleşmiş bir içerikle karara dönüşüyordu. Yoldaş kolektifinde kararların bu şekilde alınması, olması gereken ve normal bir durum. Ama Hüseyin yoldaş işçileri de eylem kararı alma mekanizmasının içine katmayı başarıyordu.
Bu anlattıklarımız “Hüseyin yoldaşın dahil olduğu her direniş kazanımla sonuçlanıyordu, ya da Hüseyin yoldaşın konuştuğu her işçi yoldaşımız haline geliyordu” gibi bir algı oluşturmasın. Dahası böyle olumlu sonuçlar çok az oluyordu. Buna karşın Hüseyin yoldaşın sınıftan yana umudu hiçbir zaman bitmedi. Sınıfın gerçekliğini de potansiyelini de biliyordu. Yılmadan, usanmadan ve umutla bu devrim potansiyelini açığa çıkarmaya çalışıyordu.
Hüseyin yoldaşı bir cümleyle anlatmaya kalksak şöyle deriz: Gerçeklikten asla kopmadan sınıfa her zaman umutla bakan ve umudunu yaşama geçirmek için yılmadan usanmadan emek harcayan devrimin sıra neferiydi Hüseyin yoldaş.
İstanbul’dan bir yoldaşı