Sınıf devrimcisi yoldaşımızı ölümsüzlüğe uğurlayalı on yıl oldu. Hüseyin Temiz yoldaş 11 Mart 2009'da ölümsüzleşti.
Onu tanıyan herkesin seslenişiyle Hüseyin Hoca’ydı o. Ondan söz eden işçiler çoğu kere sadece Hoca derlerdi. Çünkü işçilerin dostu, sırdaşı, en önemlisi de öğretmeniydi. Umudun işçinin kendi özgücünden doğduğunu öğretir ve aşılardı.
İşçi sınıfı için her zaman umutluydu Hüseyin Hoca. Dayanaksız bir umut değildi onunkisi. Yaşananları yorumlamakla sınırlı kalsa, derin bir umutsuzlukla kötürümleşirdi. Ama sınıf devrimcisi kimliğiyle umutla çalışıyor, sınıfa emek harcıyordu. “Aslolan değiştirmektir” tezi onun sınıf devrimcisi kimliğinin esasıydı.
Bir örnekle bunu somutlayalım. Sefaköy İşçi Kültür Evi’ne bir kablo fabrikasında çalışan işçiler gelmişti. Sendikal örgütlenmeye gitmek için yardım ve destek istiyorlardı. İşçilerle ilk konuşanlardan biri Hüseyin Hoca oldu. Gelen işçilerin tümü değilse bile önemli bir bölümünün işten atılıp tazminatlarını almak için böyle bir yönelimde olduklarını görmüştü. Buna rağmen Hüseyin Hoca’nın gözleri yine umutla ışıyordu.
Daha başında olumsuz bir tablo olmasına rağmen, Sefaköy İşçi Kültür Evi’ne gelen işçilerin öncülüğünde o kablo fabrikası sendikalı oldu. Hüseyin Hoca bunu tek başına yapmadı elbette. Yoldaşlarına da gözlerindeki o umut ışığını aşılayarak yaptı. Örgütlü bir müdahaleyle işçilerde dönüşüm başarıldı.
2007 genel seçimlerinde sınıf devrimcilerinin 3. bölge adayı
Hüseyin Hoca sınıfın gerçekliğini çok iyi görüyordu. Ama sınıf devrimcisi kimliğiyle hareket ediyor, verilecek emekle bu gerçekliğin değişeceğini biliyor, sınıftan yana umudunu koruyor ve büyütüyordu. 2007 genel seçimlerinde İstanbul 3. bölge adayı oldu Hüseyin Hoca. Neden aday olduğunu şu sözlerle anlatmıştı:
“Her şeyden önce biz sınıf devrimcisiyiz. İşçi sınıfını bu topraklarda programıyla, eylemi ile temsil eden tek oluşumun rehberliğinde mücadele eden insanlarız. Sınıfımız bugün çok yönlü saldırılarla karşı karşıya olmasına rağmen ortaya güçlü bir direnç koyamıyor. Sınıf hareketinin dibe vurduğu bir ortamda kitleleri kendi güncel ve temel sorunları üzerinden örgütlü mücadeleye çekmeye yönelik kesintisiz bir faaliyet yürütüyoruz. Burjuvazi kendi siyasal krizine çözüm bulmak, en azından bu krizi bir süre için dindirmek amacıyla seçim oyunu ile kitlelerin karşısına çıkıyor. Sandığın sonucu ne olursa olsun, sosyal yıkım saldırılarına kalındığı yerden devam edileceği kesin. Biz kitleleri uyarmak, seçimin de meclisin de işçi ve emekçiler için çözüm olmadığını, kurtuluşun devrimde ve sosyalizmde olduğunu söylemek sorumluluğuyla karşı karşıyayız. Bu sözü ancak biz devrimci sınıfın programına sahip olanlar söyleyebilir. Bunu biz söyleyeceğiz, bunu söylemek için aday oldum.”
Umudu hiçbir zaman yitirmeyen bu inançlı devrimcinin anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.
H. Ortakçı