İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltı’nda Kayıplara Karşı Komisyon ve Cumartesi Anneleri sosyal medyadan gerçekleştirdiği 848. hafta eyleminde Recep Diker'in akıbetini sordu ve adalet istedi.
Saat 12.00'de paylaşılan videoda Hasan Ocak'ın kardeşi Maside Ocak'ın sunumuyla ilk sözü Recep Diker'in eşi Leyla Diker aldı. Leyla Diker'in eşini gözaltında kaybedilişi hakkında Kürtçe anlatımının ardında sözü Recep Diker'in ağabeyi Abdurrahim Diker aldı. Ardından Recep Diker'in oğlu Mahsum Diker konuştu.
Basın metnini Ferhat Tepe'nin kardeşi Ayşe Tepe okudu. 848. hafta eylemiyle dünyanın en uzun eylem süreci yürüttüklerini belirten Tepe, sağlanmayan adalet, kayıpları akıbetlerinin açıklanmaması ve cezasızlık politikası hala devam ettiği için eylemlerinin de devam ettiğini ifade etti.
Korucu olmayı kabul etmeyen Diker ailesi köyünden göçtü
“29 yaşındaki iki çocuk babası Recep Diker ailesi ile birlikte Silvan’a bağlı Kayadere (Ferhênde) köyünde yaşıyordu. Köylüler üzerinde ağır bir koruculaştırma baskısı vardı. “Ya korucu ol ya da köyünü terk et” baskısı altındaki köylülerin korucu olmayı reddetmesi üzerine köy defalarca yakıldı. Köylüler zorla yerlerinden edildi. Bu süreçte ağır insan hakları ihlalleri yaşandı. Koruculuğu reddeden köylüler gittikleri yerlerde de devlet şiddetinin çeşitli biçimine maruz kaldı.
Köyünde yaşama imkanı bulamayan Diker ailesi Silvan’a taşınmak zorunda kaldı. 90’lı yıllarda Silvan, özel savaş yöntemlerinin en ağır uygulandığı yerlerden biriydi. Hizbullah’ın, JİTEM’in ve korucuların faaliyet sürdürdüğü ilçe tam bir savaş alanı haline dönmüştü. Yüzlerce sivil insan infaz edilmiş, onlarca sivil insan gözaltında kaybedilmişti.”
27 yıldır akıbeti hakkında bilgi yok
“Köydeki asker baskısından kaçan Diker ailesi, Silvan’da yine hedef oldu. Hizbullah ve JİTEM tarafından ölüm tehditleri alan Recep Diker, bu sefer de şehre ağabeyinin yaşadığı Diyarbakır’a gitti. Ailesini Silvan’da bırakan Diker, Diyarbakır’da ağabeyinin evine yerleşti. Kalabalık ortamda kendini daha güvende hissettiği için gündüzleri ağabeyinin işlettiği kahvehanede bulunuyordu.
14 Eylül 1994 tarihinde yine kahvehaneye gitmek üzere evden çıktı ve bir daha geri dönmedi. Ailenin emniyet ve adli makamlar nezdinde yaptığı tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. Recep Diker’den bir daha haber alınamadı.”
27 yıldır Diker akıbeti konusunda bir bilgi alınamadığını belirten Tepe son olarak şunları söyledi:
“Kaç yıl geçerse geçsin; Recep Diker için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 149 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.”
Kızıl Bayrak / İstanbul