Cumartesi Anneleri, 700. hafta eylemine ilişkin açılan dava öncesinde adliye önünde açıklama yaptı. Açıklama için İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi ve Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon bileşenlerinin çağrısı ile Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi önünde bir araya gelindi. Cumartesi Anneleri’nin 700. hafta eylemine gerçekleşen polis saldırısı ile ilgili konuşma yapılarak “Bu davada yargılanan bizim hakikat ve adalet arayışımızdır” denildi.
Diyarbakır Barosu adına yapılan konuşmada “Diyarbakır Barosu olarak Cumartesi Anneleri’nin adalet arayışının ve mücadelesinin yanındayız” denildi.
İstanbul Barosu ve Van Barosu adına yapılan konuşmalarda da açılan davanın hukuksuzluğuna değinerek dayanışma içinde olunduğu ifade edildi.
Açıklamayı gözaltında kaybedilen gazeteci Ferhat Tepe’nin kardeşi Ayşe Tepe okudu. Tepe, “Kimiz biz? Neden buradayız?” soruları ile başlayarak şunları ifade etti:
“Biz evlatları, yakınları güvenlik görevlileri tarafından kaybedilenleriz.
Yıllardır kayıplarını arayanlarız.
Yıllardır Galatasaray Meydanı'nda "evlatlarımızın hiç olmazsa kemiklerini verin” diye haykıranlarız.
Sevdiklerimizin mezarlarına bırakamadığımız karanfilleri göğüsümüzde taşıyanlarız.
Biz, 850 hafta boyunca dünyanın en barışçıl, en haklı mücadelesini yürüten anneleriz, evlatlarız, kardeşleriz, hak savunucularıyız...
Biz, taleplerimize kulaklarını tıkayanlar tarafından yaka paça gözaltına alınan, şiddet görenleriz.
Biz, Anayasal hakkımızı kullandığımız, "evlatlarımız nerede” dediğimiz için mahkeme mahkeme süründürülmek istenen, yıldırılıp sesi kısılmak istenenleriz.
Ama biz aynı zamanda asla yılmayanlarız.
Biz susmayanlarız.
Biz vazgeçmeyenleriz.
Kaybedilen her bir evladımızın akıbetini öğrenene kadar pes etmeyecek olanlarız.”
Tepe şu şekilde devam etti:
“Bugün burada yargılanan bu pes etmeyen irademizdir.
Bugün burada yargılanan anayasal haklarımızdır.
Anayasal haklarımızı kullanmaktan vazgeçmeyeceğiz. Bu hakkımızı kullanmak için seçtiğimiz ve 700 hafta boyunca bizden kaynaklanan tek bir olay çıkmadan oturduğumuz Galatasaray Meydanı'ndan vaz geçmeyeceğiz.
Bir değil bin dava da açsanız biz asıl davamızdan, "evlatlarımız nerede” diye haykırmaktan asla ama asla vaz geçmeyeceğiz.”
Basın açıklamasının ardından davanın avukatlarından Öztürk Türkdoğan söz alarak şunları vurguladı:
“Bu dava beraatle sonuçlanmalı, bu dava hak arayıcılarını yıldırmak için açılan bir dava. Bu tarz davalarla anneleri yıldırmaya çalışıyorlar. Bu davayı açanlar yargılanmalı.”
TİHV, CHP ve HDP milletvekilleri, KESK Şubeler Platformu ve Ankara Barosu da eyleme katılarak destek verdi.
Açıklamanın ardında 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek duruşma için adliyeye geçildi.
Hanife Ana: “Sanık değiliz biz yargılıyoruz”
46 kişinin yargılandığı duruşma 10.00’da başlaması gerekirken heyetin geç gelmesi ile 12.30’da başladı. Kimlik tespiti yapıldığı esnada, “sanıkların ismi nedir?” sorusuna oğlu Murat Yıldız'ı kaybeden Hanife Yıldız, “Siz kime suçlu diyorsunuz. Sanık değiliz biz yargılıyoruz. Siz hesap vereceksiniz” sözleriyle tepki gösterdi.
Davanın avukatı Öztürk Türkdoğan derhal beraat talebini mahkemeye iletti.
“Galatasaray Meydanı babamla tek bağım, vazgeçmeyeceğim”
Gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun, beyanında babasının kaybedilme sürecini anlattıktan sonra şu şekilde devam etti:
“151 haftadır polis bariyerleriyle kapatılan Galatasaray Meydanı, 26 yıllık umudumun ve direncimin tanığıdır ve gözlerimin önünde gözaltına alınarak kaybedilen babam Fehmi Tosun ile kurduğum tek bağdır Babamla buluştuğum tek mekandır. ‘Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçin’ demek, kaybedilen sevdiklerinizden vazgeçin demektir, ben vazgeçmiyorum.”
Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren söz aldı ve şunları ifade etti:
"Cumartesi Anneleri tam 699 hafta, düşünce özgürlüğü kapsamında barışçıl bir eylem yaptılar. Özünde adalet olan bir eylem. Karanlık dönemlerin tekrar yaşanmaması için yaptılar.”
Ardından Van Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Turan Ece söz aldı:
“Adil bir hukuk sistemi olursa en azından babasının kemiklerini bulabileceği umudunu taşıyan biri yargılanıyor. Yargı makamının objektif olması gerekir. 1995’ten bu güne süreklilik taşıyan bir eylem, 700. haftada yasak konuyor. Cumartesi Anneleri eylemi Türkiye’nin en uzun soluklu eylemidir. Biz bu eylemi protesto olarak kabul etmiyoruz. Bir kamu görevlisi devlet adına hareket edip suç işleyemez. Bu dava kara leke olarak geçecek tarihe.”
Duruşmaya ara verildi.
“Sevdiklerimizi alanlar yargılanmalı”
Aranın ardından Gamze Elvan savunmasında Cumartesi Anneleri'yle nasıl tanıştığını anlatarak şunları ifade etti:
“Gezi Direnişi sırasında kardeşim Berkin’i polis başından vurdu ve onu öldürdü. O günden beri adalet arayan birisi olarak adalet arayan herkesin yanında olmaya çalışıyorum. Ben Besna’dan, İkbal Abla’dan şanslıyım çünkü en azından bayramlarda, anmalarda gidebiliyorum mezarına, bir karanfil bırakabiliyorum, yas tutabiliyorum. Şanslıyım çünkü kardeşim öldüren katillerden biri kısmen de olsa yargılandı ve ben hesap sorabildim. Ama onlar sevdiklerini arıyorlar, nerede olduklarını bilmiyorlar. Ve bu arayış hepimize örnek oluyor. Ben de bu yüzden Cumartesi Anneleri’nin haklı adalet arayışına elimden geldiğince destek olmaya çalışıyorum. Sevdiklerimizi bizden alanlar bu mahkeme salonlarında yargılanmalı, bizler değil.”
“Acılarımız bizi birbirimize kenetledi”
Özge Elvan ise savunmasında şunları ifade etti:
“Cumartesi Anneleri ile yolumuzun kesişmesi Gezi direnişinde kardeşim Berkin Elvan'ın vurulduğu dönemlerde başlamıştı ve o günden sonra ortak acılarımız bizi birbirimize kenetledi. Çok acı ama kardeşimin bir mezarı olması belki de bizi Cumartesi Anneleri’nden ayıran tek fark. Destek olmak için oradaydım annelerin kayıp yakınlarının ve hak savunucularının maruz kaldığı polis şiddetine tanık da oldum. Cumartesi Anneleri'nin bu haklı mücadelesine elimden geldiğince destek olmaya çalıştım, yanlarında olmaya çalıştım ve olacağım da. Derhal beraatimi talep ediyorum.”
Reddi hakim talebi reddedildi
Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, mahkeme başkanın müvekillerinin savunmalarına müdahale etmesine ve Tanal'ı duruşmaya almamasına ilişkin söz aldı. Saat 10.00'da başlaması gereken davanın saat 13.00'te başlamasının da duruşmaya saygı olduğunu belirten Eren, mahkeme başkanın dosyadan çekilmesini talep etti. Eren konuşmasına devam ederken başkan yine Eren'in sözünü kesti. Avukatlar, "Savunma hakkının sınırı olamaz" diyerek reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme başkanı duruşmaya devam edeceğini söyledi. Mahkeme başkanı sanık avukatlarına, "Ya beş dakikada duruşma devam eder ya da savunma yapmazsınız, savunma yapmadığınızı tutanaklara geçirerek duruşmayı bitiririm" dedi. Avukatlar bu durumun yasalara aykırı olduğunu söyleyerek başkana, "suç işliyorsunuz" dedi. Mahkeme başkanı salonu terk etti.
Mahkeme başkanı salona geri gelip avukatların salonda olmadığını görünce tutanaklara, “duruşmaya son verildi” kaydı geçti. Ayrıca mahkeme başkanı, avukatların reddi hâkim taleplerinin yargılamayı uzatmaya yönelik bulduğu yönünde değerlendirmede bulundu. Bir sonraki duruşma 24 Kasım saat 10.30'da görülecek.
Kızıl Bayrak / İstanbul