İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon ve Cumartesi Anneleri sosyal medyadan gerçekleştirdikleri 834. Hafta eyleminde Hasan Ocak için adalet istemekten vazgeçmeyeceklerini vurguladı.
“Hasan’ın katilleri bulunana dek peşlerini bırakmayacağım”
Saat 12.00’de paylaşılan videoda komisyon üyesi Sebla Arcan’ın sunumuyla ilk sözü alan Hasan Ocak’ın annesi Emine Ana (Ocak), “Hasan’ın katilleri bulunana dek peşlerini bırakmayacağım” dedi. Hasan Ocak’ın abisi Ali Ocak’ın ardından gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Ana (Yıldız) konuştu. Hanife Ana konuşmasında oğlunu kaybettikten sonra Ocak ailesini Galatasaray Meydanı’ndan tanıdığını belirterek, Hasan Ocak’ı resimlerinde tanımasına rağmen, “sadece kendi annesinin değil, hepimizin evladıdır” dedi.
Ocak ailesinin avukatı ve İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Hasan Ocak için sürdürülen adalet mücadelesinin hukuksal boyutunu anlattı. Yoleri’nin ardından basın metnini Hasan Ocak’ın kardeşi Aysel Ocak okudu.
Cezasızlığa vurgu yapan Aysel Ocak “Türkiye’de devlet, kamu görevlilerince gerçekleştirilen yaşam hakkı ihlallerini etkin bir şekilde soruşturmayarak, cezalandırmayarak adeta normalleştirmektedir. Bu durum ise derin bir adalet boşluğuna yol açmaktadır” dedi.
Aysel Ocak Hasan Ocak’ın gözaltında kaybedilişini şu ifadelerle anlattı:
“Sosyalist kimliği ile bilinen 30 yaşındaki Hasan Ocak, atama bekleyen bir öğretmendi. Bu bekleme sırasında da Beyazıt’taki bir iş hanında çay ocağı işletiyordu. 21 Mart 1995 gününün akşamüzeri işyerinden Avcılar’daki evine gitmek için yola çıktı ve bir daha kendisinden haber alınamadı.
Hasan’ın gözaltına alındığını ancak bu durumun inkâr edildiğini kamuoyuna açıklayan ailesi savcılıklara başvurarak onun akıbetinin açığa çıkarılmasını talep etti. Aile ayrıca; TBMM, Başbakanlık, Bakanlıklar, hastaneler ve Adli Tıp nezdinde de girişimlerde bulundu.”
Hasan Ocak’ı işkence ederek katledenler ‘bizde yok’ dedi
Hasan Ocak’ın gözaltına alındığı tanıklarla, belgelerle somutlanmasına rağmen bunun inkâr edildiğini belirten Aysel Ocak devamında Ocak’ın cansız bedeninin bulunuşunu ve verilen adalet mücadelesini şu ifadelerle anlattı:
“Büyük bir kampanya yürüterek kamuoyu yaratan ailesi 58 günlük ısrarlı bir arayışın sonunda Hasan’ın ağır işkence izleri taşıyan bedenine ‘meçhul kişi’ olarak defnedildiği Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı'nda ulaştı. Hasan’ın cansız bedeni tüm ilgili makamlardan geçirildiği halde onu soran ailesine ‘bizde yok’ denildiği açığa çıktı. Olayla ilgili düzenlenen resmi rapor; Hasan’ın işkence ile öldürüldüğüne, olay yeri tutanağı ise onun gözaltında bulunan kişilere yapılan rutin uygulamalardan geçtiğine işaret ediyordu.
Dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu yaptığı araştırmalara dayanarak ‘Ocak’ı konuşturmak için gözaltına aldılar ve orada uyguladıkları işkence ve darptan sonra öldürülmüş halde Beykoz’a attılar’ dedi. Ayrıca Hacaloğlu, devletin Hasan Ocak’ın ölümünde sorumluluğu olduğunu, devletin bazı unsurlarının Ocak’ın nasıl öldürüldüğünü ve kimin öldürdüğünü bildiğini söyledi.”
“Hasan Ocak ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz!”
“AİHM, Hasan Ocak'ın kaybedilmesi ve ölümüyle ilgili koşullarının belirlenmesi için yeterli ve etkin bir soruşturma yürütülmediğini tespit ederek Türkiye hakkında ihlal kararı verse de Ocak Ailesi’nin iç hukuktaki tüm girişimleri sonuçsuz bırakıldı. Dosya 26 yıldır Beykoz Cumhuriyet Savcılığı’nın tozlu raflarında bekletilmeye devam ediyor” ifadelerini kullanarak cezasızlığı teşhir eden Aysel Ocak son olarak şunları söyledi:
“Kaç yıl geçerse geçsin Hasan Ocak ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 135 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.”