Cumartesi Anneleri 816. hafta eylemi

Cumartesi Anneleri 816. hafta eyleminde "Abdülkerim Yurtseven, Münir Sarıtaş ve Miktad Özeken için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” dedi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 14 Kasım 2020
  • 12:37

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara karşı Komisyon ve Cumartesi Anneleri sosyal medyadan gerçekleştirdikleri 816. hafta eyleminde Abdülkerim Yurtseven, Münir Sarıtaş ve Miktad Özeken için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” dedi.

Saat 12.00'de paylaşılan videoda, komisyon üyesi Sebla Arcan’ın sunumuyla ilk sözü Abdülkerim Yurtseven’in torunu Emrah Yurtseven aldı. Yurtseven, 22 Ekim tarihinde kaybedilen Abdülkerim Yurtseven’in kaybedilme sürecini anlattı. Konuşmanın devamında Yurtseven, mücadelenin devam edeceğini vurgulayarak Taksim Meydanı’nın açılmasını talep etti.

Açıklamada, 13 yaşında çocuk iken kaybedilen Münir Sarıtaş’ın babası Şükrü Sarıtaş konuştu. Konuşmasında kaybedilme sürecini aktararak Münir Sarıtaş’ın akıbetini sordu.

Kayıp ailelerinin avukatlarından Jiyan Tosun kaybedilme sürecinin hukuksal boyutunu anlattı.  

Açıklamayı ise Cumartesi İnsanları’ndan Özlem Eser okudu. Açıklamada şunlar ifade edildi:

“27 Ekim 1995 günü Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul komutasındaki Yüksekova Komando Taburuna bağlı askerler, Yüksekova’nın Ağaçlı Köyü'ne baskın yaptı. Baskın sırasında köylülere ağır şiddet uygulandı. Askerler köyden ayrılırken Binbaşı Yurdakul’un “üç kişiyi alın” talimatı ile rastgele üç köylü seçildi. İşkenceden ayakta duramayan 73 yaşındaki Abdulkerim (Şemsettin) Yurtseven, köye odun toplamak için gelen 18 yaşındaki Mikdat Özeken ve 13 yaşındaki Münür Sarıtaş, askeri araca bindirilerek Yüksekova İlçe Jandarma Taburuna götürüldü.”

Açıklamada ailelerin tüm arayışlarına rağmen “kimseyi gözaltına almadık” denildiği aktarılarak şunlar belirtildi:

“Olay Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi kayıtlarında şu şekilde yer aldı: “Sanık Yurdakul’un komutasındaki birlik, Ağaçlı köyünden Şemsettin Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş adlı köylüleri dövmüş, yaşlı olan Yurtseven yediği tekmeler sonucu ölmüştür. Bunu gören Yurdakul, diğer iki köylünün tanıklık edeceğini düşünerek öldürülmesi kararı vermiştir. İki köylü daha sonra tabura ait eğitim sahasında bir çukur içinde tarandıktan sonra benzin dökülerek yakılmıştır. Aynı çukura gömülen köylülerin cesedi köpekler tarafından çıkarılınca, köylülerin cesetleri bu kez taburun yakınlarından geçen çaya atılmıştır.” 

İtirafçı Kahraman Bilgiç’in kayıpların gözaltında öldürüldüğünü yazdığı ifade edildi. Açıklamada “Gözaltı işlemini gerçekleştirenler arasında bulunan itirafçı Kahraman Bilgiç, anılarını yazdığı kitapta ve savcıya verdiği ifadede üç köylünün gözaltına alınması ve öldürülmeleri ile ilgili süreci tüm detayları ile anlattı” denildi.

AİHM’e giden davada iktidarın tazminat ödemek zorunda bırakıldığı söylenen açıklama “adalet istemekten” ve “Galatasaray Meydanı’ndan” vazgeçilmeyeceği belirtilerek sonlandırıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul