Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), 20 Haziran sabahı Halkın Hukuk Bürosu’na (HHB) yapılan polis baskınıyla gözaltına alınarak dün tutuklanan avukatlar Ebru Timtik, Ayşegül Çağatay, Nadide Özdemir ve Görkem Ağdede ile dayanışmak için bugün basın toplantısı gerçekleştirdi.
ÇHD TV binasında gerçekleştirilen basın toplantısında ilk sözü ÇHD İstanbul Şubesi’nden Barzan Demirhan aldı. HHB’nin 2017’den bu yana 3 kez basıldığını hatırlatarak son olarak 20 Haziran’daki baskınla 5 avukatın gözaltına alındığı belirtildi.
Ardından sözü ÇHD İstanbul yönetiminden Çiğdem Akbulut’a bıraktı. “Bu, 2 yıl içinde Halkın Hukuk Bürosu’na yönelik 4’üncü polis operasyonu oldu. Önümüze, tutuklama gerekçesi olarak sunulabilmiş somut bir şey yok. Büromuz yine, 2017’deki ilk operasyonun dayanağı olan itirafçı diye geçen fakat iftiracı olan şahısların beyanlarına dayanan bir dosya kapsamında basıldı. 4 meslektaşımız bu mesnetsiz iddialar üzerinden tutuklandı. Tutuklanma gerekçeleri ise sadece Halkın Hukuk Bürosu avukatı olmaları ve o gün, o saatte büroda olmalarıydı” ifadelerini kullanan Akbulut, ardından ortak metni okudu.
Avukatlarla dayanışma yükseltilmeli
Ortak açıklamada ilk olarak AKP’nin açıkladığı Yargı Reformu Strateji belgesine değinilerek
Metin Feyzioğlu’nun alkış tuttuğu bu tasarının ne amaca hizmet ettiğini geçmiş dönemdeki benzerlerinin ardından avukat ve yargıya yönelik saldırıları üzerinden gördükleri söylendi.
Tasarı için kullanılan “bağımsız, tarafsız yargı” vb. demagojilerin teşhiri ile süre açıklamada HHB bürosuna baskın ve avukatların tutuklanmasına değinildi. Savcılık ifadesi dahi alınmayan avukatların tutuklandığı, bunu protesto eden diğer avukatların polisler tarafından ‘sıra size de gelecek’ diye savcılık önünde tehdit edildiği hatırlatılarak “Evet yargısal süreçler basitleşmiş, idari teşkilatın gözaltı ve tutuklama kararları hızlanmış, savcı ve hakim unvanlı memurlara kolluğun kararlarını onaylama görevi verilmiştir” denildi.
Tutuklanan avukatların serbest bırakılması istenen açıklama şu ifadelerle sona erdi: “Adli teşkilat ve kolluk organizesinde yürütülen siyasi infaz operasyonları son bulmalı, yurttaşların hak ve özgürlükleri üzerindeki baskılara son verilmeli, barolara ve avukatlara karşı yürütülen saldırılar engellenmelidir. Bunun için başta hukuk örgütleri, barolar, sendikalar, meslek odaları ve DKÖ'lere çağrı yapıyor, tutsak avukatlarla dayanışmanın yükseltilmesini istiyoruz”
Muhalif avukatlar da saldırılardan payını alıyor
Özgürlük için Hukukçular Derneği Genel Merkez Yöneticisi Hüseyin Boğatekin ise avukatlara yönelik yargılama saldırılarının 2011 yılından bu yana yoğunlaştığını ifade ederek şunları söyledi: “Biz yaşadığımız coğrafya itibariyle sürekli olarak halkın bir kesiminin adliyeler üzerinden terbiye edilmeye çalışıldığı bir yerdeyiz. İktidarın silahsız, acısız şekilde toplumu terbiye etme yöntemleri arasında mahkemeler var. Avukatların da bundan etkilenmemesini beklemek mümkün değil. Türkiye’de cemaat çarkından muhalif çevrelerin öğütülerek geçirilmeye çalışılması bu işin patlama noktası olmuştu. Değişmeyen tek şey faşizmin boyutu ve kendisi oldu. Gücü eline alan her muktedir bir şekilde muhalefetin her kesimine saldırdı. Avukatların da muhalefetteki etkisi yadsınamaz. Söz söyleme tarzları da onları bu saldırılarla karşı karşıya bıraktı.”
Özellikle 2011 yılından beri Türkiye muhalefetinin tamamını temsil eden avukatların birçok defa saldırıya uğradığını söyleyen Boğatekin, katliamları ortaya çıkaran ve hesabını soran avukatların hedef alındığını belirtti.
Mücadele eden avukatlar baroları ayakta tutuyor
Tarafsız olmadıklarını söyleyen Boğatekin; “Biz taraflı olan avukatlarız; ezilenlerin, yoksulların, Kürtlerin, LGBTİ’lerin tarafıyız” dedi.
Avukatlara yönelik bu saldırılarla aynı zamanda topluma da bir gözdağı verilmek istendiğine dikkat çeken Boğatekin, iktidarın kendisine engel olabilecek herkese saldırdığını ifade etti.
Bu saldırılarla avukatları istediği noktaya çekebileceğini sanan iktidarın yanıldığını ve bunu her defasında aldığı karşılıklarla gördüğünü belirtti.
“HHB 2 sene için 4 kez basıldı. Avukatlarının tamamı tutuklandı. Bu büronun binlerce müvekkili ve binlerce dosyası var. Bizim bürolarımızın kapılarına kilit vurmak, yöneticilerini tutuklamak bir çözüm değil. Özel yetkili mahkemelerde biz onlarla mücadele ettik. Bugün tutuklanan avukatların hepsi o gün orada adalet mücadelesi verdi ve sonuç olarak biz hala buradayız. Ahlaklı, dürüst ve temiz olma çabasıyla halkımızın yanındayız” dedi.
Barolar Birliği ve baroların yaşanan saldırılara tepkisiz kalmasına tepki göstererek bugün bedel ödeyen avukatların baroları ayakta tuttuğunu vurguladı.
Son olarak söz alan avukat Akbulut, bu tür saldırıların avukatları sindiremeyeceğini vurguladı.