Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) avukatlarına yönelik Ocak 2013’te yapılan baskın ve tutuklamaya ilişkin davaya bugün devam ediliyor.
2014’te İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan ve 22 avukatın yargılandığı davanın bugün görülen duruşmasına 2017 yılındaki davadan tutuklanan Selçuk Kozağaçlı ve Ebru Timtik tutuklu bulundukları hapishanelerden getirildi.
Fransa, İtalya, Belçika, Yunanistan, Lüksemburg, İsviçre ve Hollanda'dan avukatların da izlediği duruşma Kozağaçlı ve Timtik’in ifadeleriyle başladı.
“Üç celsedir dosyayı bana göndermediniz”
Av. Selçuk Kozağaçlı kendileriyle dayanışma içinde olan avukatlara teşekkür ettikten sonra özetle şunları söyledi:
“Mahkemeye sitemimdir, sizden dosya evraklarını üç kere istedim. Avukatlarım bunu bana veremiyor; çünkü yargılandığım davalar basılı halde 100.000 sayfa tutuyor ve ben 12 metrekarede kalıyorum. Hepsini üst üste dizdiğimde hücrede bana yatacak yer kalmıyor.
Yangın güvenliği nedeniyle dava evraklarım bana gösterilmiyor. Hücremde ondan fazla kitap bulunduramıyorum. Dijital şekilde avukatlarımın dosyayı bana getirmesine izin verilmiyor. Üç celsedir dosyayı bana göndermediniz.
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri beni ziyarete geldiğinde ona yargılandığım dosyaları göremediğimi söyledim. Birkaç gün sonra yaka paça tozlu bir bilgisayar odasına götürüldüm dosyamı incelemek için. Ama ortada dosya yok.
Benim bilgisayara çıkabilmem için insan hakları komiserinin birilerini azarlaması gerekiyor muydu? Ben utanç duyuyorum böyle olduğu için. Komiser korkusu da bir iki hafta sürer.
37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dosya ve 18. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen iki dosyayı birleştirmediniz. Çünkü adli iktidar bizim iki ceza almamızı istiyor.
İstinaf Mahkemesi özel bir siyasi amaçla harekete geçirilmediği sürece önüne gelen kararı onaylanan bir ara makam. Bizim kararımızı da onaylar. Ama üst mahkemelerden bu kararın temel hukuk bilgisinden yoksunluk eleştirisiyle bozulacağını biliyorum.
Aynı delillerle sağına soluna maydanoz koyarak ‘bunlar yeni delil, al bunlarla bir ceza daha ver’ diyemezsiniz. Bir gün bu dosya döner. On sene yatarız, yatıyoruz. Ama ayıp olur.”
“Alnımızın akı bu paçavra delilleri temizleyecek”
Av. Ebru Timtik, farklı ülkelerden ve Türkiye’nin çeşitli kentlerinden gelen avukatlara teşekkür ederek ifadesine başladı. Timtik ifadesinde şunları dile getirdi:
“Kendi büromda orası aynı zamanda benim evim, gizli bir bölme yaparak kendimi faşizmden sakladım. Yakalandığım için gerçekten çok üzgünüm. Biz yakalanmayalım diye dostlarımız bütün imkanlarını sundular. Onun için üzgünüm.
Bizim için, avukatlarımız ‘bunları bırakın yine bürolarına giderler’ dediler. Öyle yaptım, çalışma alanıma geri döndüm. Başka imkanımız olmadığı için değil, öyle tercih ettim.
37. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianamede benim kod adı taşıdığıma dair hiçbir ibare yokken, hüküm gerekçesinde kod adı taşıdığım yazılmış. 37. Ağır Ceza denilen yer muhakeme yapma yetisine haiz değildir.
Bu Hollanda-Belçika belgelerini size dosyadan çıkarın, hukuka aykırı delil kabul edilemez dedik. Bu deliller elle hazırlanmış, ha ben bilgisayarda yazmışım, ha o onlar daktiloyla yazmış. Sonra, Can Tuncay diye bir savcı çıktı, bu Hollanda Belçika belgelerini önümüze koydu.
Ben hakkımdaki iddiaları biliyorum. Bu suçlamaların bir kısmını ben yarattım, mücadele ederek yarattım.
Tek bir gücüm var o da inandıklarım. Alnımızın akı bu paçavra delilleri temizleyecek.”
Kozağaçlı ve Timtik’in ardından avukatlarının savunmalarıyla duruşma devam etti.