Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Makina Mühendisleri Odası (MMO), her ay iktisatçı-yazar Mustafa Sönmez’in katkısıyla hazırladığı Sanayinin Sorunları bülteninin 73. sayısını büyümenin işgücü, bölüşüm ve istihdama etkisi konusuna ayırdı.
Açıklanan verilere dair “İş yok, aş yok!” vurgusu yapılan bültende şunlar ifade edildi:
“TÜİK, Merkez Bankası, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, BDDK verileri kullanılarak yapılan analizde izlenen büyüme çizgisinin kalitesizliğine dikkat çekilerek işgücünün bundan yararlanamadığı, hatta önceki döneme göre gelir payı kaybettiği, bu tür büyümenin istihdam yaratmadığı, işsizliği azaltmadığı ve sürdürülebilir olmadığı, faiz indirimiyle devamında ısrarında ise önemli kırılmalara yol açacağı görüşlerine yer verildi.”
2021’in ikinci çeyreğindeki “büyüme” sansasyonel yalanının bültendeki gerçekliği
Bültende 2021’in ikinci çeyreğinde sansasyonel bir büyüme oranı yüzde 22 ye yakın büyüme açıklandığı hatırlatılarak şunlar vurgulandı:
“Bunun arka yüzünde, 2020 ikinci çeyreğinde yüzde 10,4’lük küçülmenin metematiksel etkisi olacağı biliniyordu. Bu baz etkisinin ötesinde gerçekleşen büyüme ise sürdürülebilir görünmediği gibi, sonuçları açısından, özellikle emek için “hayırlı” bir büyüme olmadı.”
“Büyüme” sansasyon yalanına karşı işsizlerin işe kavuşmasında olumlu sonuçlar yaşanmadığı belirtilerek şunlar belirtildi:
“2021 ikinci çeyreğin büyümesinden işgücü , önceki çeyreğe göre 4 puan gelir kaybı yaşadı ve dönemin gayri safi katma değerinden 2020’nin 2. çeyreğinde aldığı pay yüzde 37 iken bu yılın 2. çeyreğinde yüzde 33’e kadar geriledi. Buna karşılık “Net işletme artığı/karma gelir” olarak adlandırılan kâr, faiz, rantın payı yüzde 42,8’den yüzde 49,8’e yükseldi. Bu, açık bir bölüşüm bozulmasıdır. Başka bir ifade ile, büyüdü denen milli gelir pastası, bölüşüme geldiğinde işgücü için büyümedi, tersine pay azaldı.”
Bültenin devamında şu gerçeklikler dile getirildi:
“*Kredi pompalaması, ihracat zorlaması ile gerçekleşen; yan etki olarak yüksek enflasyon ve daha da kırılganlaşan cari denge sorunları yaratan bu kalitesiz büyüme, ülkenin en ağır sorunu istihdama, işe erişime de pek yaramadı. İkinci çeyrekte milli gelirdeki büyüme yüzde 22’de seyrederken istihdamdaki artış işten çıkarma yasaklarının da etkisiyle ancak yüzde 10’da kaldı. Yasak önlemi olmasa, daha düşük bir istihdam söz konusu olacaktı. Nitekim, yasakların kalkmasından sonra istihdamda yaşananları üçüncü ve son çeyrekte izlemek mümkün olacak.
*Ekonominin omurgası sanayide de flaş büyüme yaşansa da bu, istihdama olumlu katkı yapmadı. Sanayi büyümesi son 10 çeyrekte ortalama yüzde 6 büyüme gösteriyor olsa da sanayi istihdamındaki artış, çeyrek başına yüzde 1’i bulmuyor. Temmuz ayı işgücü–istihdam verileri ise, uzun zamandır eve çekilen çalışabilir nüfusun işgücü piyasasına girdiğini, ama her 6 iş arayandan ancak 1’inin iş bulabildiğini oraya koydu. Temmuz’da dar tanımlı işsizilk yüzde 12’ye çıkarken genş tanımlı işsizlik oranı yüzde 24’e yaklaştı ve sayı olarak 8,5 milyonu buldu. Özetle, kalitesiz büyümenin sonuçları emek kesimlerine ne iş ne de aş olarak yansımış görünmüyor.
*Büyümeye omuz vermiş ihracata ise yine emek fiyatlarının ucuzlatılması etkili oldu. Bunun yanı sıra, başka tür maliyetler ödeten kurdaki artış, ihracatta belli bir ivmelenme yarattı. Pandemi dolayısıyla navlun fiyatlarının artışı ise Türkiye’ye jeopolitiğiden dolayı bir fırsat yaratarak ihracat artışında etkili oldu. Ama yine de artan ihracat, dışa bağımlı üretim nedeniyle, artan ithalat demek ve sonuçta yıllık 21 milyar dolarlık cari açık beklentisinden Türkiye’yi kurtaramıyor.
*Tırmanışı süren enflasyonla baş edemeyen Saray rejimi, astarı yüzünden büyük büyümeyi ön plana çıkararak seçmen gözünde bir başarı öyküsü yazma çabasında ve bunu gerçekleştirmek için faiz indirimi niyetini gündemde tutuyor. Bu karar 23 Eylül’de uygulanırsa, şimdiden başlayan dolara yönelişin, dolarlaşmanın daha da hızlanması ve önemli türbülanslara yol açması; enflasyonu baş edilmez hale sokarak gelir dağılımını, yoksullaşmayı tırmandırması kaçınılmaz hale gelebilir.”