Ankara Tabipler Odası Başkanı Prof. Dr. Vedat Bulut, Bilkent mevkiindeki “çay yatağına” yapılan Ankara Bilkent Şehir Hastanesi’ne ilişkin “Maliyetine Ankara’da en az 20 hastane daha yapılabilirdi. Üstelik bunlar şehre dağıtılarak yapılsaydı hem işletme maliyeti düşer, hem de şehrin bazı bölgeleri ihmal edilmemiş olurdu” dedi.
Cumhuriyet’ten Sena Yaşar’ın haberine göre, projenin, meslek odalarının görüşü alınmadan yapıldığını belirten Bulut, 3 bin 600 yataklı bir hastanenin yapılması ile bölgedeki nüfusun 40 bini bulacağını ve çay yatağına sahip altyapının bunu kaldıramayacağını vurguladı. Bulut, “Daha önce Atatürk Hastanesi de oradaydı ve hastaneyi sık sık su basıyordu. Nitekim, 14 Mart 2019’da açılmadan birkaç ay önce de su bastığı için görüntüleme cihazlarının yerleşmesi gecikti. Su basması kaçınılmaz” diye konuştu.
Yerleşimde hayati hatalar
Hastane mimarlarından görüş alınmadığı için yanlış uygulamalar olduğunu kaydeden Bulut, ameliyathanelerin herhangi bir dış tehdide karşı eksi katlarda olması gerekirken 2. katta olmasını, enfeksiyon kliniklerinin en üst katta olması gerekirken orta katta bulunmasını eleştirdi.
Hastanenin bir diğer sorununun da yoğun ulaşım arteri üzerinde olmasından kaynaklandığını kaydeden Bulut, şehre uzaklığı ve toplu taşıma hatlarının yeterli olmaması nedeniyle halkın Bilkent Şehir Hastanesi’ne gitmeyi tercih etmediğini belirtti.
Bulut, “Yük, Ankara Üniversitesi İbni Sina Hastanesi, Gazi Üniversitesi Hastanesi ve Hacettepe Hastanesi’ne binmiş durumda. Üniversite hastanelerinin hasta popülasyonunda yüzde 50 artış oldu” dedi.
Hükümetin beklediği hasta garantisini alamadığına dikkat çeken Bulut şunları anlattı: “Hastanenin zarar ettiğini bazı göstergelerden anlıyoruz. Şu anda asistanlara, sağlık personellerine döner sermaye verilmiyor. Bir kast sistemi oluşturulmuş vaziyette.”
Etlik ve Bilkent Şehir Hastaneleri’nde toplamda 7 bin 300 yatak olacağını, Ankara’nın belirli bölgelerinde kapatılacak 11 hastanede ise toplamda 7 bin 150 yatak olduğunu belirten Bulut şunları kaydetti:
“Aradaki 150 yataklık farkın devlete maliyeti 3 milyar dolar. Bir yatak bu kadar pahalı olamaz. 200-600 yatak sayılı hastanelerin optimum işletme maliyeti vardır. En iyi kârlılık, en iyi hizmet üretmek için bunu 600 ile sınırlı tutarsınız. 3 milyar dolara Ankara’da bu kriterde en az 20 hastane daha yapılabilirdi. Ankara’da Etlik Şehir Hastanesi ile Bilkent Şehir Hastanesi arasındaki kuş uçumu mesafe fazla değildir. İkisi de şehrin batısına doğrudur, şehrin doğusu ihmal edilmiştir.”
‘Sahte iflas’ tehlikesi
Şirketlerle yapılan 25 yıllık sözleşmelerde devletin değil şirketin kendini kârlı tuttuğunu, hastane sözleşmesinin “6 tane finans ödülü” aldığını belirten Bulut, şu uyarılarda bulundu: “En iyi mimari ya da en iyi sağlık ödülü değil de finans ödülü alması düşündürücü. Şehir hastanelerinin hepsi para kazanma aceleciliği ile yapıldı. Bu modelin Kanada’daki ve İngiltere’deki örneklerine bakın. Sözleşmeler 25-30 yıllığına yapıldı ama şirketler 5-6 sene sonra sahte iflaslar gösterdi ve hizmetten çekildi. Devlet şirkete kira ödemeye aynı zamanda da hizmet vermeye devam etti. Bilkent Şehir Hastanesi’nde böyle bir durum olursa devlet hiçbir şey yapamayacak. Biz buna ‘Balığı yiyip kılçığını devlete bırakmak’ diyoruz.”
25 yıl sonra çöp...
Hastanenin bakım-onarım maliyetlerinin devlete ait olduğuna dikkat çeken Bulut, “Hastaneyi gezdiğinizde ‘kartonpiyer duvarlar’ kullanıldığını görürsünüz. Sedye, tekerlekli sandalye, oksijen tüpü gibi birtakım ağır malzemeler duvarlara çarpabilir. Kartonpiyerler buna dayanmayacak, sık sık onarım gerekecek. Hükümet buralara 25 yıl sonra sahip çıkacağım diyor ama bu binalar zaten 25 yıl dayanacak binalar değil. 25 yıl sonra bir çöp yığını devralma riski var” dedi.