Bundan tam bir yıl önce 11 ilde etkisi yakıcı bir şekilde hissedilen ve milyonlarca emekçiyi etkileyen depremler yaşandı. Maraş merkezli ve art arda gerçekleşen depremlerde yüz binlerce emekçi yaşamını yitirdi, yüz binlercesi ise yaralandı. Yaşanan bu derin yıkımın ve insan kıyımının sorumlusu rant-talan düzeni ve kapitalist sistemdir.
Deprem doğal bir olaydır. Ama bu olayın yıkıma, insan kıyımına dönüşmesi kâr ve rant düzeninin, çarpık kentleşmenin, alınmayan önlemlerin, yapılmayan denetimlerin, milyonlarca liralık usulsüz ihalelerin ve insan yaşamını hiçe sayan politikaların bir sonucudur.
Enkaz altında kalanların, yıkılan binalar etrafında yakınları için bekleyenlerin, ekran başında ve dayanışma merkezlerinde saniye saniye daha kötü haberleri işiten milyonlarca işçi ve emekçinin ortak bir sorusu vardı “Neden hiçbir şey yapılmıyor? Devlet nerede?”
Tüm bu yıkımın bizzat sorumlusu olan sermaye devleti deprem olduğu anda ve ilerleyen süreçler de gönüllü olarak deprem bölgesindeki arama kurtarma çalışmasına katılmak isteyen gönüllüleri yollarda bekletmekle meşguldü. Sermaye devleti toplanan yardımlara el koymakla, depremzedelerle dayanışmaya gelen ilerici-sol güçlerin dayanışmasına engel olmakla meşguldü. Sermaye devleti bu kıyımın sorumluluğunu üzerinden atmak için “Kader, asrın felaketi” naraları atmakla meşguldü. Sermaye devleti yayınladıkları İBAN numaraları ve televizyon programları ile para toplamakla, depremde yakınlarını yitiren insanları tehdit etmekle meşguldü. Kısacası sermaye devleti yapısal gerekliliklerini yerine getirmekle meşguldü!
Aradan geçen bir yılda deprem bölgesinde değişen neredeyse hiçbir şey olmadı. 1 yıl içerisinde depremzedelere adeta acılardan acılar beğendirtildi. Aylarca çadır ve konteyner verilmesini bekleyenler oldu, yaşanan seller de, çıkan konteyner yangınlarında yaşamını yitirenler oldu. Barınma, gıda, su, hijyen malzemeleri, elektrik, doğalgaz, eğitim gibi en temel insani ihtiyaçlar halen daha en yakıcı sorunlar arasında. Tüm bunlar süre gelirken sermaye devletinin yaptığı öncelikli adım ise yerleştirilen konteynerlara elektrik, su ve doğalgaz sayaçlarını ivedilikle yerleştirmek oldu!
Devrimci Gençlik Birliği olarak depremin ilk günlerinden itibaren arama-kurtarma faaliyetlerine katılmak ve depremzedelerle dayanışmak için bölgedeydik. Deprem bölgelerin de yaşanan acıyı metropollere taşıdık, kampanyalar yürüttük. Depremzedelerle dayanışmayı büyütme ve yıkımın sorumlularından hesap sorma çağrısını yineledik. Yaz boyunca “Ölümsüz ağaçlar dikeceğiz” diyerek defalarca Adıyaman ve Antakya başta olmak üzere deprem bölgelerinde çalışmalar yürüttük.
Depremin üzerinden geçen bir yıl ve ortaya çıkan tablo tekrardan gösterdi ki bu rant-talan-sömürü ve ölüm düzeni işçilere, emekçilere ve gençlere onurlu bir gelecek sunamaz. Haklarımız, özgürlüğümüz ve geleceğimiz için, yaşanabilir bir dünya için tek yol devrim ve sosyalizm mücadelesini yükseltmekten, örgütlenmekten geçmektedir.
Devrimci Gençlik Birliği
6 Şubat 2024