Ortalama bir ahlak, kötü söz söylenen biriyle kaçınılmaz olarak ilişkileri sınırlamayı gerektirir. Dahası bu insani bir reflekstir. Kardeşlerini katlettiğini söylediğin birinin elini bile sıkmazsın, sıkamazsın.
Ancak AKP ahlaksızlığında bu insani duruma hiçbir şekilde yer yoktur. Kürsülerden Netanyahu’ya “Gazze kasabı” derken, İsrail’e atıp tutarken, AKP adına Filistin halkıyla kardeşlik konusunda sınırsızca üfürürken, kasap dedikleriyle ekonomik ve siyasi ilişkileri tam gaz sürdürerek ne kadar “ahlaklı” olduklarını ortaya koydular.
Konuyla ilgili olan herkes, AKP döneminde İsrail’le yapılan ticaretin 6-7 kat arttığını biliyor. Ancak saray rejimi ve onun şefi Tayyip Erdoğan bu utanç verici iş birliğini hep geçiştirdiler. Zira, Filistin davasını iç politika malzemesi olarak kullanırken, siyonistlerle kurulan yüksek hacimli ticari ilişkilerin unutturulması makbuldür.
Soru önergelerini yanıtlayan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bu ahlaksızlığı doğrudan itiraf etti.
Fidan, CHP’nin İsrail’le ilişkiler konusundaki sorusuna şöyle yanıt verdi:
"İsrail'le 74 yıllık bir geçmişi bulunan ilişkilerimiz hiçbir zaman Filistin'in haklı davası hilafına yürütülmemiştir.
İsrail'in Gazze'ye yönelik ayrım gözetmeksizin, barbarca yürüttüğü saldırılar karşısında, uluslararası ilişkilerde diplomatik tepkilerin başında gelen, Büyükelçimizin istişareler için merkeze çağrılması yoluna gidilmiştir. Diğer yandan, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin İsrail'in saldırılarını durdurmada kifayetsiz kaldığı bir ortamda, İsrail üzerinde gerekli baskıyı oluşturmak amacıyla yoğun bir temas trafiği yürütmekteyiz."
Ahlaki açıdan tek doğru sözü olmayan Fidan’ın, İsrail’le ticaret konusunda söylediği “yuvarlak sözlere” kendisi inanıyor olabilir mi?
Bu olası görünmüyor. Zira kişinin o laflara inanması için ciddi bir zeka sorununun olması gerekir. İsrail’i durdurmak için uluslararası bir yaptırım gerektiğini vurgulayanlar, siyonistlerle ticaret hacmini 1.5 milyar dolardan 6-7 milyara çıkardılar. Gazze’deki soykırıma rağmen bunu aynen devam ettirdiler ancak bunun Filistin davasına zarar vermediğini söylüyorlar. Yüzleri kızarmadan bu kadar riyakarlığı ancak din istismarına dayalı siyasetle var olanlar yapabilir.
Bu zihniyete göre Filistin halının tepesine bomba yağdıran F16 savaş uçaklarına, ortalığı yakıp yıkan tank ve zırhlı araçlara Ceyhan’dan yakıt taşımanın Filistin davasına hiçbir zararı yoktur. Filistin halkını katletmek için silahlar üretsin diye İsrail’e demir-çelik taşımanın da Filistin davasına hiçbir olumsuz etkisi yoktur. Hakan Fidan gibi saray bakanlarına göre Kürecik üssünden İsrail ordusuna istihbarat aktarılmasının da Filistin sorunu ya da davasıyla bir ilgisi olamaz…
Vurgulamak gerekiyor ki saray rejimi de Fidan gibi memurları da ne yaptıklarını gayet iyi biliyorlar. İsrail’e sundukları hizmetin ne anlama geldiğini herkesten önce onlar biliyor. Öyle ya, bu zihniyete göre “siyonist dolarlar” geldiği sürece Gazze’de soykırım yapılmasının abartılacak hiçbir tarafı yoktur.
H. Ortakçı