Bir ayı aşkın süre önce Boğaziçi Üniversitesi’nde başlayan “Kayyum rektör istemiyoruz” direnişinizi başından beri takip ediyoruz. Gençliğin bu haklı ve meşru mücadelesini destekliyor, enternasyonal dayanışmada bulunuyoruz.
AKP’li Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne tepeden rektör atanması üzerine patlak veren protestoların, hızla hem İstanbul’daki hem başka şehirlerdeki üniversitelere yayılması tesadüf değil. Buradaki sorun sadece Melih Bulu’nun tepeden atanması değil, yıllardır üniversite gençliğinin geleceksizliğe mahkum edilmesi, eğitim haklarının gasp edilmesi ve artan baskılardır. Yanı sıra öğrencileri hiçe sayan zorbalığı da öfkenin patlamasını tetiklemiştir.
Protestoların başladığı günden beri Boğaziçi Üniversitesi abluka altında tutuluyor. İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehirlerde dayanışma eylemlerine katılan yüzlerce öğrenci gözaltına alındı. Şiddete ve linç girişimlerine maruz bırakıldı. Boğaziçi’nin karşısındaki çatılara keskin nişancıların yerleştirilmesi, barbarca polis terörü estirilmesi, iktidarın nasıl da aciz ve korkuya bürünmüş olduğunu gözler önüne serdi. Devletin tüm baskı ve şiddetine rağmen gençliğin kararlılıkla süren direnişi umut kaynağı oldu. Bunun kalıcı ve başarıyla sonuçlanması için mutlaka ama mutlaka daha örgütlü olunmalı. Gezi Direnişi’nden, Greif veya Metal Fırtınası gibi örneklerden ders çıkarmalıyız. Daha örgütlü ve bilinçli hareket etmeli, komiteler kurmalı, tam demokrasi içinde tartışmalar yapıp mücadelenin yöntem ve araçları belirlenmeli...
Sınıflı toplumun bir ürünü olan ve egemenler tarafından yaratılan devlet, ancak kendi çıkarlarına ve sömürücü sınıflara hizmet eder. Toplumun üzerinde kaba bir baskı aracı olan devlet, bu gerçeği gizlemeye çalışır. İnsanları ve çevrelerini uyutmak ve köreltmek için maniple eder. Bunu en güncel örneği AKP-MHP rejiminin demokratik hakları için mücadele eden gençleri karalamak için “Bunlar bölücüler, teröristler” yalanını ortaya atması ve rejimin borazanı olan medyayı kullanarak gençliğe saldırmasıdır. Aynı demagojiyi Haziran Direnişi’ne katılanları karalamak için de kullanmışlardı. Bu kirli yöntemlerle halkı aldatmak, kendi yanlarına çekmek, emekçileri bölmek ve aynı zamanda uyguladıkları vahşi şiddeti meşrulaştırmak istiyorlar.
Baskı ve sömürünün giderek şiddetlenmesi, sınıf çatışmasının dinamiklerini de büyütüyor. Bariz olan şey, ezilen/sömürülen sınıfların öfkesinin giderek artmasıdır. Bu aşırı baskı ve sömürüye maruz kalan öğrencilerin, isçi ve emekçilerin örgütlenmekten, mücadele etmek ve direnmekten başka çareleri yoktur. İnsanlar sokağa dökülür, isyan eder ve en doğal hakları olan taleplerini haykırır. Tıpkı Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ile Türkiye’nin birçok kentinde direnişe destek verenlerin yaptığı gibi...
İşte devletin en çok korktuğu ve titrediği dönemler böyle eylemlerle başlar. Kitleleri sindirmek isteyen devlet şiddet araçlarını kullanır. Polisi mücadele edenlerin üzerine salan iktidar, hareket büyüdüğü zaman orduyu da halka karşı kullanır. Şiddet araçları sömürü ve baskıya karşı patlayacak olası bir isyanı bastırmak için hazır tutulur. Devletin kaba şiddeti insanları yıldırmak için son çare olarak kullanılmaktadır. Burada ezilen sınıfın iradesi, bilinci ve örgütlülüğü önemlidir. Bizleri ezen, sömüren, eğitim hakkımızı gasp eden bu faşist devlete boyun mu eğeceğiz yoksa zafere ulaşana kadar mücadeleye devam mı edeceğiz?
Hayır, bu protestolar sadece Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin sorunu değil. Tüm baskılara, sömürüye, halkı bataklığa sürükleyen bu insanlık dışı sisteme karşıdır. Bundan dolayı tüm aileleri, işçileri ve emekçileri direnen gençlikle dayanışma içinde olmaya ve eylemlere katılarak destek olmaya çağırıyoruz.
Polis terörü estiren, ‘sivil’ faşist çeteleri gençlere saldırtan bu dinci-faşist rejimi protesto ediyoruz.
Gözaltılar derhal serbest bırakılsın!
Kayyum Rektör istemiyoruz!
Söz-yetki-karar hakkı öğrenciler de dahil tüm üniversite bileşenlerine!
Aşağı bakmayacağız!
Tek yol örgütlü mücadele!
İşçi gençlik el ele mücadeleye!
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!
Yaşasın enternasyonal dayanışma!
Revolutionärer Jugendbund (Avrupa Devrimci Gençlik Birliği)