Belçika’nın başkenti Brüksel'de perşembe günü düzenlenen Avrupa Birliği (AB) özel zirvesinde Ukrayna için 50 milyar Avroluk “yardım” paketi konusunda anlaşma sağlandı. Daha önce buna itiraz eden Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın onay vermesiyle Ukrayna savaşının ateşine benzin dökmenin önünde bir engel kalmadı.
AB Konseyi Başkanı Charles Michel, toplantının başlamasından sadece yarım saat sonra 27 devlet ve hükümet başkanının tamamının “yardım” paketini onayladığını duyurdu.
Aralık ayında yapılan AB zirvesinde paketi veto eden Orban, bu defa özel zirveden hemen önce markaja alındı. Perşembe sabah saatlerinde Charles Michel, AB Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni gibi isimlerin katılımıyla Orban’la “olağan yuvarlak masa toplantısı” yapıldığı bildirildi. Bu toplantıda yapılan kirli pazarlıkların ardından çark eden Orban, Ukrayna savaşının ateşine benzin boca etme suçuna ortak olmayı kabul etti.
***
IMF, önümüzdeki dört yıl içinde Ukrayna bütçesinde yaklaşık 85 milyar dolarlık bir açık olacağını tahmin etmişti. ABD emperyalizmi kaynaklarını Gazze’de soykırım suçu işleyen İsrail’e aktarınca, Ukrayna savaşının faturası AB’ye kaldı. Onaylanan “yardım” paketi ile kukla Zelenski rejimine birkez daha “savaşa devam gazı” verildi. “Ukrayna için uzun vadeli, öngörülebilir finansman sağlandı" diye açıklama yapan AB Konseyi şefi Michel, savaşı uzun süreye yayma suçu işlediklerini utanmadan ilan etti.
50 milyar Euro, ABD ile AB’deki suç ortaklarının Rusya'ya karşı yürüttükleri vekalet savaşını finanse etmek için kullandıkları meblağının sadece bir kısmıdır. AB'nin onayladığı 50 milyar Euro’luk kredi ile önümüzdeki dört yıl boyunca Ukrayna devlet bütçesini desteklemek ve ülkenin iflas edip maaşları ve diğer giderleri ödeyemez hale gelmesini önlemek için kullanılacak. Silah ve mühimmat tedarikine yönelik büyük meblağlar ise 50 milyara dahil değil.
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in AB savunma bakanlarıyla yaptığı istişarelerin ardından çarşamba günü açıkladığı üzere, 13 Avrupa ülkesi Ukrayna'ya 2024 yılında 21 milyar Euro tutarında askeri “yardım” yapmaya hazırlanıyor. 7,4 milyar Euro ile Alman emperyalizmi, AB’de savaşı körükleme suçu işleyenlerin başını çekiyor.
***
Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü’nün (İFW) yaptığı "Ukrayna Destek Takibi" hesaplamalarına göre, Ukrayna'ya 24 Ocak 2022 ile 31 Ekim 2023 tarihleri arasında toplam 247 milyar ABD doları tutarında askeri, mali ve insani yardım sözü verilmiş. 81 milyar dolarla AB başı çekerken, onu 75 milyar dolarla ABD takip etti. Savaşa 22 milyar dolar akıtan Almanya ise üçüncü sırada. Bu rakam, savaş öncesinde 200 milyar dolar olan Ukrayna'nın yıllık gayrisafi yurtiçi hasılasından çok daha fazladır. Savaşın niteliği hakkında oldukça aydınlatıcı olan bu rakamlar gösteriyor ki, “para ve silah batılı emperyalist bloktan, cephede ölmek Ukraynalılardan” kuralının geçerli olduğu kirli bir savaş yürütülüyor.
Ukrayna vekalet savaşının tırmandırılması için bu kadar büyük “fedakarlıkta” bulunan batılı emperyalist blok, Orban'ın AB'nin yardım paketinin her on iki ayda bir uzatılması yönündeki çekincesini geri aldırmak zorundaydı. Nitekim zirveden bir gün önce, AB'nin dört yıllık “yardım” programının uzatılmasına onay veren Orban perşembe sabahı çark etti.
Euractiv adlı internet portalının verdiği habere göre, devlet ve hükümet başkanları, çark etme karşılığında Orban'a yılda bir kez Ukrayna'ya milyarlarca dolarlık yardım konusunda resmi bir tartışma yapılacağına dair söz vermişler.
Aralık zirvesine ilişkin haberimizde konuya dair şunları söylemiştik: ''Orban, Kiev'in gerekli tüm kriterleri yerine getirmediği gerekçesiyle onay vermese de AB'nin Ukrayna ile katılım müzakerelerini başlatmak için Almanya Şansölyesi Olaf Scholz'un önerisiyle yapılan oylama sırasında bir manevrayla salonu terk edip AB'nin müzakerelere tam anlamıyla başlama kararı almasını sağladı. Şimdi sırada mart ayında müzakere ve yetki oylaması var, burada atılan salvoların gölgesinde hangi kirli pazarlıkların yapılacağını göreceğiz.''
Sermayenin siyaset dünyasına da hakim olan “kapitalist serbest piyasa ekonomisinin yasaları” yanıltmadı. Orban'ın bir gün önce ortaya koyduğu “karalılıktan” çark etmesi, kapitalist siyasetçiler pazarında her “duruşun” bir fiyatının olduğu gerçeğini bir kez daha doğruladı.