Lübnan, benzeri görülmemiş bir ekonomik ve finansal krizin ortasında bulunuyor. Enflasyon ve işsizlik oranı yükseldi, nüfusun yüzde 80’inden fazlası yoksulluğa sürüklendi. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre her beş kişiden dördünün yoksulluk sınırının altında yaşadığı ülkede, ekonomik krizin de etkisiyle yoksulluk ve açlık büyüyor. Bunun en ağır sonuçlarını yaşayan kesimlerin başında çocuklar geliyor. Hazırlanan bir rapora göre, ekonomik krizin vurduğu ülkede bir milyondan fazla çocuk şiddet riski altında bulunuyor.
Suriyeli mülteci çocuklar özellikle etkileniyor
Lübnan’daki her iki çocuktan biri “ciddi fiziksel, duygusal ve cinsel şiddet riski” ile karşı karşıya. UNICEF’in tahminlerine göre, krizin etkileri sonucu, Lübnan’daki aileler, altı yaşındaki çocuklarını çiftliklerde çalışmaya gönderiyor. 15 ila 19 yaş arasındaki Lübnanlı kızların yüzde dördü bir çeyiz karşılığında evleniyor. Rapora göre, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik aile içi şiddetin yanı sıra çocukların kaçırılma riski de artıyor. Gittikçe daha fazla bebek sokaklara terk ediliyor. Suriyeli mültecilerin çocukları için ise durum daha da vahim. 2019 ve 2021 yılları arasında çocuk yaşına rağmen çalışmak zorunda kalanların sayısı iki katına çıkarak 28 bine ulaştı. Zor çalışma koşulları altında erkek çocuklar her türlü istismara ve sömürüye maruz kalıyor.
BM’ye göre, istismar ve sömürü çarpıcı bir şekilde artıyor. UNICEF ve ülkedeki ortak kuruluşları tarafından ele alınan bu tür vakaların sayısının giderek arttığı ve bir yıl içinde ikiye katlandığı belirtiliyor. Ekim 2020’de 3913 çocuk istismarı vakası rapor edilirken, Ekim 2021’de bu sayı 5621 oldu.
BM’den çocuk yaşta evliliklerin yasaklanması çağrısı
BM’nin çocuklara yönelik şiddetle ilgili özel elçisi Najat Maala M’jid çocuklara yönelik istismar, şiddet, sömürü ve diğer saldırıları “kabul edilemez” diye nitelerken, “önlenebilir bir felaketten” söz etti. Lübnan ziyareti sırasında AP haber ajansına verdiği demeçte, siyasi ve ekonomik krize atıfta bulunarak yasaların ihlalinin haklı gösterilemeyeceğini söyledi. Reşit olmayanların korunmasını sağlamak için “yasa reformu” çağrısında bulundu. Bunun, çocuk yaşta evliliklerin yasaklanmasını ve çocuklara yönelik sosyal yardımın genişletilmesini içermesi gerektiğini belirtti.
BM temsilcisinin çağrılarının haklılığı bir yana, çocuk haklarına yönelik saldırılara karşı kalıcı bir çözüm üretemedikleri de ortadadır. Zira çocuğa yönelik istismar, şiddet ve diğer saldırıların kaynağında, insanın insanı istismarı üzerine kurulu kapitalist düzen yer almaktadır. Emek istismarı ve sömürüsü üzerinden sermaye sınıfının elde ettiği kâra dayanan bu düzen, her türlü istismarın da kaynağıdır. Dolayısıyla kalıcı çözümün yolu da bu pislikleri üreten düzeni tarihin çöplüğüne göndermekten geçmektedir.