Küresel kakao üretiminin üçte ikisini karşılayan Gana ve Fildişi Sahili’nde kapitalist tekeller çocuk işçiliğinden vazgeçmiyor. Büyük gıda tekelleri, bu sömürüyü azaltacakları vaatleri eşliğinde bu vahim gerçeğe gözlerini yummaya devam ediyor. Zira bu kölelik, kapitalist sömürü düzeninin doğası gereği yaşanıyor.
Tagesschau’da yer alan habere göre ARD Studio muhabiri, Fildişi Sahili’nin güneyinde karşılaştığı ağlayan küçük bir kız çocuğunun annesinden şu sözleri duyduğunu ifade ediyor: “Bu sene okula verecek paramız yoktu.”
Çocukların büyük bir kısmının okul yerine, plantasyonlarda çalıştırılmaları nedeniyle, ABD’nin bu ülkelere yaptırım uygulamaları söz konusu olmuştu. Fakat bu sözde yaptırım uygulamaları, ABD’nin çocuk haklarına olan saygısından veya çocuklara olan sorumluluğundan dolayı gündeme gelmemişti. Bu yaptırımın gündeme gelmesinin kökeninde ikiyüzlüce “görüntüyü kurtarma” çabası yer alıyordu. Ekonomik zarardan çok uluslararası kakao ticaretinin çocuk işçiliği ile bağlantılı anılıp, “imajının olumsuz etkilenmesinden” yakınılıyordu. Sonuçta, Batı Afrika’da çocuk sömürüsüne karşı ABD’de çıkarılmak istenen yasa kapitalistlerce engellendi. Çocukları iliğine kadar sömüren kapitalist kakao tekelleri çocuk işçi sayısını düşürecekleri vaatleriyle anlaşmaya vardılar.
Mars, Hershey, Nestle and Cargill tekellerinin 2010 yılında öne sürdüğü, çocuk işçiliğini yüzde 70 düşürme vaatleri boşa çıktı. Chicago Üniversitesi tarafından yayımlanan rapor çocuk işçi köleliğinin 2019 yılı itibarıyla 10 yıl öncesine kıyasla arttığını ortaya koydu. Hazırlanan rapora göre, kakao üretiminde çocuk işçiliğinin payı yüzde 31’den yüzde 45’e yükseldi.
Kakao üretiminde çocuk işçiliğinin geldiği bu düzey, kapitalist sömürü düzeninin vahşi yüzünü çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Kendi sefil çıkarları her türlü hukuk ve yasanın üzerinde olan kapitalist tekeller insanlık dışı uygulamalarda da başı çekiyor.