Irkçı bir piyondan “muhalif” yaratma riyakarlığı

AB emperyalizmi ırkçı-faşist figürden “muhalif” bir politikacı yaratmak uğruna bütün propaganda aygıtlarını kullanıyor. Daha önce aldığı cezadan dolayı tutuklanacağı bilinen Aleksey Navalni’nin Moskova’ya gönderilmesiyle Rusya’da başlayan eylemler batı basınında abartılı bir şekilde yer buluyor. Hindistan’da 25 milyon emekçinin günlerce süren eylemlerinin batı basını için haber değeri olmazken, Navalni mitinglerine katılanların sayıları abartılarak manşetlere taşınıyor.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 26 Ocak 2021
  • 21:59

Emperyalist batı bloku ile Rusya arasındaki bilek savaşı, Aleksey Navalni adı kullanılarak köpürtülüyor. Oysa Navalni, emperyalistler arası çatışmada bir “muhalif” olmaktan çok basit bir “piyon” olarak kendisine biçilen rolü oynuyor.

Göçmen karşıtı “Rus Yürüyüşü”ne destek veren Navalni’nin kirli sicilinde şunlar da var: “Büyük Rusya”, “Yasadışı Göçe Karşı Hareket” gibi gruplarla ittifak kurmak, 2008’deki savaş sırasında Gürcülere “kemirgenler” deyip Rusya’dan sürülmelerini istemek, Kafkasyalıları temizlenmesi gereken “hamamböcekleri” olarak görmek, Moskova’ya çalışmak için gelmiş farklı etnik kökenlerden Rusya vatandaşlarının kovulması gerektiğini savunmak, vb...

AB emperyalizmi işte bu ırkçı-faşist figürden “muhalif” bir politikacı yaratmak uğruna bütün propaganda aygıtlarını kullanıyor. Liberal çizgideki Yabloko bile bu ucube figürü taşıyamayarak saflarından kovmuşken, liberal demokrasinin şampiyonluğunu yapan batı emperyalizmi Navalni’inden “muhalif” yaratma çabasında.

Ağustos ayında Noviçok adında bir kimyasalla zehirlenmesinden sonra Almanya’ya tedavi için gönderilen Navalni’yi Başbakan Angela Merkel’in hastanede ziyaret etmesi ona uluslararası alanda “ün” kazandırmıştı. “Ünlü” yapılan bu ırkçı-faşist Rusya’ya postalanarak sahneye sürülmüş bulunuyor.

Daha önce aldığı cezadan dolayı tutuklanacağı bilinen Aleksey Navalni’nin Moskova’ya gönderilmesiyle Rusya’da başlayan eylemler batı basınında abartılı bir şekilde yer buluyor. Hindistan’da 25 milyon emekçinin günlerce süren eylemlerinin batı basını için haber değeri olmazken, Navalni mitinglerine katılanların sayıları abartılarak manşetlere taşınıyor. ABD elçiliğinin mitinglerin toplanma noktalarını web sitesinde yayınlaması, batılı medya tekelleri tarafından direktif kabul edilmiş görünüyor. Öyle ki, Navalni destekçileri eylemlere 10 bin kişinin katıldığını söylerken, Reuters 40 bin sayısını verdi. Oysa Puşkin Meydanı’ndaki merkezi mitingin videoları, katılanların sayısının Navalni destekçilerinin açıkladığı rakamların da altında kaldığını gösteriyor.

Uluslararası Devrimci Örgütler Organizasyonu (ICOR) üyesi Rusya Marksist-Leninist Platformu’ndan bir devrimci mitinglerle ilgili şu bilgiyi veriyor: “Moskova’da izinsiz yapılan eylemde 5 bin gösterici vardı. St. Petersburg’daki eylemde de bu sayıda insan vardı. Sibirya’da büyük şehirlerde 1000 veya daha fazla katılımcı. Göstericilerin çoğunluğu gençler ve öğrencilerden oluşuyordu. Çok sayıda gösterici dövüldü ve gözaltına alındı.”

Aynı gözlemci mitinge katılanlarla ilgili olarak da şu bilgileri veriyor:

“Eylemde yeralan gençlere amaçlarının ne olduğunu sorduk. Çoğu kişi bunun Putin’e, yolsuzluğa ve Navalni’nin zehirlenmesine ve tutuklanmasına karşı olduğunu söyledi. Putin’i protesto etmek üzerinde duruyorlar. Çok uzun zamandır hükümette. İnsanlar ondan, baskıcı yöntemlerinden ve onun durumundan bıkmış durumdalar. İşsizlik ve bu nedenle büyük yoksulluk birçok aile için çok acı sonuçlar yaratmış.”

Anayasa’da yaptırdığı değişiklikle ömür boyu iktidarda kalmanın yasal zeminini sağlayan, yolsuzluk ve rüşvet olaylarıyla anılan Putin rejiminin kolluk güçleri eylemlere katılanlara nispeten yumuşak davrandı. Ülke çapında 2 binden fazla kişiyi gözaltına alan polisin, vahşetten kaçınmaya çalıştığı gözlemlendi. Moskova’da kartopu bombardımanına maruz kalmasına rağmen polis müdahale etmedi. St. Petersburg’da bir protestocuyu karnından tekmeleyen polis hakkında hızla soruşturma başlatan emniyet ayrıca özür diledi.

Moskova portalı rbc.ru’in bildirdiğine göre, tutuklananlar arasında yaşı küçük olanlar akşam saatlerinde ailelerine teslim edildi. Gözaltına alınanlar arasında olan Navalni’nin eşi Julia da birkaç saat içerisinde serbest bırakıldı. Gösterilerin arkasında batılı emperyalist güçlerin olduğunu, sert davranmalarının batılı medya tarafından abartılacağını öngörebilecek bilgi ve tecrübeye sahip olan Putin, Navalni yüzünden başının ağrımaması için kendi cephesinden gerekli önlemleri alıyor.

Batılı emperyalist devletlerin elinde basit bir piyona dönüşen Navalni’nin Rusya’ya gönderileceği haberini önceden alan Putin, gerekli hazırlıkları yaparak Navalni hakkında eski suçlarından dolayı bir ay önce arama kararı çıkarttırdı. Navalni’nin tutuklama kararının “muhalif” kimliğinden dolayı değil, eski suçlarına dayanarak alınması, batılı emperyalistlerin elindeki kozu büyük oranda boşa düşürdü.

Batılı emperyalist blokun Rusya’ya karşı sürdürdüğü askeri çevreleme politikası “demokratik değerler, hukukun üstünlüğü, temel haklar, insan hakları” gibi sahte argümanlara dayandırılıyor.

Avrupa Parlamentosu da aynı argümanlarla AB’ye ve üye ülkelere çağrıda bulunarak Rusya ile ilişkilerin gözden geçirilmesini istedi. Alman-Rus ortaklığı ile yürütülen Kuzey Akım 2 doğal gaz boru hattı projesinin derhal durdurulmasını talep etti. Önemli ekonomik damarlarından biri olan doğalgaz satışını sınırlandırıp Rusya’yı ekonomik yönden güçsüz düşürmeye çalışıyorlar.

İmzaladıkları AİHM karalarını uygulamayan, seçilmiş belediye başkanlarını zindanlara tıkıp yerlerine kayyımlar atayan, zindanları kapasitelerinden üç kat daha fazla insanla dolduran, gazetecileri tutuklayan, hak arama eylemlerini yasaklayan, muhalifleri sokak çetelerine dövdüren AKP-MHP rejiminin sırtını okşayanların, Bolivya’da darbe tezgahlayanların, Venezuela’da Guaido gibi bir piyondan “demokrasi kahramanı” yaratanların, uluslararası devletler hukukunu hiçe sayarak İran’ın üst düzey komutan ve bilim insanlarını öldürenlerin “demokrasi” ve “temel haklar” safsatası tek kelimeyle mide bulandırıcıdır.

Onlar, provokasyon ve saldırılarıyla emekçi halklar arasında nifak tohumları ekerek emekçileri sermaye devletlerine bağlamayı hesaplıyorlar. Bu oyunu bozacak ve savaş, ırkçılık, işsizlik, açlık gibi belaları yaratan kapitalist özel mülkiyet sistemini yerle bir edecek olan yegâne güç, örgütlü, birleşik, enternasyonalist işçi-emekçi halk hareketleridir.