Paris’te 25 Ekim-17 Kasım tarihleri arasında yasal statü kazanmak için çoğunluğu Mali, Senegal ve Fildişi Sahili ülkelerinden gelen yaklaşık 300 “kağıtsız” çalışan işçi greve gitmişti. İşçiler Paris’in Louvre Müzesi’nin çarşısında bulunan kafelerde, Paris bölgesinin evsel atıklarının toplanmasında, büyük gıda firmalarının eve paket servis kuryeliğinde, medya tekelleri için gazetelerin toplanıp gönderilmesinde, bahçe işlerinde, inşaatlarda, ülkenin en büyük lojistik firmalarında depoculuk gibi birçok işte ve işyerinde “kaçak” çalışıyorlar.
Sömürgelerinden akın eden insanlarla bir göç ülkesi olan Fransa’da kağıtsızların emek sömürüsü önemli bir sorun teşkil ediyor. Fransa’da kaçak çalışan işçi sayısının 400 ile 600 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Kaçak veya sahte kimliklerle çalışan bu insanlar, her an yakalanma korkusu, hareket alanlarının sınırlanması, kültürel veya eğitim alanından yoksun bırakılmak ve dışlanmak gibi insan yaşantısına aykırı zorluklarla baş etmek durumunda kalıyorlar. Hayatlarını sürdürebilmek için kaçak çalışmak zorunda bırakılan bu insanlar, yasaya göre birkaç sene Fransa’da kaldıklarını, en az bir sene boyunca çalışıp ücret aldıklarını kanıtlayan belgeleri sunmak ve işe alınacaklarına dair bir kanıt gösterirlerse, oturum için başvurma hakları doğuyor. Bu yüzden çalıştıkları yerlerden veya özel istihdam bürolarından çalıştıklarına dair belge alma kavgasına girişiyorlar.
Geçen sonbahar aylarında yapılan grevler sayesinde yaklaşık 200 kişiye oturma izni verildi. Grev yapan işçiler arasında Mistertemp ve Drop isimli özel istihdam büroları (ÖİB) tarafından işe alınan 59 temizlik işçisi, Fransa’da evsel atıkların toplanması ve kentsel temizlik sektörünün en büyük şirketlerinden biri olan Sepur firmasında çalışıyordu. Bu işçilerden 8’i geçici iş karşılığında haraca bağlandıkları için, “gasp” suçu işleyen Sepur şirketini şikayet ettiler. Yöntem olarak, ustabaşılarının kağıtsız işçilerin durumundan istifade ederek sahte belge ayarlayıp veya sahte evrakı olan işçileri tespit edip, onlardan aylık 100 ila 400 Euro arasında değişen meblağlarda haraç alıyor. Bunu vermeyen işçiler ise iş akdinin feshetmesiyle tehdit ediliyor.
İşçilerin ifadesi
Şirket yöneticileri göçmen işçi oranının %40 olduğunu belirtiyor. Bu çalışanların arasında durumunu yasallaştırmak için greve giden 59 kişi varken, üstleri tarafından haraca bağlandığı için şikayette bulunan sadece 8 işçi var. İşçilerin dördü 1.500 Euro’luk ücretlerinin yüzde 10’unun gasp edildiğini beyan etti.
Sahte evrak yakalattıran Moussa adlı işçi nasıl bir şantajla karşı karşıya kaldığını şöyle anlatıyor:
“Başta, onlarla çalışmaya başladığımda, onlara sahte bir Fransız kimliği verdim. Sahte bir belge olduğunun farkına vardılar ve o andan itibaren ayda 200 Euro ödememi yoksa kontratıma son vereceklerini söyleyerek şantaj yaptılar.”
Mahamet adlı işçi ise kendisinden istenilen haracın 400 Euro olduğunu ifade ediyor. “Her ay kendine 400 Euro vermemi istiyordu. (…) 2020’den itibaren istemeye başladı. Her ay ödedim. Bir meslektaşıma veriyordum o da ona iade ediyordu.” İşçi şikayet dilekçesinde “parayı elden verdiğim için kanıtım yok” diyor.
İsmini vermek istemeyen 26 yaşındaki bir işçi ise, Sepur şirketinin kağıtsızları nasıl işe aldığını, ücretlerinin nasıl çalındığını ve tehditlerin ekonomik model anlayışının da ayrılmaz bir parçası olduğunu anlatı. İşçi işe gidiş-gelişlerin zorluğu konusunda ise şunları anlatıyor:
“91 bölgesinde bulunan depoma varmak için üç ayrı otobüse biniyorum. Üç gece otobüsü, yani gece 3’te bazen de 2’de uyanmam gerekiyor. Benimle sabah çalışanların hepsi erkek ve hepsi kağıtsız. Arkadaşlarım arasında, hemen hemen hepimiz benzer tecrübeler yaşadık.”
Şirketten küstahça açıklamalar
İşçilerin şikayeti üzerine iş müfettişleri “yasadışı yabancı istihdamı” konusunda inceleme başlattı. Buna rağmen şirket, konuyla ilgili haber yapan medya organlarına yazılı bir açıklama göndererek tehdit etti. Şirket, sorunu gündeme getiren medya kuruluşları hakkında, “asılsız iddiaları yayma” suçlamasıyla avukatları aracılığıyla şikayette bulunacağını bildirdi. Yazılı açıklamada şirket yöneticileri, sahte evrak ve isim altında çalışma konusunda asıl mağdurun kendileri olduğunu yüzsüzce iddia ettiler. İş müfettişlerinden ustabaşıların yasadışı faaliyetleri konusunda şimdiye kadar yazılı bir şikayet gelmediğini öne süren şirket yönetimi, gerçekleşen hak ihlalleri ve haraç kesme suçlarının üstünü örtmeye çalışıyor.
Kirli işlerinin üstünü örtmek için karşı atağa geçen Sepur firması, Şubat ayında Le Monde, l’Humanité, Politis ve France İnter.’e dava açtı. Şirket davayı, “Çeşitli sitelerde ‘belgesiz yabancıların istihdamı’ ile ilgili yayınlanan makalelerle şirkete iftira atıldı” iddiasına dayandırdı. Şikayet edilen medya kuruluşları, dosya ile ilgili soruşturmanın devam ettiğini belirtiyor…
Kaynaklar: Le Monde, Mediapart, The Worlds News