1 Mayıs yaklaşırken Fransa’daki 7 sendika ortak bir açıklama yayınladı. CGT (Genel Emek Konfederasyonu), FSU (Üniter Sendikalar Federasyonu), Solidaires (Dayanışma Sendikal Birlik), FİDL (Lise Öğrencileri Sendikası), MNL (Ulusal Lise Öğrencileri Hareketi), UNEF (Fransa Ulusal Öğrenciler Birliği) ve UNL (Ulusal Lise Birliği) imzalı açıklamada, dünyanın salgından etkilendiği bir dönemde 1 Mayıs’ın uluslararası işçi mücadeleleri için her zamankinden daha önemli olduğu vurgulandı.
Salgın sürecinde hayatları en çok riske atılan işçilerin, emekçilerin ve ailelerinin güvenliğinin sağlanması gerektiğine vurgu yapılan açıklamada, “sağlık, güvenlik, işten çekilme hakkı, grev hakkı ve örgütlenme hakkına saygı” talep edildi. Ekonominin geleceği için işçi ve emekçilerin haklarının feda edilmesine karşı çıkıldı. Çalışma süresinin 60 saate çıkarılması, izin hakkı ve istirahat günlerinin kaybı, pazar günü çalışmaların uzatılması ve evden çalışmanın kötüye kullanılması gibi örnekler verilerek, bunların meşru olmadığı ve kabul edilemeyeceği belirtildi. Yanı sıra patronların veya devletin keyfine kalmış primler değil, asgari ücretlilere gerçek maaş artışları ve kamu hizmetlerindeki gibi özellikle toplu sözleşmelerdeki ücretlerin artırılması talep edildi.
“Eşitlikçi ve dayanışmacı bir toplumda güvencesiz olanları feda etmek kabul edilemez” sözleriyle devam eden açıklamada, sosyal eşitsizliklerden bahsedilerek, bunun faturasını işçi ve emekçilerin ödediği belirtildi. Devletin yardım paketlerinin sermayedarlar için hazırlandığını ve asıl ihtiyacı olan işçi ve emekçilere yalnızca kırıntıların reva görüldüğü vurgulandı.
Açıklamada salgınla ilgili güncel sorunlardan taleplere, işçi ve emekçileri bekleyen salgın sonrası ağır çalışma koşullarından yardımlar konusundaki eşitsizliklere değin bir dizi konuya daha değinildi.
1 Mayıs’ın adresi yok
1 Mayıs eylemine dair kaçamak bir ifade kullanılması ise bürokrasinin sendikalardaki gücünün bir göstergesiydi. 1 Mayıs gününe ilişkin eylem tarzının açık bir ifadesinden kaçınılarak, eylem biçimi işçi ve emekçilerin kendi inisiyatiflerine bırakılmış gibi ‘yuvarlak’ bir cümle kullanıldı.
1 Mayıs’ın tüm olanaklar kullanılarak görünür hale getirilmesi gerektiği vurgulanırken, “Sınırlı olsa bile, 1 Mayıs’ta pankartlar ve flamalarla protesto edelim ya da sosyal ağları istila ederek … bugüne gerçek bir kolektif güç verelim!” denildi. Somut bir eylemden söz etmeyen soyut bir cümle kurulması tesadüf değil. 1 Mayıs’a 10 gün kala böyle bir açıklama eylem görevinin ortada bırakılmasıdır. Bürokratlar, 1 Mayıs eylemleriyle ilgili irade işçi ve emekçilerin inisiyatifine bırakılmış gibi yansıtırken, işçi-emekçi örgütlerinin sorumluluğunu kendi üzerlerinden atmayı hesaplıyorlar.
Fransa’daki diğer sendikaların böyle bir açıklamayı bile hala yapmaması ise onların da benzer bir tutum içerisinde olmasından kaynaklanıyor. Sendikal bürokrasi, tam da açıklamada belirtildiği üzere 1 Mayıs salgın koşullarında daha güncel hale gelmişken, 1 Mayıs’ın “Birlik, mücadele ve dayanışma!” şiarında ifadesini bulan anlamını silikleştirme ve onu sıradan bir güne dönüştürme girişiminde burjuvazinin yanındadır.
Kızıl Bayrak / Paris