O büyük gün, işçi sınıfının kapitalizme karşı uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu yıl 1 Mayıs, korona salgını bahanesiyle Almanya’da da demokratik hakların, toplantı, yürüyüş ve grev yapma özgürlüğünün askıya alındığı, militarist uygulamaların günlük yaşamın bir parçası haline getirildiği koşularda karşılanıyor.
Almanya’nın en büyük sendikal çatısı olan DGB (Almanya Sendikalar Birliği) henüz 20 Mart’ta, bu yılki 1 Mayıs eylemlerini iptal ederek, gerçek bir bozgunculuk yaptı. Ancak işçilerin ve ilerici sendikacıların baskısı altında kalan bürokratik yönetim, tam bir hokkabazlık yaparak, 1 Mayıs’ı sosyal medya üzerinden kutlayacağını ilan etti. DGB’nin bu düzenbazlığa başvurmasının arkasında, her şeye rağmen 1 Mayıs’ı kutlama iradesinin 1 Mayıs yaklaştıkça yaygınlaşıp güçlenmesi bulunmaktadır. İşçi sınıfının uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs’ın anlam ve içeriğini “Der Tag der Arbeit (Çalışma Günü)” olarak çarpıtan sendikal bürokrasi, işçileri, ebedileştirdiği kapitalizmin ebedi köleleri olarak 1 Mayıs’ı “çalışma günü” olarak kutlamaya çağırıyor.
Sol Parti (Die Linke) Merkez Kurulu da 1 Mayıs vesilesiyle bir bildiri yayınladı. “Korona Krizi döneminde, özellikle sistematik açıdan önemli mesleklere dikkat çekmek istiyoruz.” diyen Die Linke, kapitalizme karşı mücadele içeriğinden arındırılmış “Internationalen Tag der Arbeit (Uluslararası Çalışma Günü)” olarak nitelendirdiği 1 Mayıs’ta, “aktif” olma çağrısı yaptı.
1 Mayıs’ın anlam, önem ve içeriğini çarpıtmakta elbirliği eden sarı sendika yönetimleri gibi reformist Sol Pati de yaptığı aktif olma çağrısıyla, kapitalizme karşı mücadele etmek yerine bu büyük günün anlamını çarpıtarak, “Uluslararası Çalışma Günü” olarak kutlanmasını öğütlüyor. Elbette bu reformistler de biliyorlar ki Hitler faşizminin kötü ünlü toplama kaplarının girişlerinde de “Çalışma özgürleştirir” yazılıydı.
Kapitalizme ücretli köleliği vaaz etmekle yetinmeyen uşaklar sürüsü, işçilerden, köle olarak çalıştırılmalarını bir nimet olarak görmelerini ve kapitalistlere olan şükranlarını bildirmeleri için 1 Mayıs’ı “Çalışma Günü” olarak kutlamalarını istiyorlar. Sarı sendika ve “sol” reformist partilerin bu gerici ve aşağılık tutumlarını kabul etmeyen partiler, inisiyatifler, ilerici ve devrimci sendika aktivistlerinden geniş bir kesim, 1 Mayıs’ı anlam, önem ve içeriğine uygun olarak kutlamak için girişimlerde bulundu. Kimi yerli partiler gibi ilerici göçmen kuruluşlar da sendikal şemsiyeden yoksun olmanın çaresizliğini yaşadılar. “Aktif” olma çağrısı yapan Sol Parti’nin somut bir alan göstermemiş olması bu kesimlerin işini bir hayli zorlaştırdı. Önümüzdeki günler onların nerede konumlanacaklarını gösterecektir.
Bir-Kar Stuttgart’ın sürece ilişkin açıklaması
Bir-Kar Stuttgart daha başından itibaren 1 Mayıs’ın anlamına uygun olarak kutlanması için çağrı yaptı. Bu çerçevede koşullara uygun bir çalışma ortaya koydu. Bu çalışmanın bir parçası olarak 1 Mayıs afişleri yapıldı. Her şeye rağmen 1 Mayıs’ın anlamına uygun olarak kutlaması için yerli ve göçmen kuruluşlarıyla ortaklaşa bir çalışma başlatan Bir-Kar Stuttgart, Stuttgart’ta yaşanan süreç ve gelinen aşamayla ilgili aşağıdaki değerlendirmelerde bulundu:
“Biz başından itibaren her koşulda 1 Mayıs’ta alanlara çıkma perspektifiyle çalışmalarımızı sürdürdük. Ortak bir komite olarak yaptığımız çalışmalar izin başvurusu aşamasına geldi. 20 Nisan Pazartesi günü izin başvurusunda bulunduk. İzin başvurumuz kent yönetimi tarafından ‘istediğiniz meydan o saatte dolu’ denilerek oyalansa da 1 Mayıs komitesi olarak, Schlossplatz’ın hangi saatlerde boş olduğunu tarafımıza bildirmeleri için baskımızı sürdürdük. Gelinen aşamada kent yönetimiyle görüşmeler alternatifler üzerinde devam ediyor. Bizler Schlosplatz için ısrarımızı sürdürerek meydanın gerçekten boş olup olmadığını açığa çıkartmak istiyoruz. Her halükarda 1 Mayıs, 1 Mayıs gününde alanlarda kutlanacak. Hazırlıklarımızı buna uygun olarak sürdürüyoruz.
İzin başvurusunda kent yönetimi tam bir maskaralık sergiledi. Korona salgınından dolayı koruyucu maske takılması, mesafe korunması gibi sağlık için gerekil olan önlemleri komite olarak alacağımızı bildirdik. Yeşiller’in yönetiminde olan kent idaresi bizi şaşkınlığa uğratarak, ‘mitingde koruyucu maske takılmasına müsaade edilmeyeceğini’ bildirdi. Ama bunun sağlık için önemli olduğunu söyleyip bunun nedenini sorduğumuzda, ‘Maskeleme Yasağı Yasası (Vermummungsverbot gesetz) sağlıktan önce gelir’ gibi arsızca bir cevapla karşılaştık. Bu arsızlığın nedeni, komitede tartışırken bir kadın arkadaşın söylediği ‘Aslında onlar bizleri gözden çıkartmışlar.’ sözünde ifade buluyor.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Katılımda zorunlu bir sınırlılık yaşansa da 1 Mayıs her halükarda adına, anlamına ve önemine yaraşır bir içerik ve coşkuyla kutlanacaktır. Saat ve yer kesinleşince ayrıca duyurusunu yapacağız. Bizleri gözden çıkartanları bizler de yok hükmünde sayacağız.”
Kızıl Bayrak / Stuttgart