Frankfurt Havaalanı’nda işçi eylemi!

Almanya’nın en büyük havaalanı olan Frankfurt Havaalanı’nda 22 Temmuz Cumartesi günü bir eylem gerçekleştirildi.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 23 Temmuz 2023
  • 19:00

Almanya’nın en büyük havaalanı olan Frankfurt Havaalanı’nda 22 Temmuz Cumartesi günü bir eylem gerçekleştirildi.

Eylemi, havaalanındaki firmalarda (Gate Gourmet, Fraport, Fraground, Frasec vb.) çalışan mücadeleci işçiler ve işçi temsilcileri kendi inisiyatifleriyle örgütledi. Ön çalışmalara ve eyleme Bir-Kar ve Gültekin Malcı ile Dayanışma Komitesi de destek verdi. Saat 14.30’da, Terminal-1’in içinde başlayan eyleme işçi ve işçi temsilcilerinin yanı sıra, Bir-Kar, MLPD, DDİF, KPD-Wiederaufbau ve Havalanında Gürültüye ve Genişlemeye Karşı Vatandaş İnisiyatifi de katılarak destek verdi. “Franfurt Havaalanı İşçileri” eyleme “Düşük ücretler, mobbing ve personel açığı... Havaalanında kaos devam ediyor! Daha iyi bir ücret ve insanca çalışma koşulları için mücadeleyi yükseltelim!” şiarıyla çağrı yaptılar. Çağrıda havalanındaki çeşitli sorunlara değinen bir bildiri ve talepler de yer aldı.

Eylemde yapılan konuşmalar çağrı ve bildiride yer alan sorun ve talepleri destekler veya tamamlar nitelikteydi. İlk olarak moderatör tarafından eylem inisiyatifi adına ortak açıklama okundu. Ardından Gate Gourmet işyeri işçi temsilcisi Gültekin Malcı, kapitalistlerin kriminal düzeyde hak gasplarına imza attıklarını, kendi örneğinde görüldüğü gibi, mücadele eden işçi veya işçi temsilcilerinin baskıyla ve kriminalize edilerek etkisizleştirilmeye çalışıldığını; buna karşılık sendika bürokratlarının, bırakalım buna karşı çıkmayı, yer yer destek bile verdilerini ifade etti.

Hessen Eyalet Meclisi’nde Die Linke milletvekili olan Saadet Sönmez de bir konuşma yaptı. Sönmez, politikacıların işçi ve emekçilerin sorunlarına ilgi göstermelerinin ancak onların yaratacağı basınçla mümkün olabileceğini; bu tür eylemlerin gerçek işlevine ve içeriğine ancak tabandan işçilerin desteği ve inisiyatifiyle kavuşabileceğini dile getirdi.

Eylemde Gate Gourmet’ten bir başka işçi temsilcisi, AGiL Sendikası ile Havaalanında Gürültüye ve Genişlemeye Karşı Vatandaş İnisiyatifi adına da birer konuşma yapıldı. Son konuşmacı, kendilerinin havaalanına karşı olmadığını, aksine havaalanının isan sağlığına ve çevreye zarar verecek şekilde, kar amacıyla işletilmesine, dahası genişletilmesine karşı olduklarını söyledi. Buna ve kötü çalışma koşullarına karşı dayanışmanın önemine işaret etti.

Konuşmalar, son olarak, aynı zamanda havaalanındaki sorunlara da işaret eden, “İnsanca yaşanabilecek bir ücret ve çalışam koşulları; personel açığı giderilsin, kalifiye düzeyi arttırılsın!; Taşeronlaşma yasaklansın, eşit işe eşit ücret!; Firma taşımalarına ve satışına son verilsin!; Ücretten kesintiye gitmeden, 6 saatlik iş günü, 30 saatlik çalışma haftası uygulansın!; Mücadeleci işçi temsilcilerine yönelik baskılara son verilsin!; Aşırı iş yüküne, mobbinge ve baskıya son!; Savaşa değil, işçilere, sağlığa ve eğitime bütçe!” gibi ortak taleplerin bir kez daha dile getirilmesiyle son buldu.

***

Bu eylemin bir benzeri geçen sene de yaklaşık bu tarihlerde yapılmıştı. Bu seneki eylem belli bakımlardan kimi üstünlükler taşıyordu. Ancak katılım geçen seneye göre daha düşüktü. İşçilerin ilgisinin bu sene daha zayıf olduğu gözlendi. Burjuva basını da eyleme ilgi göstermedi. Bunun kuşkusuz çeşitli sebepleri var.

Herşeyden önce geçen sene bu tarihlerde, Frankfurt başta olmak üzere Almanya’nın hemen tüm havalalanlarında büyük bir kaos yaşanmıştı. Sakandal düzeyine varan, Lufthansa’nın ve işletmeci firmaların itibarlarını adeta yerlerde süründüren ve haftalar süren kaos, toplumun ve medyanın birinci gündemi durumundaydı. Dolayısıyla toplumda, yolcularda ve çalışanlarda tepki had safhadaydı. O kaosun tam orta yerinde yapılan eylem çağrısı, beklentinin de üstünde bir etki yapmış, medyanın yoğun ilgisine mazhar olmuş ve bu, katılıma da yansımıştı.

Havaalanı kapitalistleri, bu sene de aynı duruma düşmemek kaygısıyla çeşitli “önlemler” aldılar. Çoğu ağır iş koşullarından ve düşük ücretlerden dolayı geri çıksa bile, çok sayıda yeni işçi alındı. Yaşanan elaman açığını başka türlü giderme olanakları olmadığı için, ücretleri kısmen de olsa yükseltmek zorunda kaldılar. Eleman açığını, fazla mesai ve ücret karşılığında işçileri ekstra çalıştırarak kapatıyorlar. Atılan bu adımlar sayesinde işçilerin öfkesi ve tansiyon kısmen yatıştırılırken, havalanındaki kaos da geçen seneye nazaran büyük oranda giderildi. Okulların tatile girmesiyle yaşanacak sorunlar artsa bile, önceki düzeyinde olmayacak.

Sayılan değişimlerin yanısıra havalanında sınıfsal bilinci geri, örgütsüz ve dağınık bir işçi profili var. Mevcut sendikalarda bile örgütlülük düzeyi çok düşük. İşçilerin büyük bir çoğunluğu sendikalara üye değil. Dolayısıyla sendika bürokrasisinin eylem çağrılarına bile çok sınırlı sayıyla cevap veren bu işçilerin, fiili-meşru hattı esas alan bir çağrıya kayıtsızlıkları anlaşılırdır.

Buna karşın eylemin ön hazırlığı ve örgütlenmesi, geçen seneye göre çok daha geniş ve yoğun bir çalışmanın konusu yapıldı. Havalanındaki çeşitli firmalara ve bölümlere defalarca yoğun bildiri dağıtımı gerçekleştirildi. Havaalanlarının sorunları ve işçilerin talepleri binlerce kişiye ulaştırıldı. Yine çeşitli işletmelerin işyeri temsilcilikleriyle bizzat görüşmeler yapılarak, ilişki kuruldu, destek talep edildi. Bahsedilen kesimlerin eyleme katılımı ve destegi sınırlı kalsa bile, olduğu kadarıyla çeşitli kesimlerden sağlanan katılım bu çabanın ifadesidir. Bildiri dağıtımlarında Bir-Kar’ın özel bir katkısı ve çabası oldu.

***

Bu arada sendika bürokrasisi de boş durmadı. İşçi tabanından ve kendilerinin dışında gelişen her türden inisiyatife ne kadar düşman olduklarını bir kez daha gösterdiler. Hep vurgulandığı gibi, fiili-meşru eylem hattı,  ayrıştırıcı özelliğini bir kez daha gösterdi. Sendika bürokrasisinin önemli bir kolu olan Ver.di, yayınladığı bir bildiri ile eyleme düşmanca bir tavır aldı. Bildiride, “eylemin kim tarafından organize edildiğinin belli olmadığını, amacının açık olmadığını, işçilerin bu eyleme katılması durumunda, “güvenilirlikten” dolayı işlerinin tehlikeye girebileceğini, katılanların mesuliyetinin kendilerine ait olacağı” türünden gerici ifadeler yer aldı. Yalan, yanlış ve tehdit içerikli bu bildirinin de katılımı olumsuz etkilediğini belirtmek gerekiyor.

Bu rezil tutumu alan sendika bürokratları, işçilerin her türden bağımsız, fiili ve meşru eyleminden ne derece ürktüklerini göstermekle kalmadılar, bir kez daha işçi hareketi önündeki en önemli engellerden biri olduklarını da kanıtladılar.

Sorunlar ne kadar isabetle işlenirse işlensin, tek başına genel eylem çağrıları, işçilerin o eyleme katılması için yeterli olmuyor. Sorun çok daha kapsamlı ve derindedir. Sınıf içinde geniş bir etki yaratamak uzun soluklu, içeriden ve günlük bir müdahale gerektiriyor. Sistematik bir çabayla ve her türlü aracı kullanarak, işçilerin sınıf bilincini, dayanışmasını, örgütlülüğünü ve kendileri için bir eyleme katılma cesaretlerini yükseltmek gerekiyor. Eksik olan ve aynı zamanda yakalanması gereken esas halka taban örgütlülüğünü güçlendirecek çaçabaları arttırmaktır.

Kızıl Bayrak / Frankfurt