Erzincan’ın İliç ilçesindeki altın madeninde yaşanan doğa ve işçi katliamının üzerinden altı gün geçti. Öncelikle felakette yaşamını yitiren işçilerin yakınları ile sevenlerine baş sağlığı, geride kalanlara geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Aradan geçen zamanda, Türkiye’yi 22 yıldan bu yana felaketten felakete sürükleyen AKP-MHP rejimi bırakalım göçüğün altında kalan işçileri kurtarmayı, hayatını kaybeden işçilerin sayısını bile hala tam olarak açıklamadı.
2002 yılından bu yana Türkiye’deki sermaye devletinin dümeninde oturan dinci-faşist zihniyet, deprem başta olmak üzere, iktidarları boyunca onlarcasına tanık olduğumuz felaketlerde pişkin, vurdumduymaz, küstahça tutumlar almıştır. Bu kokuşmuş zihniyet şimdi de İliç’te aynı tutumu sergilemektedir.
Olayı hızla aydınlatıp, sorumluluğu olanları cezalandırmak şurda dursun, üstünü hızla kapatmak ve failleri aklamak için ellerinden geleni yaptılar, yapıyorlar. Her zamanki gibi, daha ilk anlardan itibaren yayın yasağı getirmek, ilçeye giriş çıkışları sınırlamak, konuyla ilgili sosyal medya paylaşımlarını kaldırmak ilk akıllarına gelen şeyler oldu. En yukarıdan en aşağıya kadar, gerçek failler özenle korunurken, faciaya tepki gösteren insan hakları aktivistleri, çevreciler, meslek örgütleri ise baskıyla susturulmaya çalışılıyor. Failler yerine işçiler, göçük altında kalanların yakınları ile olayın üstüne gidenler gözaltına alınıyor.
Dinci-faşistleri böyle davranmaya iten sebepler çok açık: Birincisi, emperyalistlerin iş birlikçileri ve sermayenin koruyucusu olarak böyle davranmak onların “fıtratına” uygundur. İkincisi, esas suçlu bizzat kendileri olduğu için böyle davranmaktalar. Aslında olayı öyle uzun uzadıya araştırmaya da lüzum yok. Failler kayıtları ve belgeleriyle ayan beyan ortadadır. Bu felaketi adım adım hazırlayan o belgelerin altında aç gözlü kapitalistinden bakanına, valisinden kaymakamına, savcısından belediye başkanına kadar tümünün imzası var. Dolayısıyla gerçek failleri yargılamak, serameye iktidarının kendi kendini yargılaması anlamına gelecektir.
İliç’teki çevre ve işçi katliamının failleri emperyalistiyle, kapitalistiyle ve AKP-MHP hükümetiyle sermaye düzenidir. Bunun hesabını soracak olan ise, bedelleri ödeyen ve ödeyecek olan işçi sınıfı ve emekçilerdir. İşçi ve emekçiler anti-emperyalist/anti-kapitalist bir bilinçle, biricik kurtuluşları olan sosyalizm için örgütlü mücadelenin yolunu seçip bu insanlık dışı sistemin mezarını kazmadıkları müddetçe fabrikalar, madenler, fay hatları, dereler yazık ki onlara mezar olmaya devam edecektir.
BİR-KAR İşçi Komisyonu